AÇIKLAMA: BU KÖŞE GAZİANTEPSPOR TEKNİK DİREKTÖRÜ SUMUDİCA’NIN GÖREVDEN ALINMASINDAN ÖNCE YAZILMIŞTIR.

Kent sorunları içerisinde sporun yeri her zaman farklıdır. Çünkü 7’den 77’ye herkesi ilgilendiriyor. Anlayan da anlamayan da bu işin içerisinde. Biliyorsunuz Gaziantepspor kentin vazgeçilmeziydi. Ama Celal Doğan sonrası bir zamanlar Avrupa’da rüzgar gibi esen takım, sırasıyla süper ligden, TFF liginden, 2. Lig 3. Lig ve Bal derken adeta kulüp olarak yok ettirildi.Ama bir gerçek var ki, yüreklerde kaybolmadı. Kurulduğu dönemlerde abim Muharrem Özekşi’nin kaptanlığını yaptığı, ailece yaşamımızın önemli parçası olan, uğruna saldırılara uğradığım, yönetenlerce atılan iftiralarla itibarsızlaştırılma çalışmalarına maruz kaldığım, yazmaya çalıştığım tarihini tamamlayamadığım Gaziantepspor’un varlığı, bu şehirde yaşayan büyük kesim tarafından asla kaybolmayacak, gönüllerimizden silinmeyecektir.

KENTİN SPORDA BAŞARIYA ULAŞMASI MOTİVASYON SAĞLAR

Sanayi- Gastronomi- Kültür şehri Gaziantep’in elbette sporda ve özellikle futbolda varlığını sürdürmesi gerekti ve yeni oluşturulan önce Gazişehir, sonra Gaziantep Futbol Kulübü olarak hayata geçirildi. Temeli Sankospor, sonrası Büyükşehir olarak atılan kulübün süper lige çıkması, kentte Gaziantepspor sevdalılarını etkilemese de, yine de heyecan getirdi. Geçen sezonu orta sıralarda bitiren, bu sezona ise iyi başlayan ve uzun süre yenilmezliğini sürdüren, hatta geçen hafta 2 günlüğüne de olsa lider olan Gaziantep FK, sadece şehirde değil Türkiye’de her kesimin dikkatini üzerinde toplamaya başlamıştı. Çünkü ortada başarı vardı. Bu başarı elbette kulüp yönetimi, teknik adamı ve futbolcu ekibinin iş birliği sayesinde gerçekleşmişti.

SUMUDİCA İYİ TEKNİK DİREKTÖRLÜĞÜNÜ GÖLGEDE BIRAKTI

İlk zamanlar anlaşılmayan ve beğenilmeyen teknik direktör Sumudica’nın oyun sistemi, zaman içinde görsel olarak göz okşayan biçim kazanınca ve bunları da kazanmaya dönüştürünce, ister istemez sempati duyulan bir takım haline dönüştük. Ancak teknik direktörlüğünde başarılı olan Sumudica, sorumlu bir spor adamlığı kimliğini maalesef yakalayamadı. Çok sorumsuzca davranışlar sergiledi. Hakemlerin adeta hedefi oldu. Söyledikleriyle ve teknik konular dışında yaptıklarıyla itici bir profil çizmeye başladı. Böylece kendisine sempatiyle bakanları, hatta korumaya çalışanları zor durumda bıraktı. Mesleğinin ustası, ama sosyal ve kişisel ilişkilerinin şımarık hatta biraz da saygısız olan, güven yönünden aşağı sıralarda bir görüntü çizen bu teknik adam nedense bir türlü kontrol edilemedi.

