Küçükkömürcü:100. Yıl Atatürk Parkı’nda utanç abidesi kaldırılmalıSeveroğlu: Gaziantep büyük bir risk altındaGaziantep'te sivil toplumun büyük kesiminin adeta sessizliği seçtiği, kentin sorunlarına yeterince eğilmediği bir dönemde, TMMOB Mimarlar Odası Gaziantep Şubesi izlediği politikayla herkese "İyi ki Mimarlar Odası var"dedirtti. 15. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Girişken, eski oda başkanlarıyla birlikte düzenlediği basın toplantısında yaptıkları çalışmaları, açtıkları davaları anlattı, hem kendilerinden sonra gelecek yeni yönetime hem de yerel idarelere mesajlar verdi. ÇOK ÖNEMLİ KONULARA DEĞİNDİLERDepremin Gaziantep içinde büyük bir gerçek olduğunu söyleyen Girişken, "Yıllarca deprem yokmuş gibi yaşadık, çalıştık, ancak Elazığ depremi bölgemizde yıkıcı bir depremin hepimizi ne kadar kötü etkileyebileceğini bir kez daha hatırlattı. Gaziantep’te senelerdir bir deprem master planı lafı geçiyor ancak bununla ilgili bir türlü somut bir ilerleme görebilmiş değiliz. Ne basın, ne meslek odası, ne yerel idareler afet toplanma alanlarının neresi olduğunu bilmiyor. Gaziantep’te yapı stokunun depreme karşı ne oranda dayanıklı veya dayanaksız olduğuna dair elimizde yeterli bir veri yok” dedi. ZOR BİR DÖNEM GEÇİRDİK 15-16 Şubat tarihleri arasında yapılan Oda Genel Kurulunda aday olmayan Özgür Girişken odada eski oda başkanlarının da katılımıyla son kez basınla buluştu. Girişken, hem meslek alanı, hem de ülkemiz ve yakın coğrafyamız için son derece yoğun ve zor bir dönem geçirdiklerini belirterek, “Diplomatik krizler, yakın coğrafyamızda yaşanan savaş ve çatışma iklimi, seçimler ve siyasi belirsizlikler, ekonomik kriz ve işsizlik, bu döneme damgasını vuran önemli gelişmelerdi. Meslek alanımızda 3. Havalimanı ve Kanal İstanbul gibi büyük ölçekli projeler halen tartışılmaya devam ediyor” dedi. KENT SUÇLARI MEŞRULAŞTIRILDI ‘İmar Barışı adıyla yürürlüğe giren imar affı uygulamasıyla yurt çapında kent suçları meşrulaştırıldı’ diyen Girişken, “ Yeni kent suçları teşvik edildi. Kentlerimize ülkemize toplumsal ahlakımıza ciddi zararlar verdi, haksız kazançlara yol açtı bundan sonrası için insanların sisteme güvenini sarstı. Son Elazığ depreminde de gördükkü ülkemizde çok ciddi bir kentleşme sorunu var. Afetlere ve depreme karşı hala çok savunmasız durumdayız ve imar barışıyla bu kırılganlığımız bu savunmasızlığımız daha da artmış durumda. Deprem Gaziantep içinde büyük bir gerçektir. Yıllarca deprem yokmuş gibi yaşadık, çalıştık, bu kentte haritalarda hep beyaz işaretlendiğini gördük. Deprem konusunda Elazığ gibi bize oldukça uzak bir mesafedeki gerçekleşen bir depremin bile yarattığı heyecan ortadayken kuzeyimizde ve batımızda yer alan Türkoğlu, Nurdağı, İslahiye bölgesindeki fay hattında 500 yıldır deprem görülmediği ve burada gerçekleşebilecek yıkıcı bir depremin hepimizi ne kadar kötü etkileyebileceğini hepimiz bir kez daha hatırladık. Ancak sadece hatırlamakla kalıyoruz” diye konuştu.MASTER PLANI NE OLDU?Master planıyla ilgili somut bir adım atılmamasını eleştiren Girişken, ”Gaziantep’te senelerdir bir deprem master planı lafı geçiyor ancak bununla ilgili bir türlü somut bir ilerleme görebilmiş değiliz. Ne basın, ne meslek odası, ne yerel idareler doğru düzgün şehirde afet toplanma