YSK kararıyla kısa süreli başkanlığı elinden alınan Ekrem İmamoğlu için bundan sonra her şey çok zor demek zorundayım.. Kimse kimseyi kandırmasın, söyleyeceklerim belki çoğunuzun işine gelmeyebilir ama son dönem Türkiye gerçeğinden baktığımızda, 7 Haziran 2015 den, 1 Kasım’a gidişin hikayesini hatırlamanız yeter.. Aslında bunun işaretlerini 7 Nisan 2019 tarihinde seçimden sonra yazdığım yazıda vermiştim.. Unutanlarınız olabilir, onun için haftaya bakış’ın 31 Mart seçiminden bir hafta sonraki yazımın ilk bölümünde yazdıklarımı hatırlatmak istiyorum: “Bu haftaki yazımın ana konusunu, yerel seçimler sonrası İstanbul ile bazı illerdeki sonuçlar ve uzatmalara dökülen sayımlar oluşturmuyor.. Aslında orada da seçim bitti, ama kavga bitmedi.. Kolay değil tabii özellikle İstanbul’u kaybetmek.. Bu gidişle bir sürü senaryo çıkarılacak, bir sürü iddialar ortaya atılacak ve belki de 2015 yılının 7 Haziran seçimlerinde olduğu gibi Ahmet Davutoğlu ile Kemal Kılıçdaroğlu’nun İstikşafi görüşmeleri gibi uzatmalara gidilecek.. Sonra da “seçim yeniden yapılsın” denilecek.. Kaldı ki, sanki durum ona doğru götürülüyor.. Bekleyip görelim.’ Tarih 7 Nisan 2019HİÇBİR ŞEY 31 MART ÖNCESİ GİBİ OLMAYACAKEvet bekledik ve gördük.. YSK’nın aldığı karar doğru karar mı ? Hayır.. Haksızlık mı ? Hemde çok büyük.. Hele sadece büyükşehir pusulasının iptal edilmesi diğerlerinin geçerli sayılması tamamen haksızlık.. Ama bu YSK’nın ilk kez yaptığı bir şey olmadığı için inanın şaşırmadım. Bu kez biraz daha ileri gidildi sadece.. Peki şimdi bundan sonra ne olur ? Müneccim değilim elbette.. Ancak bu kez Cumhur ittifakına fark atarız diyenlere katılmadığımı söylemeliyim.. Yani kazın ayağının öyle olmadığını düşünenlerdenim.. Nedenlerinden birincisi, İstanbul Cumhurbaşkanı için çok önemli.. Türkiye bir yana, İstanbul bir yana.. Daha seçime yaklaşık 40 gün var. Köprünün altından çok sular akacak.. Neler olacak neler yaşanacak hep birlikte göreceğiz.. Benim tek bildiğim artık İstanbul’u kaybetmemek için tüm kozlar oynanacak..Zaten son günlerde Ekrem İmamoğlu da bunun farkına varmış gibi, yavaş yavaş sinirleniyor, kontrol konusunda zorlanıyor.. Haksızlık karşısında susmayacağım demek isterken, hata yapmaya doğru gidişat gözlüyorum.. “Her şey çok güzel olacak” sloganın tutması prim getirecek ama Cumhur ittifakının da 'oylarımız çalındı' yaklaşımı, özellikle AK Partiye öfkeli kesimlerin İmamoğlu’nun mağduriyetini görmezden gelmesini sağlıyor.. Şunu unutmamak lazım.. Tüm kozlar artık iktidarın elinde. Anahtarı aldılar bir kere.. Onu da bizim eski Valimiz Ali Yerlikaya’ya verdiler.. O anahtar artık İmamoğlu’nun eline geçer mi bilemem.. Bildiğim tek şey, bundan sonrasının 31 Mart öncesi gibi olmayacağıdır..PAHALILIK VE GÜRÜLTÜ BU ŞEHRİN KADERİ OLMAMALISizler belki okumaktan usanabilirsiniz ama ben yazmaktan usanmayacağım.. Gaziantep’teki gürültü ve pahalılık neden kontrol altına alınamıyor inanın anlamış değilim.. Gürültüye Sayın Vali Davut Gül’de karşı.. Ama çözümler önlemeye yetmiyor.. Pahalılığa ise tüm şehir hep birlikte karşı.. Elbette serbest piyasa denilerek işin içinden çıkılıyor ama bu sefer kafamızı kaldırıp çevre illere baktığımızda oradaki fiyatlar niye Gaziantep’e uymuyor, onu sorgulamak zorundayız.. Yiyecek, içecek sektörü bir yana, marketlerde her hafta, hatta