SPORSEVERLERİN SEVGİSİNİ SARSTI

Edilemez miydi ? Mutlaka edilirdi. Çünkü gittiği kulüpler içerisinde belki de en fazla öne çıkan Gaziantep oldu. Futbolu bilen, ama Türk futbol dünyası gerçeğini bir türlü çözemeyen, bunu da ifade etme biçimini yüzüne gözüne bulaştıran Sumudica, kontrolü zor bir kişilik haline dönüştü. Futbolcusuyla ilişki kurmadaki becerisini ve onların vazgeçilmezi haline dönüşündeki başarısını ne yazık ki, kulüp başkanı ve yöneticileriyle gerçekleştiremedi. Bunda biraz da yalnız bırakılışın rolü büyük oldu elbette. Çünkü kulübü yönetenler, her şeyi Sumudica’nın omuzuna yükledi. Teknik adamlıktan öte, kulübün her şeyiyle ilgilenir haline dönüştürülmesi, haliyle şımarıklıktan öte, kendisini vazgeçilmez bir adam görmeye kadar gitti. Kulüp saygınlığına zarar verici konuşmaları, yeri geldiğinde başkanı ve bazı yöneticileri sıkıntıya sokacak davranışlar içerisine girmesi hep bu şımarıklığın ürünüydü. Ancak başarısı bunları örtüyordu. Yönetim kerhen de olsa sahip çıkıyordu.. Başarı isteyen sporseverler özellikle Fenerbahçe ve Beşiktaş hatta geçen senenin şampiyonu Başakşehir karşısında alınan galibiyetle Sumudica’ya hoşgörülü yaklaşmış ve adeta sahiplenmişti.

GEREKSİZ UZATMA PAHALIYA MAL OLDU

Bunları özetledikten sonra gelelim işin final kısmına. Romen teknik adam son 1,5- 2 aydır sözleşmesinin uzatılmasını istiyordu. Bu talebi aslında dikkate alınmalıydı. Çünkü ortada ciddi bir başarı vardı. Hatta kente şampiyonluk sözü edilecek bir düşünce aşılanmaya başlamıştı. Bu durumlarda yönetim istikrar adına hiç mukavelesinin sona erme tarihini beklemeden tıpkı futbolcularda olduğu gibi sözleşmeyi uzatabilirdi. Maalesef bu yapılmadı ve ötelendi. Bu başarıyı gören başka kulüpler haliyle Sumudica için önümüzdeki sezonun anlaşmasını yapmak için harekete geçmişti. Romen teknik adam ise Gaziantep’te kalmak istediğini her fırsatta dile getiriyordu. İşte orada yönetimsel hata yapıldı ve 2 ay önce hatta 1 ay önceye kadar yeniden anlaşma yapmadı. Haliyle ilerleyen haftalarda başarılar peş peşe gelince Gaziantep zirveyi zorladı ve liderliğe kadar yükseldi. Bu gelişme tüm teknik adamların fiyatını yükseltecek gelişmeydi. Dün örneğin bin lira isteyen teknik direktör veya futbolcu, eğer o zamanda anlaşma yapmamışsa, başarısında zirve yaptığında bu fiyatını elbette arttıracaktı. Maalesef Gaziantep kulübünde bu ince nokta okunamadı. Basit yaklaşımla sözleşmesi Haziran da bitiyor o zaman masaya otururuz denildi.

ULUSAL YAZARLAR VE YORUMCULAR GAZİANTEP’İN BAŞARILI OLMASINI İSTEMEZ

Onun için her galibiyet ve başarıda Sumudica sürekli sözleşmesinin uzatılması isteğini tekrarlayıp durdu. Bu arada yaptığı hareketler, sporseverin çok hoşuna giden, ama bazı kesimin sevmediği saha kenarında çalınan oyun havasının cazibesine kapılıp oynaması sosyal medyada günün konusu oldu. Fenerbahçe ve Beşiktaş galibiyetleriyle birlikte ulusal televizyonların bu kulüplerin taraftarı olan yorumcular Sumudica’ya saldırmaya başladı. Onların saldırıları ahlaki veya etik anlayışı değildi aslında. Bir zamanlar benim de içinde olduğum spor yazarları ve televizyon yorumcularının öfkesi Gaziantep’in başarısıydı. Nasıl olur da Fenerbahçe veya Beşiktaş’ı yenerdi. Nasıl olur da zirveyi zorlar, liderliğe otururdu. Spor programlarında lider olmuş Anadolu takımı olan Gaziantep’e 2 dakikayı bile zor görenler, saldırı ve tepkilerini saatlere yaydılar. Bu yayınlarla hakemleri de etkilediler elbette. Gaziantep başkanı ve yönetimi de bu işi çözemedi tabii. Çünkü çoğu arkadaşım ama, futbolun inceliklerini, futbol dünyasının ruhunu bilme ve hissetme konusunda kusura bakmasınlar ama yeterli değiller. Bir rahmetli Asım Atmaz ve Mecit Özdinç hatta o günlerin deneyimli islmi Mehmet Özsayıcı olsa yönetimle teknik adam arasında bu kadar kopukluk olmazdı. Asıl sıkıntı da burada başlıyor zaten. Çok ilginç, birisi de bir gün arayıp “ya şöyle şöyle oldu” veya “bu durumda neler yapabiliriz” demediler. Zira yöneticiler bilmediklerini bilmiyorlardı. Onun için de konuşuyorlarsa da, bilmeyenlerle konuşuyor, onlara danışıyor ve hata yapma kapısını sonuna kadar aralıyorlardı.