alanlarının neresi olduğuna dair bilgi sahibi değiller. Eğer bu toplanma alanları yeterli vaziyetteyse bile bunu halka aktaramadıktan sonra, bir kriz anında halkın bilinçli bir şekilde oraya doğru yönelmesi mümkün değilse, bu toplanma alanlarının hiçbir geçerliliği yok. Gaziantep’te yapı stokunun depreme karşı ne oranda dayanıklı veya dayanaksız olduğuna dair elimizde yeterli bir veri yok. Bu şehirde 3 binin üzerinde mimar ve inşaat mühendisi yaşıyor. Kamu kaynaklarının acilen Gaziantep yapı stokunun depremselliği ile depremsellik performansının araştırılmasına ihtiyacımız var” dedi.500 BİN İNŞAAT SEKTÖRÜ ÇALIŞANI İŞSİZ KALDIİnşaat sektörü ekonomik krizden en çok etkilenen sektör oldu. Sektör son aylarda toparlanma sinyalleri verse de, geçtiğimiz sonbahar itibariyle bir yıl içerisinde 500 binden fazla inşaat sektörü çalışanı işsiz kalmıştır. Geldiğimiz noktada pek çok mimar ve mühendis işsiz ve meslektaşlarımızın bir bölümü de iş bulmaktan umudunu kesmiş durumda. Genç işizik yüzde 27 ile cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı.İnşaat sektöründeki yapısal sorunların farkında olan siyasal iktidar, geçtiğimiz dönemde iki yeni hukuki düzenleme yaptı. Yapı Denetim ve müteahhitlik sisteminde geliştirilen düzenlemeler önceki duruma göre olumlu olsa da, sorunların giderilmesi için kesinlikle yetersizdir. KONUT SORUNU DEVAM EDİYORÜlkemizde konut sorununun halen devam ettiğini dile getiren Girişken şunları söyledi:”İnşaat sektörü toplumsal ihtiyaçlar ve nitelikli kentleşme için bir araç olmalıyken, ülkemiz şartlarında bir amaç olarak görülmektedir. Yapılan mevzuat düzenlemeleri de bu perspektiften okunmalıdır. Son on yılda 8 milyon 500 bin konut için ruhsat alınmıştır. Nüfusumuzun neredeyse yarısının barınabileceği miktarda konut üretilirken, ülkemizdeki konut sorunu devam etmektedir. 2007’de yüzde 61 olan ev sahipliği oranı, 2018 sonu itibariyle yüzde 59’a gerilemiştir. Düşük gelir gruplarında ise durum daha kötü bir seyir izlemiştir. Bu gruplar için 2007’de yüzde 61,7 olan ev sahipliği oranı, 2018’de yüzde 52’ye gerilemiştir. On yılda toplam 1 milyar 800 milyon m2 civarında inşaat alanı için ruhsat düzenlenen ülkemizde, böylesine büyük çaplı bir inşai faaliyetin mimar ve mühendislerin de yaşam koşullarını iyileştirmesi beklenirken tam tersi bir durum gerçekleşmiş, inşaata dayalı büyüme modeli meslektaşlarımız arasında işsizliği ve yoksulluğu beraberinde getirmiştir.”İNŞAAT BALONU OLUŞTUTürkiye için inşaat sektörünün rolününün yeniden düşünme ve değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Girişken, ”Konut finansallaştırılmıştır ve karın tek amaç olduğu inşaat sektörü toplumun barınma ihtiyacını karşılamadığı gibi; mimarın, mühendisin, meslek odalarının dışlandığı inşaat süreci, hem meslektaşlarımıza, hem kentlerimize, hem de ülkemize büyük zarar vermiştir. Bu niteliksizliği geride bırakmak için, ülkemizin acilen Mimarlık ve Kentleşme Politikaları metnini uygulamaya koymasına ihtiyacımız vardır. İkinci husus olarak da bu politika metni ışığında oluşturulacak bir Mimarlık Meslek Yasası, hem mimarların haklarına kavuşması, hem de toplumun nitelikli mimarlıkla buluşması için elzemdir. Aksi takdirde inşaat sektörünün sağlıklı bir yapıya kavuşması, toplumsal ihtiyaçlara yanıt verecek bir araç haline gelmesi mümkün olmayacaktır” dedi. Çin’den sonra en fazla inşaat şirketi barındıran ülkeyiz. Emlak balonu oluşmadı ancak inşaat balonu oluştu. Konuta hücum dönemi yaşandı. Pek çok kişi, kurum işlerini bırakıp inşaat sektörüne yöneldiler.” dedi.