Öncelikle bir konuda sizinle anlaşma yapmak istiyorum. Kimi insan vardır önce düşünür sonra konuşur ya, işte onlara her zaman gıpta etmişimdir. Lakin onlara gıpta etmem benim gerçeğimi değiştirmiyor ne yazık ki ! Ben konuşarak düşünenlerdenim maalesef.. Aynı durum yazılarımı yazarken de geçerlidir, öyle olmasa zaten duygu ve düşüncelerimi asla toplayamam ben. Bu konuda anlaştığımızı varsayarak Mısır da yaşananlar ve bu durumun ülkemize aksettirdikleri hakkında duygu ve düşüncelerimi izninizle toparlamak istiyorum.. Öncelikle şunu belirtmek istiyorum, Mısır konusunda ahkam kesemeyecek bir olduğumun farkındayım! Ne Mısır'a gitmişliğim vardır hayatımda ne de Mısır'dan arkadaşlarım var görüşlerini dinleyebildiğim.. En iyi örnek şimdi bana göre haberlerdir. Misal Gezi Parkı olayları sırasında penguenlerin yaşamları daha önemliydi.. Yine en yeni bir örnek: Ergenekon davası sırasında tarlalar yanmıştı, hatırlarsınız, bir gazete: "Güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucunda tarlalar alev aldı" derken aynı haberi aynı dakikalarda bir başka gazete: "Silivri'ye yaklaşamayanlar anızları ateşe verdi" diye haber yapmıştı! Hal böyleyken benim Mısır hakkında ahkam kesecek halim yok! Yani, bu hakkı kendimde göremem bile!... Eee, görme! Zorunda mısın, yazma! İyi de şekerim Mısır olmuş dört yanımız, R4bia'sı dahil, kafa bu; burada dur deyince durmuyor meret! Ne olmuştu? Hüsnü Mübarek devrilmiş, yerine Mursi gelmişti; Mursi devrildi yerine Sisi geldi. Sisi eşittir darbe diye lanse ediliyor; gerçeğini kim biliyor? Misal, yine en yakın örnek olduğundan, Gezi Parkı olayları demokratik bir protestoydu, lakin hükümet tarafından "Terör" olarak nitelendirildi. Kimi ülkeler bu olayı "Terör" olarak lanse etti kimi ülkeler ise demokrasi arayışı... Peki, gerçeği neydi? Biz ülke olarak aynı fikre dahi varamıyoruz; hiç bilmediğimiz, hiç yaşamadığımız bir ülke konusunda neden taraf olabiliyoruz? Ne hakla? Diye de sormak gerek; yine en yakın örnek Gezi olaylarına destek veren Batı medyası bizim hükümetimiz tarafından "Dava açılması gereken bir durum" olarak algılandı. Peki, Mısır bizim yönetimin Mursi aşkını nasıl algılıyor acaba? Olaya siyasi açıdan bakmayın, insani açıdan bakın diye bas-bas bağırıyorlar, eyvallah! Mursi'nin gider-ayak "Direnin!" çağrısı ne kadar insanca? Haa, ego konusunda çok insanca, lakin insanlık adına çok yanlış! Kitleleri savaşmaya yönlendirmek gibi bir şey... Burada kimse kusura bakmasın: "Adalet yerini bulacaktır!" falan gibi laflar yerine "Direnin!" diyen bir yetkili var. Kendisine bel bağlamış kişileri kışkırtmak, bana göre, hiç de insani bir davranış değil! Ki; ne malum; kimin haklı ve kimin haksız olduğu... Vallaha bu konuda bu kadar yazmazdım, eğer ki her haberde önüm-arkam Mısır olmasaydı! Hükümetin bu konudaki hassasiyetini de gayet iyi anlıyorum: Olay, seçilmiş birinin darbe karşısında yerinden edilmesi. Bir içselleştirme durumu mu var; yoksa Mursi'yi çok mu seviyorlar? Ya da "Müslüman Kardeşler" adını alan ve bana göre demokrasi karşıtı, kusura bakmayın, belki yanılıyorumdur ama ne kadar şaibeli yaklaşsam da gelen haberlerden izlenimim bu, desteklediklerinden midir? Aaa, pardon, yalnızca insan haklarının ihlaline mi tepkileri? Vallaha, biri çıkar da "İnsan Haklarının ihlalinedir tabii ki tepkiler" derse, düşer bayılırım! Kusura bakmayın, öyle tarih sevenlerden değilim, bu nedenledir ki verdiğim örnekler pek yenidir: Eli silahsız, kimseye zararı dokunmayan insanların çadırlarına saldıran, sonrasında orantısız güç kullanılan, yetmeyip o insanları "Terörist" ilan edip de kafa yaran-göz çıkartan polisleri taltif eden bir hükümetten söz ediyoruz, arkadaşlar, el insaf! Gazetecilerin, zamanın Genel Kurmay Başkanının, askeri üst düzeydeki kişilerin yine "Terörist" ilan edildiği, bir yetmez, iki kere müebbet hapsine karar verilenlerin ülkesinden "İnsan haklarına Müdahale" nedeniyle çevre ülkelere müdahalesi... Garip ve komik, elbette... Sakil bir örnek ile kim inanır? Ancak Kadir İnanır esprisi Kadir İnanır'ın akil adam olmasından sonra bence farklı ve daha anlamlı bir hal aldı! Neyse... Sakillik deyince aklıma geldi: Gezi ruhu nerede? Neden tepki vermiyorlar Mısır'da yaşanan darbeye? Falan gibi yazılar uçuşuyor etrafta... Maksat: İnsanlık diye de böğürden vuruyorlar! Bu yazıların yayınlandığı zamanda bir haber var: Ankara'da öğrenciler okula çağrılmışlar, bilmem ne tarihinde (Gezi Parkı protestoları zamanı) neredeydin, hangi öğretmenin seni yönlendirdi, yanında kimler vardı, falan-filan... İnsanlık ha? İnsanların en basit hakkı olan protesto nedeniyle gencecik öğrencilerin akıllarına ve ruhlarına ispiyonculuğu, protestonun ne kadar zararlı ve korkulacak bir şey olduğunu sokan zihinler ve uygulamalar insan haklarından mı bahsediyorlar? Komşunu şikayet et, arkadaşını, öğretmenini; ödül: Seni suçsuz sayacağız! Pardon ya, suç diye bir şey yokken ortada insanları korkutmak, sindirmek, hatta bir anlamda tehdit etmek hangi kanunun hangi maddesinde yazar; karşılığı nedir? Şeyy, bu arada "Terör örgütü" nün açılımı neydi? Bu konuda da kafamız karıştı gerçi; mesela PKK Terör örgütüydü, beraat etti; PKK ile baş etmeye çalışanlar terör örgütü sorumlusu çıktı... Neyse... Neyse deyip geçip gideceğim de şu R4bia peşimizi de bırakmıyor! Başbakanımız İngilizce isimlere karşı savaş veriyor lakin İngilizce bilmemesinden kaynaklandığını düşünüyorum! Niye böyle düşünüyorum biliyor musunuz? Başbakan sayesinde dilimizden atılan türlü Arap kökenli kelimeleri öğrendik! Yani; yabancı kelimeler yerine Türkçe kelimeler kullanalım diyorsa, kullanalım! Türkçe kelimeler yerine Arapça kelimeler kullanarak İngilizce kelimelere de savaş açılmaz yani! Mantığım aynen böyle diyor!... Lakin benim mantığım almıyor, alan varsa ne ala! Mantığı alıp da hala destekleyenler de varsa; bir miktar o güven tozundan bana da göndersinler, şiddetle ihtiyacım var!