Kader alın yazısı, bizi sarıp sarmalar. Her şeye katlanınca, uçup gider turnalar. Fazla pasif kalınca, çoğalıyor yaralar. Denizleri bitirir, uzadıkça karalar…

Kaderin bağlarında, çözülmeyen ipler var. Kişi çaresiz ise, yaşadığı her yer dar. Bir de bakar mevsim kış, gözde, kaşta, saçta kar. Eski bir dost kalmışsa, söyler 'şu yaramı sar'…

Bence insan çözmeli, bağrındaki bağları. İsterse herkes aşar, şu karşıki dağları. Yeter ki görsün artık, kör düğümlü ağları. İnsanlar böyle aştı, bütün eski çağları…

Bize ait kararı, başkaları verdikçe, ne bir sorun çözeriz, ne huzuru buluruz. Kuralları kim koymuş, hepsi mantıklı mıdır? Mantıksızı yenersek, daha mutlu oluruz…

Nankörlerdir çok zaman, bize zarar verenler. Bencil, cimri, vefasız, sinirleri gerenler. Sayıları azaldı, huzur dostu erenler. Vefa, huzur onlarda, eksilmesin yarenler…

Nankörler kalp kırarak, vurdum duymaz yaşarlar. Benciller çıkar için, bir sarayı yakarlar. Yalancılar rüyada, doğru yola saparlar. Sevgisizler etrafa, öküz gibi bakarlar...

Kabalar yontulmamış, kaba taşlar gibidir. Cimrilerle pintiler, birbirinin tipidir. Kibirliler mağrurlar, kan kardeşi gibidir. Vefasızlar bardakta, sahte boza gibidir.

Megaloman narsisler, dünyadan hesap sorar. Alıngan, göz aşına hemen bir suçlu arar. Patavatsız kıracak, yeni potlara bakar. İyiler de bunlara, hayretle bakar...

Kalın sağlıcakla değerli okurlarım...