"Ah zavallı ülkem!Kendini tanımaktan adeta korkuyor.Ona anamız değil ancak mezarımız denir. Orada her şeyden habersiz olanlardan başka gülümseyen yok; orada ahlar, iniltiler, göğü yırtan ağlayışlar sürüp gidiyor, duyan yok, fark edilmiyor bile.Büyük üzüntüler günlük kaygılar olmuş. Ölüm çanı çalarken kim diye soran pek olmuyor. İyi insanların ömrü başlarındaki çiçeklerden önce geçiyor, çiçekler solmadan onlar ölüyor." diye içlenir Shakespeare'in hayat verdiği en önemli trajedilerinden biri olan Macbeth'teki bir kimse.Hamlet'in aksine, pek masum olmayan Macbeth için dile gelmiş satırlar bunlar.Yok yok bozmayınız moralinizi!Bizim ülkemiz, bizim şehrimiz için özel olarak kaleme alınmış satırlar değil bunlar.Bunlar, memleketi kendi hırsları ve arzuları uğruna yangına sürükleyen, koltuk sevdalısı, iktidar düşkünü Macbeth için yazılmış satırlar.Bunlar, gerçeği gören, bilen, duyan, duyurmaya çalışanlara dilsizlik savaşı açan, baskıcı ve kendinden geçmiş Macbeth için kaleme alınmış satırlar.Bunlar, kendilerinin de kellesi gitmesin diye dilsiz şeytan misali haksızlık ve adaletsizlik kavramlarının yeşerdiği topraklarda, bıçkısını arkasında saklayanlar için kaleme alınmış satırlar.Bunlar, hiçbir vasfı olmayan ancak doymayan nefisleri ile her şeyi kendilerine hak gören açgözlü benciller için kaleme alınmış satırlar.Bunlar, cehalet mutluluğunda, yangının ortasında güya bihaber, hayatın tüm nimetlerinden sonuna kadar faydalananlar ile yine aynı cehalet ile kaosun ortasında kaosun sahiplerine boyun bükecek kadar idraksız olanlar için kaleme alınmış satırlar.Bunlar, haksız ithamlar ile hakkına girilmiş günahsızların, canları ve onurları uğruna hayatlarının mücadelesini verenler için kaleme alınmış satırlar.Bunlar, sadece ve sadece, koyun sürülerinden ayrı davranabilme yetisini ve cesaretini gösterip, gerçeği taşıyabilme şerefine nail olanların münhasır olabileceği satırlar.Toz pembe sunumlarla boyanmış, yalandan bir yaşıyoruz havasının altında ezilen kimselerin içinde bulunduğu trajik durumu anlatmak için yazılmış satırlar.Bunlar, hepimiz kardeşiz, paylaşamayacak ne var ki yalanına inanılmasını bekleyen ama önce kendileri kardeşlik nedir bilmeyenler için kaleme alınmış satırlar.Bunlar, insanlıktan nasibini almamış, can almaktan korkmayanların yok ettiği ailelerin, nefesini bitirdiği anaların, babaların, gözü kan çanağı, ürkek yetimlerin ve öksüzlerin korku içinde insanlıktan nefret ederek büyüdüğü dünyalar için kaleme alınmış satırlar.Bunlar, insanlık uğruna naralar atıyormuş, memleket aşkıyla şarkılar söylüyormuş, şiirler okuyormuş gibi görünüp de aslında sadece gözyaşlarının arasından yükselen ağıtların sahiplerinin nedeni olanlar için kaleme alınmış satırlar.Bunlar, benlik aşkında kaybolanlar ve onlara bilerek ya da bilmeyerek eşlik edenler için kaleme alınmış satırlar.Bunlar kirli oyunlarına kılıf, kendi hatalarına kurban arayan fırsatçılar için kaleme alınmış satırlar.Bunlar, insan gibi birlikte yaşamayı beceremeyen, omuz omuza yürek yüreğe aynı gökyüzünün altında, aynı havada soluklanamayacak kadar çocuk olmamışlar için kaleme alınmış satırlar.Bunlar Allah'ın verdiği her şeyin nankörü olan, kara kalpli, taşlaşmış ruhlar için kaleme alınmış satırlar.Bunlar zavallı insanları maşa gibi kullanıp, közün içine sokanlar, başka insanların hayatları üzerinden kahramanlık ve adamlık yapanlar için kaleme alınmış satırlar.Bunlar iyilerin karşısında, hep karanlık ile beslenen kötüler için kaleme alınmış satırlar.Ancak kaygılar ve kayıplar, ince bir patlama noktasının ardındaki son bastırılmışlık ile sızar ise yürekten içeri, sadece kağıda değil tarihe de kazınacak satırlar.Bunlar güzel kardeşim, herkesin okuyup anlayabileceği kadar karışık, hiçkimsenin okuyup anlayamayacağı kadar açık satırlar.Allah 'tan bunlar sadece ve sadece Shakespeare'in kaleminde can bulan bir trajedinin konuştuğu satırlar.Ve Macbeth'in aksine erdemden şaşmayan Baron Macduff ise ses verir:‘’Kan ağla, canım memleketim, kan ağla!Güçlü zorbalık, sen oturt sapasağlam temellerini: İyiliğin yüreği yok sana karşı durmaya!"‘’Macbeth, uykuyu öldürdü.”