ERZURUM MAÇINDAN SONRAKİ TEPKİLER ÇOK YANLIŞTI

Erzurumspor maçından sonra yönetimin ve bazı kesimlerin dikkatini çekmek için yazdığım yazı, aslında çok geç kalınmış bir yazıydı. Çünkü yönetim ve yakın çevrelerince izlenen politika çok yanlıştı. Bu uygulamalar kulübü başarıdan uzaklaştırmanın alt yapısını oluşturuyordu. Hakemin haklı kararına itiraz edip şikâyet etme yoluna gidilmesi, hakem camiası ve federasyona cephe alınmaya kalkışılması son derece yanlıştı. Hatırlayın Erzurum maçının VAR dahil, hakemine olan tepki sonucu Var hakemine maç cezası verdirilmişti. Buna sevinenler ve hava atanlar, bedelini Sivas maçında misliyle ödediler. Çünkü bal gibi penaltımız verilmedi, iki tane çok bariz fauller görmezden gelindi ve Sivas’ın golü geçerli sayıldı. Benim Erzurum maçında sonra yaptığım uyarılara heyecanla tepki gösterenler, Sivas maçında bize nasıl bedel ödetildiğini umarım anlamıştır.

BÜYÜKEKŞİ’YE DE, SUMUDİCA’YA DA SÖZÜM KALMAMIŞTIR

Son söyleyeceğim şudur; Maalesef Sivas maçından sonra, önce Sumudica’nın, sonra Kulüp Başkanının konuşmaları çok büyük talihsizlikti. Normal kulüplerde bu işin sonu istifadır. Çünkü seviye çok düşürülmüştür. Hem de ikili istifa. 1- Bu günlere gelinmesinin tek sorumlusu olan Kulüp Başkanı böyle söylemlerin alt yapısını oluşturduğu için görevinden istifa etmeliydi. Para mevzusunda mevcut teknik direktörlerin aldıkları rakamlar ile takımı zirveye taşıyan teknik adamın ayrılacağını çözemedi. Bu başarının Gaziantep'e parayla ölçülemeyecek kadar değerli olduğunu anlayamadı. Daha vahimi, Teknik direktörünün futbolcusuna cebinden prim vermesine ses çıkarmayışı, televizyonlarda para pazarlığı yapacak konuma düşen bir başkan konumuna düşmek zaten başlı başına tartışma meselesiydi. Kaldı ki, sürekli başkanlıktan ayrılacağını belirtmiş, son olarak Aralık ayında görevini bırakacağını ifade etmişti … 2- Kendisine tanınan bu kadar toleransa rağmen şımarık çocuklar gibi davranan, Gaziantep’in değerlerini ayaklar altına alacak ifadeler kullanan Sumudica da doğru olanı yaparak herkes beni affetsin diyerek istifa etmeliydi. Maalesef ikisi de gerçekleşmemiştir… Ve böylece Gaziantep kulübü ister istemez kaosa sürüklenmiştir. Kentin Sumudica’ya olan sevgisi sarsılmıştır. Kulüp başkanının yetersizliği herkesi çileden çıkartmıştır. Ben bile bir zamanlar devam etmesini istediğim Mehmet Büyükekşi’nin şimdi artık veda etmesi gerektiğini söyleyecek noktaya geldiysem, gerisini söylememe gerek kalmamıştır. Aynı şekilde sorumlu olsam kontrol mekanizmasını elimde tutarak teknik direktörlük yaptıracağım kişilerin başında gördüğüm Sumudica için de artık savunulacak sözüm kalmamıştır... İşin doğrusu tek kelimeyle Gaziantep’e yazık edilmiştir... Bu havayı bir daha asla bulamayacağımız gerçeğini üzülerek ifade etmeliyim...
HEPİNİZE SAĞLIKLI HAFTALAR