günden güne fiyat artışları yaşanıyor.. Bir market çalışanıyla konuştuğumda, “abi depolardaki etiketleri değiştirmekten anamız ağlıyor. Allah insanlara yardım etsin” demişti.. Bizim hanım dert yanıyor akşamları eve gittiğimde, o da bir gün önce aldığını ikinci gün aynı fiyata alamadığını söylüyor. Şimdi mübarek Ramazana ayındayız. İnsanlar yoksullara yardım etmek istiyor ama geçen seneki fiyatlar şimdiki fiyat arasındaki farkı görünce şok oluyor.. Kalitesini tartışmıyorum bile..VALİ DAVUT GÜL VATANDAŞA KARŞI DUYARLI, AMA BU YETİYOR MU ?Gaziantep’e geldiği günden beri farklı bir Vali profiliyle karşı karşıyayız.. Bazı yanlışlarını gözlüyoruz, ama doğruları ve vatandaşlarla çok sıcak ilişkileri o yanlışları silip süpürüyor.. Daha görevinde 1 yılı doldurmadan Gaziantepliler için ulaşılabilen, sorunları dinleyen, çözümler üretmeye çalışan, Vali ile vatandaş arasındaki bağı inanılmaz derece güçlendirici hale getirmesi, elbette herkese cesaret veriyor.. Sosyal medyada kenti ilgilendiren sorunların hepsine çözüm aramak için sessiz kalmıyor.. Ama bir yere kadar elbette.. Mesele sorunların çözümü.. İşte orada sıkıntı gözlüyorum.. Örneğin bu pahalılık konusunda bu güne kadar kentte yaşayanların yüzde 70-80 lik bölümünü huzursuz eden keyfiyet için radikal çözüm yönünde sessiz kalması.. Her türlü gürültüden, kirlilikten şikayet etmesi ama çözüm yoluna gitmede beklenen finali yapamayışı.. Bürokrasiyi bildiğimden, çözümler adına bilgi için başvurduklarının aslında yıllardır bu kenti bu hale getiren beyinler olduğunu göremeyişi.. Haliyle kentte yaşayanlar olarak, bu gibi konularda beklentilerimize karşılık bulamayışımız..PİRAMİDİN TEPESİNDEN DEĞİL DİBİNDEN BAŞLANILMALIBen şunu bilirim.. Çözüm halkın kendisidir.. Doğruyu da yanlışı da onlar yaşıyor.. Halkın sorunlarına çare bulmak, kolayca çözebilmek, bürokratlar, dernek ve odaların üst düzey yöneticileriyle görüşerek elde edilemez.. Önce alttan başlanılmalı, gerçek yaşamın içindekileri dinlenilmeli.. Sayın Valimiz eğer PİRAMİDİN tepesi yerine en altından başlarsa hedefe daha kısa sürede ulaşabilir.. NAMUSUNU KORUMAYA ÇALIŞAN HEMŞİRE NİYE CEZALANDIRILIR KİBir şey daha var bu vesileyle söyleyeceğim.. Sorunları çözmek, sorunun ta kendisi olanları dinlemekle doğru bilgilenme yapılamaz.. Son örnek il sağlık müdürlüğünde yaşanan olay.. Ortada namusunu korumak için çırpınan genç bir hemşire var.. Resmen mağdur.. Ona sahip çıkmaya çalışan nişanlısı doktor var.. Birde atama işleriyle uğraşan ve taciz eden yetkili var.. Sonunda olay patlak veriyor ama ilk etapta kolaycılık tercih ediliyor ve hepsi açığa alınıyor.. Elbette bu işin selameti için belki bürokratik gözle bakıldığında doğru gibi gözükebilir.. Ama bu kararın etkisiyle, yüzlerce sağlık çalışanı, hatta resmi ve özel kurumlarda belki de aynı sıkıntıyı yaşayan genç kızlar, kadınlar şimdi nasıl çıkıp da şikayet edebilir.. Önlerinde aslanlar gibi mücadele eden namusunu korumaya çalışan genç bir hemşire’nin, suçlularla aynı kefeye konulup açığa alınması gerçeği var.. Bunun gibi yüzlerce sorun var yazacağımız.. Sayın Vali, eğer mağdurların yanında olursa, inanın kendisine aklının almayacağı kadar olumsuzlukları cesaretle söyleyebilen, duyuran özellikle sağlıkta kadın ve erkekler çıkacaktır.. Şahsen bunu da yapacağından eminim..HEPİNİZE İYİ HAFTALAR