Covit-19 tam 1 yıldır insanoğlunun başına bela oldu. Başlarda şu ana kadar ki yaşadıklarımıza ihtimal vermeyip, hayatımızı bu kadar olumsuz etkileyeceğini ön görmesek ve hatta bazılarımız bunu gelip geçici küresel bir oyun gibi yorumlasakta çok şey yaşadık. Hayal dahi edemeyeceğimiz acılara şahit olduk, çok sayıda insanımızı kaybettik.Türkiye'deki Coronaya yakalananların sayısı gün itibariyle yarım milyona yaklaşırken vefat sayısı 13 bine dayandı. Tabi bunlar resmi olarak sağlık bakanlığı verileri yapılan açıklamalarda ki çelişkiler başka kaynaklardan yapılan açıklamaları doğrular hale geldi.Zaman zaman her şey yolundaymış gibi görünse de bazı şeylerin iyi idare edilemediğini düşünüyorum.Yani koskoca memlekette her yere para aktarılıyor ancak 9 aydır çok ciddi sıkıntılarla görevlerini devam ettiren sağlık çalışanlarına, onları motive etme adına işine, ünvanına bakılmaksızın maddi bir destek verilmiyor.Sözde her şeyi yaparken gerçekte sadece alkışlıyoruz, elbette her şey para değil ama toplum tarafından sevilen ilgiyle takip edilen Sağlık Bakanı Sn. Fahrettin KOCA'nın çalışanlarına meslektaşlarına sahip çıkmakta aciz kaldığı görüntüsü üzüyor insanı.Bu olağanüstü şartlarda, milyonlarca işsizin, açlıkla , yoksullukla mücadele eden insanımızın olduğu bir dönemde maddi konulara girmek paradan söz edip daha fazlasını istiyor görünmek çok içimize sinmesede hem sağlıkçıların, hem diğer memurların ekonomik dalgalanmalardan en çok etkilenen kesim olduğu gözden kaçırılmamalı.Normal ücretli bir çalışanın 15 Ocak 2020 ile 15 Kasım 2020 arasında maaşı %20 civarında eridi. Sokağa çıkma kısıtlamaları nedeniyle tüm aile bireylerinin evde olduğu ve tüm gider kalemlerinin daha da arttığı bir dönemde işçiye, memura, emekliye verilen ücretlerin güncellenmesinde fayda var. bu güncelleme ve iyileştirmeleri, karşı komşusu COVİT olduğunda, hastalık geçer diye korkup binayı terk eden, komşusuna bırakın bir tas su vermeyi selam dahi vermeyen, coronalı diye en yakın akrabalarının cenazesine katılmayan insanlarımızın olduğu günümüzde, 7/24 saat hastalığına bakmaksızın insanların sağlığını düzeltmeye çalışan sağlık çalışanları hak ediyor.Corona ile mücadelede insanoğlu yenik düşmemek için çırpınıyor, teknoloji ve tıbbın bu kadar ilerlediği bu çağda bilimin aciz kalmaması adına ilaç , iğne ne bulunabilsirse ilim dünyası topyekün teyakkuzda. İnşallah insanoğlu bu belayı da büyük dersler çıkararak bertaraf edecek.İğneyi kendimize batıracak olursak corona ile mücadelede bilinçli ve duyarlı vatandaş olmak noktasında sınıfta kaldık. Her ne kadar kurallara uyuyor görünsekte programlarımızdan, faaliyetlerimizden ödün vermedik. Tüm uyarı ve ikazlara rağmen, başkası yaptığında tepki gösterdiğimiz her şeyi kendimiz yapınca sus pus olduk, tatile de gittik, düğünde yaptık, mitingte kısacası başımıza gelene kadar işi ciddi almak istemedik. Virüsle mücadelede en önemli şey bilinçli birey bilinçli toplum olsada biz o bilinç ve duyarlılığı kafamıza göre kullandık. Değerli okurlar dünyayı bundan sonra CORONADAN önce ve CORONADAN sonra diye değerlendirmeliyiz. Corona geldi coronalığını yapıyor bizler insan olarak kendimizi ve sevdiklerimizi koruyarak en az tahribatla bu süreci atlatmalıyız.İnsanların tüm gayretlerine rağmen bu illetin net bir tedavisi yoktur, yayılma hızına baktığımızda tüm insanlar bu rahatsızlığı atlatacak gibi, atlatamayanlar önlem almak sınavı verirken atlatanlara ayrı bir sorumluluk düşüyor.Son zamanlarda hastalığa yakalanıp çok zor atlatan vatandaşlar için İMMÜN PLAZMA Tedavisine başvuruluyor. Sizlerde aranarak, sosyal medyadan sıklıkla plazma kana ihtiyaç olduğu çağrısına denk gelmişsinizdir.Şöyle ki; Hastalık geçiren ve sağlığına kavuşan hastaların kanlarına halen virüse karşı oluşan antikor ve proteinler bulunmaktadır. Bu protein ve antikorlar kan plazmasında serum adı verilen sarı sıvı alanda yer alır. İmmün plazma tedavisinde ise hastalığı geçiren ve sağlığına kavuşan kişilerden alınan kan plazmaları, durumu ağır olan hastalara enjekte edilmektedir.Virüsü atlattıktan sonra ben paçayı kurtardım deyip kenara çekilmek yok, hepimiz nasıl ki kan bağışında duyarlı bir toplum olduk bu konuda da duyarlı olmaz zorundayız.İmmün Plazma bağışı KIZILAY Ekipleri tarafından yapılıyor, 18-60 yaş arası hastalığı yenmiş tercihen erkek veya doğum yapmamış kadınlar ve kendini iyi hisseden her vatandaşımız iyileşmenin ardından en az 28 gün geçtikten sonra bu hususta sorumluluktan kaçınmamalı. Bağışçı olmaya karar verdiğimiz andan itibaren fedakar TÜRK KIZILAYI çalışanları sizleri yönlendiriyor.Bir iş yaptığımızda insanları mutlu etmek onları hayata bağlamak gibisi var mı? Bu öyle bir şey hiç tanımadığınız bir insanı hayata bağlayan, ona yaşama azmi kazandıran olmak ne kutsal bir davranış.Şuan en çok ihtiyaç duyulan şey İMMÜN PLAZMA Bağışı ve bir kişi her defasında 600 mg olmak üzere ayda 3 defa verebiliyor.Toplumumuz tarafından çok bilinmese de her kan bağışı bir nevi check -up demek, kendi sağlık durumumuzu test etmemiz demek .Şehir olarak şanslıyız, Türkiye’de 16 İmmün Plazma test merkezinin 4'ü Gaziantep’te TÜRK KIZILAYI yanı sıra Gaziantep Üniversitesinde plazma kan bağışı yapılabilmektedir.Lütfen bu konuda kayıtsız kalmayalım, bu zorluğu aşmak için devlet, millet el ele vermeliyiz. Bugün sağlıklı olabiliriz ancak yarının garantisi yok. Bize lazım olmayan sevdiklerimize lazım olabilir. "Bir memleket halkının sağlığı, hakikatte bir devletin dayandığı bütün mutluluk ve gücün temelidir. / George Sand "Milletimizi tam güvenlik içinde yaşatmak ülkümüz olduğu gibi, onun sağlığına özen göstermek ve mevcut imkânlarımız oranında toplumsal dertlerine çare bulucu olmak da hükümetimizin görevlerindendir. M.Kemal ATATÜRK