​BİRİNCİ CELSE“Anlatayım sayın yargıcım!”Küçüklüğümden beri benim bu işlere merakım,yeteneğim,eğilimim varmış. Daha bir yaşında ben düzgün tümceler kurup konuşmaya başlamışım. İki yaşıma geldiğimde gene aynı düzgün mantık ve dille tartışmalar yaparmışım. Bizimkiler yani annem babam ve çevrem demek istiyorum hakim bey, .bunu fark edince yani bu yeteneğimi ya da anormalliğimi demek istiyorum , beni alıp çeşitli doktorlara götürmüşler. Malum-u aliniz ki doktorların hepsi de mesleklerini doğru dürüst bilen ve yapan insanlardır… Benim duyduklarıma göre tabii ki efendim, her meslekte iyiler de vardır, kötüler de… Neyse, doktorların da kimi şöyle demiş, kimi böyle….Sözü uzatmayayım sayın yargıcım.Sonunda aklı başında birisi-ya da ben öyle sanıyorum!- çıkmış ve demiş ki : “Bu çocuğun dile karşı üstün bir yeteneği var, bu çocuk çok çabuk dil öğrenir .Onun için bunu bir dil okuluna verin bakalım..Eğer öngörüm doğruysa bu çocuk çok kısa zamanda bir yabancı dili öğrenir…Bizimkiler de bir dil okuluna gitmişler hakim bey, ama ben o zaman üç yaşındayım..benim yaşımda dil okuluna giden kimse yok…Okul idaresi bu çocuğa özel ders aldırın demiş…Bizimkiler de ne yapsınlar bana bir öğretmen tuttular, öğretmenim de Bayan.İngiliz .Çok iyi bir insan ve öğretmen. Beni de pek sevdi ben de onu. Türkçesi biraz zayıftı o zamanlar da. Derslere başladık biz bizim eve geliyor. Haftada üç gün hakim bey..Kısa bir zaman da ben İngilizceyi söküp üzerinde ahkâm bile kesmeye başladım ve de aynı zaman da Bayan Teachear’ın… Türkçesini düzeltip ona Türkçe dersleri veriyorum.İkimiz de birbirimizden memnunuz...Tabii yaşıyor sayın yargıç! Tanık olarak dinleyebilirsiniz. Bir Türk’le evli zaten buraya yerleşti. Arzu ederseniz adresini de size takdim edebilirim sayın yargıcımBu benim doğal dil öğrenme yeteneğim. sürüp gitti. Bir yıl sonra Bayan öğretmenim ;bana öğreteceği bişey kalmadığını tüm İngilizce sorunlarımı benim okuyarak, düşünerek kendiliğimden çözeceğimi belirtti ve derslerini kesti. Ben bu arada Fransızcaya başladım efendim Bir yıl içinde o da tamam. Yaş daha altı olmamış .uzatmayayım sonra İtalyanca ,İspanyolca,Almanca ,Rusça, Japonca derken ben hiç okula gitmeden on iki yaşıma gelinceye kadar on dili yetkin bir biçim de öğrendim.Sonra da ,belki de sizlerin de bildiği gibi,devlet beni üstün yetenekli birisi olarak kabul ettiğinden ilgili yasaya göre çeşitli ülkelere birer yıllığına göndererek on dil daha öğrenmemi sağladı ve beni yirmi yaşımda Devlet Yabancı Diller Öğretimi Müsteşarlığına kadar getirdi.. İki yıl önce emekli oldum sayın yargıcım.Ama emeklilik çok zor…ben aktif dilciliğe alışmışım, çeviriler yapıyorum, konferanslar veriyorum falan ama..öte yandan bir hassasiyetim gelişti.Bütün dillerin yanında insanın Ana Dili başkadır sayın yargıcım. O milletin barışta bayrağı savaşta sancağıdır .Ben de kendi öz dilime karşı bence gerektiği kadar ama bazılarına göre anormal ve gerektiğinden fazla, hatta hastalıklı ,marazi bir hassasiyet, gelişti.Onun en ufak en küçük bir şekilde eski deyişiyle suistimal edilişine ,kötü kullanılışına demek istiyorum ,dayanamıyorum ,isyan ediyorum ve elimde olmadan müdahale ediyorum.Yolda yanlış bir yazı mı gördüm Hemen düzeltiyorum.Gazete de, kitaplarda bir yanlış mı gördüm kendim yanlışı düzeltmekle kalkmıyor, hemen o gazeteyi,ya da yayınevini arıyor ve yanlışı anlatıyorum. Kimi zaman teşekkürle, saygıyla karşılanıyor kimi zaman tersi tutumlarla karşılaşıyorum. Ama aldırmıyorum..Ben ne takdir ne tehdit bekliyorum..bu benim doğal davranışım..elimde değil.. İşte huzurunuzda bulunuşum da bununla ilgili davalardan dolayı sayın yargıcım.Elimde değil sayın yargıcım, bu konuda bu yaşımda bana verilmiş bir rapor bile var. Arz efendim. Hem bunda kimseye kötülük yok ki..Bundan bir çıkar da sağlamıyorum. Bu vatana, millete, eğitime, kültüre hizmettir saygın yargıcım. Evet bazı anlayışsızlıklarla karşılaşıyorum ama..bundan vazgeçemem, bu benim yaşamımın ta kendisi..…Evet efendim özellikle bu konuyu ,dava konusunu anlatayım.O gün bir yerlerden dönüyordum. Yaya yürümeyi severim sayın yargıcım, çünkü yaya yürümek benim son emekli uğraşlarıma uygun düşüyor. sağda solda, dükkânlarda, mağazalarda tabelâları falan okur yanlış bişey görürsem düzelttiriyor ya da düzeltiyorum. O gün de bir kaç yanlışı tabela sahiplerinin iznini de aldıktan ve düzeltip düzelttirdikten sonra….Devam edecek