Gaziantep'in tarihi dokusuyla öne çıkan Kalealtı bölgesinde unutulmaya yüz tutmuş kalaycılık, 35 yaşındaki ikiz kardeşler Abdullah ve Ökkeş Toprak tarafından yaşatılıyor. Çocukken babalarının yanında başladıkları kalaycılık mesleğini 28 yıldır devam ettiren kardeşler ailelerinden devraldıkları kalaycılık zanaatını sürdürüyor. 3'üncü kuşak kalaycılar, bir yandan bakır kapları parlatmaya devam ederken bir yandan da mesleğin gelecek nesillere aktarılması için çaba harcıyor. Çocukluklarından itibaren dükkanda babalarının yanında yetişen ikiz kardeşler, sanayileşmeyle birlikte unutulmaya başlayan kalaycılığı hem geçim kaynağı hem de kültürel miras olarak görüyor.

HİÇ BIRAKMADIK

Şahin’e sahip çıktılar
Şahin’e sahip çıktılar
İçeriği Görüntüle

Kalaycılık mesleğini aşkla yaptığını söyleyen ikizlerden Abdullah Toprak, "Kalaycılık mesleği bizde dededen babaya, babadan da bize geçti. Şimdi bu mesleği ikiz kardeşimle birlikte devam ettirmeye çalışıyoruz. Evet, biz ikiziz. Küçük yaşlardan itibaren babamızla birlikte heyecanla bu işi yapmaya başladık. Zamanla mesleğe aşık olduk ve o günden beri de hiç bırakmadık. Yaklaşık 7 yaşından beri kalaycılık yapıyoruz" dedi.

KALAY ÇOK ÖNEMLİ

Kalaycılıkla ilgili bilgi veren Abdullah Toprak, "Kalaycılık ilk olarak bakırcılıktan çıktı. Bakır eşyaların sağlıklı ve dayanıklı olması için kalaylama işlemi şart. Kalay yapılmazsa yemeğin tadı da sağlıklı olmaz. Bazıları artık kalayın gereksiz olduğunu söylüyor ama bu doğru değil. Kalay yapılmadığında bakır zehirleyebilir. Kalaylama hem sağlık açısından önemli hem de bakırın ömrünü uzatıyor. Yaptığımız işin fiyatı eşyaya göre değişiyor. Mesela bir tabak yüz lira, bir kazan gelirse üç yüz lira oluyor. Tencere gibi büyük parçalar bin lirayı bulabiliyor. Alanın büyüklüğüne göre fiyat da değişiyor" şeklinde konuştu.