“Yerli ve milli…” Bu sözü siyaset dilinde sürekli duyuyoruz. Özellikle iktidar cephesini oluşturan liderler, kendisi için bu kavramı içselleştirirken… Haktan, özgürlükten, ücretlerin artışı ve çalışma koşullarının iyileştirilmesini isteyenler ile mevcut sömürü düzenine karşı çıkarak hak, hukuk ve adaleti savunanları; “hain”, “illet”, “zillet”, “dış lobilerin uşağı” ilan ediyor. Yapılan iyi hizmetlere kimse karşı değildir. Karşı çıkılan, yağma düzeni/sistemidir. Karşı olunan ise onun yiyici sınıfı ve “güruhudur! Ülkenin tarihini, kültürünü, doğasını bozmakla kalmayıp; jeolojik yapısını bombalamayı da göze alarak, ülkeyi büyük yıkımlarla yüz yüze getirecek projelere imza atıyorlar. Ülke topraklarını ve stratejik tesisleri yok pahasına pazarlayanlar, yerli ve mili… Bu yağma düzenine karşı çıkanlar; İLLET ve ZİLLET! Öyle mi? İşçi, köylü, memur, esnaf ve emeklinin hakkını, üç beş zengine aktaranlar ile milletin bilmem neresine koyan semirmiş zenginler… Mutlu bir azınlık yaratarak 3-5 yerden ballı maaşlar alan oligarklar… Devletin bütçesini ya da kadrolarını ele geçirmek için birbirlerini gırtlaklayan bazı cemaat ve tarikatlar… Emperyalistlerle “al takke-ver komisyon” ilişkisinde olanlar, yerli ve milli… Topraklarını, kaynaklarını, hak ve özgürlüklerini korumak için mücadele edenler; İLLET ve ZİLLET! Öyle mi? Zengini daha zengin, fakiri daha fakir edenler… Kalkınmayı sadece beton ekonomisi zannedenler… Çevre ve doğayı katledenler… Sanayinin, ulaşımın ve iletişimin gelişmesiyle birlikte, üretim ekonomisi yerine tüketim ekonomisini millete dayatanlar… Kamu ihalelerini sürekli AKP’li kişilere dağıtanlar, yerli milli… Kapitalist sistem yerine daha adil bir paylaşımı ve daha rahat bir yaşamı savunanlar; İLLET ve ZİLLET! Öyle mi? Çok sesliliğe değil, tek sesliliği özleyenler… Düşünce ve inanç özgürlüğüne tahammül etmeyenler… Temel hak ve özgürlükleri kısıtlayanlar… Hukukun üstünlüğü yerine kişilerin üstünlüğünü savunanlar… Ülkenin bir bölümünü “düşman kampta” göstererek, muhalif düşünceye hayat hakkı tanımayanlar… Terörle mücadele amacı ile çıkarılan KHK’ları hukuksuz bir şekilde giyotin gibi kullananlar, yerli ve milli… Hukuk devletini ve demokrasiyi savunanlar; İLLET ve ZİLLET! Öyle mi? Otoriter/Totaliter bir düzeni hayal edenler… Ülkeyi deneme/yanılma sistemi ile yönetenler… Dış politikada lobi ve kulis faaliyetlerini de içeren bir diplomasi gerekirken, ”Ben yaptım oldu” mantığı ile ülkeyi “değerli yalnızlığa” iterek millete bedel ödetenler, yerli ve milli… “Dış politika hamasi nutuklarla yönetilemez, her ülke ile diplomatik ilişkileri geliştirin! Uluslararası ilişkilerde ahbap çavuş ilişkileri değil, milli çıkarlar önemlidir” düşüncesinde olanlar; İLLET ve ZİLLET! Öyle mi? Organize işleri ve uyuşturucu kartellerini yöneten çete liderleri ile ilişkili kirli bazı bürokratlar ve bunları koruduğundan dolayı Karun gibi zenginliğe ulaşan siyasiler… Partili avukatların hâkim ve savcı olarak yargıya yığılmalarının önünü açanlar… 6 yaşındaki çocuğu yıllardır istismar eden tarikatçılar… Seçilmiş bir belediye başkanına hakaret suçundan siyaset yasağı getirerek, halkın iradesine ipotek koyanlar… Uyuşturucu baronları ile boy boy resim çektirenler, yerli ve milli… Bu ülkenin bekası ve güvenliği için zamanında bedel ödemiş olanlar; İLLET ve ZİLLET! Öyle mi? Kontrolsüz ve stratejik göçler ile ülke sınırlarını yolgeçen hanına çevirenler… Ülke kaynaklarını