ÇOK ÇALIŞTIKMimarlar Odası Gaziantep Şubesi’nin tarihinde en çok etkinlik yaptığı dönemin, 2018-2020 yılları arasında yer alan 15. Çalışma Dönemi olduğunu vurgulayan Girişken, ”Yine şubemiz, kısıtlı imkanlarına rağmen Türkiye’de en çok etkinliğin yapıldığı şubelerden bir tanesi haline gelmiştir. Yeni dönemde bu standardın daha ileri taşınacağına ve üyelerin katılımını artırıcı çalışmaların yapılmasına olan inancımız tamdır. Çalışma dönemimiz, yerel gündem anlamında da oldukça yoğundu. Yerel idareler tarafından yapılan plan tadilatları önceki döneme göre azalmış olsa da, bu dönem şubemiz tarafından 64 imar işlemine itiraz edilmiş, 18 işlem ise yargıya taşınmıştır. O kadar çok çalıştıkki bu dönem faaliyelerimiz 600 sayfa tuttu. Şube tarihinde açtığımız davaların yüzde 70’ini ne yazıkki son 4 yılda açmak zorunda kaldık. Belediyeler bütün tarihleri boyunca yaptıkları imar tadilatlarından fazlasını son 4 yılda gerçekleştirdiler. 118 davamız var. Yüzde 85-90 arasında kazanıyoruz. İmar tadilatlarında geçen döneme göre bir azalma oldu. Bu dönem daha noktasal imar tadilatları yapıldı. Çünkü artık arsaya hücum döneminin sonuna gelindi. Eskiden yüzbinlerce m2’lik alanlar imar alanı ilan ediliyordu ve birkaç hafta içinde fiyatlar iki katına çıkıyordu. Bütün arsalar alınıp satılabiliyordu. Şu anda böyle bir şey kalmadı. Ve daha noktasal, 90’lardakine benzer bir imar rantı elde etme yöntemi gelişmeye başladı. Önümüzdeki dönem bunun böyle devam edeceğine inanıyoruz.” dedi.METRO’NUN ARKASI TARİHE GEÇECEKAçtıkları davalarla ilgili de bilgi veren Girişken konuşmasını şöyle sürdürdü:”Geçmiş dönemden süre gelen önemli davalardan Metro AVM çevresindeki, eski TRT arazisindeki düzenlemelerin tamamına yakını lehimize sonuçlansa da, ne yazık ki inşaat faaliyetleri sürdürülmüştür. Kaybedilmiş kamusal alanlar olarak tarihe geçecek bu alanlar. Ancak yinede mimarlar odası olarak tarihe bir not düşmüş olduk bir gün kent yaşanmaz hale geldiğinde bunların hepsi birer vesika olarak kalacaktır. Çok önemsediğimiz, Gaziantep’in ilk sosyal konutları olan TCDD lojmanlarının tescillenmesine dair davada da, yargı lojmanların tescilli olarak kalması gerektiğine hükmetti. Bu kültür varlığımızın korunmasına sağladığımız katkıdan dolayı son derece mutluyuz.”ÇEVRE DÜZENİ PLANINA DAVA AÇTIKŞubenin açtığı en önemli davalardan birinin de 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planına açmış oldukları dava olduğunu belirten Girişken, “Geçen yıl reddedilmişti. İstinafa taşıdığımız bu kararda, Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi, yeni bir bilirkişi raporu hazırlatılmasına hükmetti. Geçtiğimiz günlerde tebliğ edilen rapor, çok önemli bir hususa değiniyordu. Heyet, Gaziantep’in 2040 yılı nüfusunu 3 milyon 200 bin olarak hesaplıyor ve dava konusu planda 4 milyon 450 bin olarak hesaplanan nüfusun imar alanlarında yoğunluğu yüzde 40 oranında arttıracağına hükmederek, bu nüfus hesabı yüzünden planın şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırı