Çok değil, bundan seneler evvel çocuklar dışarıda oyun oynuyor ve enerjilerini toprağa bırakıyorlardı. Yorulan çocuklar akşam saatlerinde erken uyuyor, sabah ta erken saatlerde kalkıyorlardı.

Çocuklar arasında yüz yüze iletişim daha çoktu. O zamanlarda çocuklar ve ergenler için sağlık kurumlarında 'internet bağımlılığı poliklinikleri kurulmamıştı. Şehirleşme ve çocuklardan beklentiler çoğaldıkça teknolojik cihazlara, bilgiye ulaşmayı hızlı bir şekilde sağladıkça, sosyal medyayı da cazip hale getirdi. Bu rüzgardan çocuklar da etkilendiler. Kabul etsek te etmesek te, kullansak ta, kullanmasak ta, sosyal medya, yaşamın vazgeçilmez unsuru haline gelmiş durumda.

İşin can alıcı noktası ise, sosyal medyanın doğru kullanılmaması halinde olumsuz sonuçlarını gazetelerin 3. Sayfalarında okumak pekala mümkün.

Çocukların internet ortamındaki olumsuz faktörlerden korunması yönünde yeterli donanıma sahip ol(a)madıklarından aileler ve çocuklar onarılması güç travmalar yaşıyorlar. Diyarbakırda kız öğrenciler G.D. (14), R.A. (15) ve N.K. (14), geçen yıl öğretmenlerine, Facebookta tanıştıkları bir subayın İngilizce ders için kendilerini eve götürdükten sonra içki ve esrar içirdiğini, porno film izletip cinsel istismarda bulunduğunu anlatmışlar.

Sahte isimle 2 Facebook hesabı açtığı ve subay değil, tercüman olduğu belirlenen U.Ç. (42) gözaltına alınmış. U.Ç.nin evinde askeri elbise, gaz tabancası ve mermi bulunurken, bilgisayarında çok sayıda porno film ve öğrencilerle yazışma tespit edilmiş.

Tutuklanan U.Ç. hakkında 'çocuğun cinsel istismarı, 'kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, 'uyuşturucu madde sağlama, 'ateşli silah ve mermi bulundurma, 'çocuğu müstehcen yayınları seyretmeye teşvikten 150 yıla kadar hapis istenmiş.

Merak ediyorum, cinsel istismara uğrayan bu çocuklar internet başındayken ebeveynleri nerdeydi?

Her yazımızda vurguladığım bir gerçeği bir kez daha belirtmek istiyorum.Evdeki bilgisayarı derhal çocuk odasından çıkartınız.

Adliyede girdiğim duruşmalarda şu gerçeği net bir şekilde görmekteyim.İstismara uğrayan çocukların bilgisayarları çocuğun odasında. Diyarbakır ilinde yaşanan bu olay ne ilk ne de son olacaktır.

Kuşkusuz, çocukların yaşadıkları bu travma, tüm yaşamlarını etkileyecek kadar ızdırap vericidir. Sosyal medya kullanımı ile ilgili bir araştırma düzenleyen Kayseri Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Mustafa Bostancı, 'Çocuklarda Sosyal Medya Kullanımı ve Ebeveynin Rolü isimli ankette, çocukların hemen her gün internet erişimine sahip oldukları, sosyal medyaya erişmek için en fazla ev bilgisayarını kullandıkları, sosyal medya kullanmaya başlama yaşının ise genellikle 7-9 yaş aralığı olduğu sonucu ortaya çıkmış. Yüzde 71 oran ile ailenin çocuklarının sosyal medyada güvende olmadıklarını düşündükleri ancak buna karşılık sosyal medya kullanırken uyması gereken kuralları belirten bir yazılı metin hazırlamadıkları (yüzde 86) da belirlenmiş.

Veliler üzerinden yapılan araştırmaya göre çocukların yüzde 14ü günde 6 saatten fazla internette kaldıkları sonucuna varılmış. Bu rakam oldukça düşündürücüdür.

Sosyal medyayı kullanan çocukların yüzde 82si 13 yaş altındaAraştırmanın en çarpıcı sonucu ise sosyal medya kullanım yaşının 13le sınırlı olmasına rağmen yüzde 82 oranla ailenin çocuğu 13 yaşın altında olduğu halde sosyal medya kullandığını söylemesi olmuş.

Araştırma ayrıca çocukların yüzde 86sının sosyal ağlardan Facebook kullandığı ve bunda Facebookun sunduğu hizmetler arasında oyun ve eğlence ağırlıklı içeriklerin olmasının etkili olduğu sonucu ortaya çıkmış. Ebeveynlerin hatırdan çıkarmamaları gereken bir unsur da internet ortamı sanal bir alandır. Fiziksel olmayan doğaya sahip bu tür ilişkiler çocukların gündelik hayatta göz teması kurma, kişisel alanı koruma ve kişisel alana saygı duyma gibi 'gerçek' ilişkiler kurmasını zorlaştırabilir. Mahremiyet duygusunun gelişmesini engelleyip güvenlik açısından risk oluşturabilir.

Çocuğun yaş ve psikolojik gelişimine uygun olmayan cinsel ve şiddet yönelimli içeriğe kontrol dışı maruz kalmasına sebep olabilir. Irkçılık, ayrımcılık, dışlanma gibi zorbalığa sanal olarak şahit olabilir. Bilgi kirliliği ve bu kirliliğin reklamlar aracılığıyla yaygınlaşması ile çocukların zihinsel çekirdeklerinde yanıltıcı şemaların oluşmasına sebep olabilir. Her şeyden önce çocuklarda bağımlılık riski oluşturarak zaman ve enerji kaybına yol açarak akademik gelişimini sekteye uğratabilir. Gerek sisteminizde gerekse platform ayarları üzerinden mükemmel tedbirler almış olabilirsiniz. Çocuklarınıza söz konusu platformları nasıl kullanılması gerektiği hakkında bilinçlendirmediğiniz taktirde harcadığınız onca efor boşa gidecektir. Siz çocuklarınıza her yönden güvenli bir araba aldınız ama malesef ya ehliyetleri yok ya da arabanın nasıl kullanılacağı ile ilgili en ufak bir bilgileri dahi yok. İşte bu noktada öncelikle çocuklarınıza sosyal medyanın ne olduğunu -yaş grubuna paralel olarak- hangi amaçlar için kullanılabileceğini. Barındırdığı riskler ve hangi kötü sonuçları doğurabileceğini uygun bir üslupla anlatmış ve sürekli olarak bu bilgileri kontrol ediyor olmanız gerekir. Bu tür farkındalık yaratma aktivitelerini internetteki birçok kaynaktan elde edebileceğiniz posterler, ipuçları, video ve makaleler ile destekleyebilir. Hatta konuyu daha da eğlenceli bir hale getirebilirsiniz. İşin eğlence tarafı yaş grubuna göre ters tepebilir. Sonuçta 19 yaşında bir gencin sosyal medyada eğlence kavramından alacağı mesajla 9 yaşındaki bir çocuğun alacağı mesaj tamamen farklıdır