sığınmacı Suriyelilere haksız bir şekilde dağıtanlar… Yurdum insanı aç ve sefil sürünürken, Suriyeli kardeşlerinin durumu için gözyaşı dökenler… İstanbul’da terör eylemi ile canlar yitirilirken, Suriyelilere ev dağıtan bakanlar…85 yaşındaki emekli ve hasta paşaların cezaevinde ölümüne sebep olanlar, yerli ve milli… “Bu kontrolsüz ve stratejik göçler, demografik yapımızı bozuyor ve devletin bekası için tehlike oluşturuyor” öngörüsünde bulunanlar; İLLET ve ZİLLET! Öyle mi? Halkın haber alma özgürlüğünü ortadan kaldırarak; sağlıklı, gerçekçi, doğru haberlerin izlenebilirliğini zorlaştıranlar… Vurgun, yağma, haksızlık hukuksuzluklar zincirini halktan gizleyenler… Halkın önemli sorunlarını“ üçüncü sayfa” haberi bile yapmayanlar… Sürekli iktidarı yağlayarak ısmarlama köşe yazısı yazan tetikçi ve yağcı yazarlar… Sosyal medya trolleri ile muhalif düşünceye baskı uygulayanlar… Tek yönlü ve tekelci bir basın yaratarak halkı hileli yönlendirenler ve algı operasyonları ile kandıranlar… Rakiplerine siyasi gaslighting uygulayanlar, yerli ve milli… “Yazma! Başına bir şey gelir ya da sana bir görev verelim” sözlerine aldırmadan gerçekleri cesurca köşelerinde haykıranlar; İLLET ve ZİLLET! Öyle mi? İslam’ın, “işi ehline verin” açık hükmüne rağmen devlet kadrolarına biat ve sadakat esasına göre eş dost akraba atayanlar… Yetenekli gençlerimiz işsiz ve geleceğinden endişe duyarak yaban ellere göç ederken, AKP’ye kayıt olan kifayetsizlere torpille iş kapısı açanlar… SİT alanı içerisine ya da yanan orman alanlarına 5 yıldızlı otel yapılmasına izin verenler… Kentlerin göbeğine dev gökdelenler dikerek çıkar devşirenler… Ankara, İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlerde tarım arazilerini parsel parsel satanlar... Halk, hayat pahalılığından şikâyet ederken, lüks ve şaşalı yaşamından ödün vermeyenler yerli ve milli… Avanta ve talan ekonomisine karşı durarak; “aş- iş- ekmek-özgürlük!” ile “yalana ve talana dur!” diyenler; İLLET ve ZİLLET! Öyle mi? İslam dininin hoşgörü ve barış dini olduğunu unutarak öfke, kin ve düşmanlık pompalayanlar… Adalet ve adil yönetimi, sadece yandaşları için hak görenler… Kul hakkı yiyenler… İstişarenin önemini vurgulayıp, kararı tek başına alanlar… Faydalı ve yararlı işler dururken, uçuk ve pahalı projeler ile halkın gözünü boyayan illüzyonistler… Kutsal dinimizi siyasi emellerine alet eden siyasal İslamcılar, yerli ve milli… “Ülkede birlik ve beraberlik olsun! Demokrasi uzlaşı ve kurallar rejimidir” diyenler; İLLET ve ZİLLET! Öyle mi? “Devlet ancak ve ancak adalet üzerinde yükselir, gelişir ve büyür. Adalet dağıtamayan devlet tıpkı bir bina gibi yıkılıp gitmeye mahkûmdur. Devletin görevi her alanda birinci sınıf hizmet vermektir.” Bu sözü bir muhalefet lideri değil de 23.12.2022 tarihinde, yani Cuma günü İstanbul Dolmabahçe Sarayı’ndaki, İslam Dünyası anayasa Yargısı Konferansı’nda CB Tayyip Erdoğan söyledi. Sn. Cumhurbaşkanım, bakanlarınız ve bazı yöneticilerinizin hukuksuzluğu ve adaletsizliği ayyuka çıktı. Mağdurların sesi feryada dönüştü! “Hukuk arkadan gelir, siz emirlerimi yerine getirin” diyen bakanlarınıza, bu millet daha ne kadar sabredecek! İsterseniz ispata da hazırım! “Ah bir uyanabilsek derin uykudan
Dediğin doğrudur yapar bu millet
Uykuda ölürsek, korkum bu kaygıdan
Bir de demezler mi millete, illet-zillet
Demek ki başımıza gelecek varmış
Demek ki kendimizden çekecek varmış.”
Turan Yükseloğlu