olduğunu belirtiyordu. Önümüzdeki aylarda sonuçlanacak olan davada kentimiz lehine bir karar çıkacağını ve nüfus hesabının daha gerçekçi bir şekilde revize edileceğini umuyoruz”dedi.BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ’Nİ TAKDİR ETMEK GEREKKamil Ocak Stadyumu çevresinde yapılacak millet bahçesi düzenlemesiyle ilgili de konuşan Girişken,”Kamuoyunda tepki yaratan ve özellikle yalnızca 23 yıllık bir bina olan vilayet binasının yıkımının gündeme gelmesi sonrasında yapılan çağrıya yanıt veren 150 civarında kişi, kurum ve kuruluşun itiraz ettiği imar planında gelinen noktadan memnunuz, yurttaşların kenti ve kent değerlerini sahiplenmelerinin bir şeyleri değiştirebileceğini bir kez daha gösterdiğini düşünüyoruz. Büyükşehir Belediyesini takdir etmek gerekir. TOKİ ile yıllara dayalı bir pazarlık yaptılar. Korkunç plandan düşük yoğunluklu bir yapılaşmanın gerçekleştiği Millet Bahçesine gelindi. Biz oda olarak üzerimize düşeni yaptığımıza inanıyoruz” dedi.BU ACILAR BİR DAHA YAŞANMASINKorkut Küçükcan’ın talihsiz şekilde ölümüne de değinen Girişken konuşmasını şusözlerde bitirdi:” l14 Kasım 2019 tarihinde, bir dizi ihmal neticesinde gerçekleşen iskele göçüğü sonrasında İnşaat Mühendisi Korkut Küçükcan’ı kaybettik. Yapılan açıklamalarda, suç duyurusunda bu tür felaketlerin ve acıların bir kez daha yaşanmaması için mimarlığın, mühendisliğin, bilimin, tekniğin, yasal süreçlerin, fen ve sanat kaidelerinin asla küçümsenmemesinin, bu hususlardaki kurallara harfiyen uyulmasının önemi vurgulandı. Bu acı olay dolayısıyla Korkut Küçükcan’ı bir kez daha saygı ve minnetle anıyor, ailesine sabır ve başsağlığı diliyoruz. Son olarak, Mimarlar Odası’nın güçlü bir geleneği ve birikimi temsil ettiğini, meslek onurunu korumak için çabasını sürdüreceğini; bilimin, tekniğin ve nitelikli mimarlığın toplumla buluşturulmasını amaçladığını, kent ve kent değerlerini savunmaya devam edeceğini bir kez daha hatırlatmak isteriz.”ESKİ ODA BAŞKANLARI SÖZ ALDIÖZDİNÇ:BÜYÜK BİR İNANÇLA ÇALIŞTIKDoğan Özdinç, Odanın temsilcilik yıllarına değindi ve Mecit Barlas Pasajı’nda inşaat mühendisleriyle ortak olarak kullandıkları 30 m2 yerde birlik beraberlik ve büyük bir inançla çalıştıklarını anlattı. Özdinç, o dönemin bir sergisini açmayı düşündüğünü söylerken genç mimarlara işletme ticareti de öğrenmelerini istedi.SEVEROĞLU: ÖZGÜR BEY KOLTUĞA YAPIŞMADISıtkı Severoğlu, toplumun mimarlardan beklentisi olduğunu dile getirerek, ”Mimarlık toplum için yapılan bir meslek. Kentlerin daha yaşanabilir yerler olması konusunda mimarlara kendi üzerine düşen sorumluluktan daha fazlasını toplum yüklemekte. 14.15 yönetim bu konuların altından başarılı bir şekilde çıktı. Özgür Beyi başka bir şey için daha kutlamak istiyorum. Seçilebilecekken Özgür Beyde yönetim kuruluna yeniden aday olmadı koltuğuna yapışmadı çekildi. Bu bir duruş. Toplumsal önderlik ve örneklik var bunda. Koltuklara yapışmamalı meselesinde Özgür bey ve yönetimini tekrar kutluyorum”dedi. GAZİANTEP RİSK ALTINDAMesleğin sorunlarının arttığını söyleyen Severoğlu, ”Gaziantep’teki meslektaşlarımızın yüzde 50’ye varan artış var ama sektörün içine girmiş olduğu krizden dolayı neredeyse yaptırılacak proje konusunda hizmet edeceği alanlar konusunda yarı yarıya düşüş oldu. Mimarlar mesleğinin çok fazla sorunlarının olduğu özellikle ekonomi, iş konusunda zor bir süreçten geçiyoruz. Bizim meslek yasamızla ilgili mimarların mühendislerin daha fazla rol alması gerekiyor. Elazığ’da denetlenen binalarda bile tahribatlar var. Dolayısıyla mühendislik ve mimarlık çok çok önemli. Önümüzdeki dönem Gaziantep bir risk altında. Çok ciddi sorunlar yaşayabiliriz. Mimarların daha aktif biçiimde rol alması gerekiyor” diye konuştu.KÜÇÜKKÖMÜRCÜ:TEMSİLCİLİK NİYE KALDI?Muhtar Küçükkömürcü de Girişken ve yönetiminin zor koşullarda görev yaptığını söyledi. Kömürcü, ”1980 Yılının koşullarında mimarlar odasının bütün birimleri kapatılmış faaliyetleri engellenmişti. Ancak temsilcilik açık kalabildi. Dayanağı şuydu 100.Yıl Atatürk Kültür Parkı. Biz o koşullarda baskılara rağmen mesaiden sonra hazırladığımız projeyi geliştirdik. İmar planına 100.Yıl Atatürk Parkı diye işlendi. Daha sonra ulusal bir yarışma ile bugün uygulanan proje hayata geçti” dedi.UTANÇ ABİDESİ100.Yıl Atatürk Kültür Parkında bir sürü tadilat ve ihlaller olduğuna değinen Kömürcü şunları söyledi:”Bir tane otel enkazı duruyor hala. Bir dönem avm yıkarak meydan projelendiren bir belediye başkanından bu otel enkazınından kaldırılmasını bekliyoruz. Hakikaten bir utanç abidesi olarak duruyor. Hem 100.Yıla tecavüz etmiş hem enkaz halinde bekliyor olmasından dolayı o binanın, o enkazın bir an önce kaldırılmasını bekliyoruz. Ayrıca şu var bu parkın bazı yerlerine değişik isimler, tabelalar konuyor. Mimarlar odasında görev alacak arkadaşlardan 100.Yıl Atatürk Kültür Parkı adının korunması doğrultusunda katkı bekliyorum” dedi.ÖZDİL:100.YIL ATATÜRK PARKI’NDAN YER VERDİLER, KABUL ETMEDİKÜnal Özdil ise Girişken ve yönetimine teşekkür etti.Özdil, ”Çok başarılı bir dönem yaptılar. Bundan sonra seçilecek yönetime de başarılar diliyorum. Oda başkanlığım döneminde 100.Yıl Atatürk Kültür Parkı’ndan bize bir lokal yapılmasıyla ilgili yer verilmek istendi. Celal Bey verelim dedi. Biz oda olarak o teklifi reddettik niye? Eğer biz oda olarak yer alsaydık bu diğerlerine emsal olacaktı. Herkes bir yer isteyecekti ve 100.Yıl perişan olacaktı. Birde hep 100 Yıl Parkı diye geçiyor Atatürk kelimesi kullanılmıyor bunun mücadelesini yapmak zorundayız”dedi.GİRİŞKEN:BİZE DE YER VERMEK İSTEDİLER, BİZDE REDDETTİKÖzgür Girişken de söz alarak,”25-30 yıl önce mimarlar odası dik duruşuyla 100.Yıl Atatürk kültür parkında bir yer almayı ihlale ortak olmayı neden reddettiyse yakın zamanda da mimarlar odasının kimi yerlerde açtığı davaları, orada yer verilmesi karşılığında geri çekilmesi tekliflerini mimarlar odası aynı sebeple reddetlti. Gelenekten gelen, birikimden gelen mirası korumak mimarlar odasındaki yönetimlerin görevi olmalı. Bu ahlaki duruşu biz kendimiz icat etmedik büyüklerimizden öğrendik” dedi. AÇIKKOL:BİZDE MESLEK SİYASETİ ÖN PLANDACemil Açıkkol kongrelerin geleneksel olarak bir bayrak yarışı olduğunu belirterek, “Odamızda bundan önceki başkanlarda kazanabilecek olmalarına rağmen yönetimi gençlere bırakır herkes en fazla iki sene yapmıştır. 3 liste olabilir bayrak yarışıdır arada siyasi bir çekişme yoktur. Meslek siyaseti ön plandadır. Tüm yaptığımız çalışmalar mesleğimiz içindir. Çalışmalarından dolayı teşekkür ediyorum” dedi.Meral KINACILAR,Leyla ÖZEKŞİ POLAT