Gaziantep gündemi o kadar yoğun ki, siyasette de, sosyal yaşam ve kent sorunlarında ve sporda da maalesef hızına yetişemiyoruz.. Tabii olumlu ile olumsuzluklar bir arada olunca ne yapacağımızı şaşırıyoruz.. Müsaade ederseniz hepimizi ilgilendiren SPOR konusunu işleyelim bu hafta..Elbette öncelikli konumuz Gaziantepspor.. Gençler ve bu kenti yöneten, ancak kent hafızası konusuna fazla önem vermeyenler, bilmeyebilir olan bitenleri.. Kimin kim olduğunu, kimlerin neler yaptığını, kimlerin bu şehirde kafasını kuma gömdüğünü ve olanlara seyirci kaldıklarını elbette bilmezler.. Haliyle bu günlere bakarlar.. Ona göre düşünür, ona göre hareket ederler.. Bu nedenledir ki, neticeye varmada, sorunları doğru değerlendirip çözmede ve başarıyı yakalamada sürekli yanlış yaparlar.. İşte Gaziantep’te sporun getirildiği durum bu düşünce ağırlıklıdır..
Bırakın çok eskileri, kentin 25 yıllık yakın geçmişine bakıldığında, spor konusunda, neler yapıldığı, tesis konusunda ne kadar geriye gidildiğini, bu şehirde hala Celal Doğan’ın yaptırdığı Gaziantepspor ve Gaski tesislerinden başka bir tesis yapılıp adım atılmadığını, üstelik semt sahalarının bir bir yok edilip, Gaziantep’in spor şehri olmaktan uzaklaştırılmasının nedenlerini bile merak etmezler.. Bunun sebep ve bağlantı nedenlerini, spor ve yeşil alanların katledilmesinin siyasi ilişkilerini bilmek ve görmek istemezler..YILLARCA UYARDIM BAŞIMA GELMEYEN KALMADIVe Ökkeş Özekşi gazeteciliğe adım attığı 40 seneden beri sporcu ve abisi Gaziantepspor’da kaptanlık yapan bir ailenin evladı olarak, bunları özellikle son yıllarda sürekli yazar durur.. Uyarır, yol gösterir, öngördüklerini anlatır ama işe yaramaz.. Üstelik Gaziantepspor için saldırıya uğrar.. Hayatını zor kurtarır beyin ameliyatı olarak.. Bunu bile kötüye kullanır, saldırının arkasındaki kişiler, satılık kalemleri ve gazeteleri kullanarak.. Olayı kişisel meseleye sokmak isterler, zarflara paralar konularak Ökkeş Özekşi aleyhinde yazılıp haberler yapılması için gazete ve TV’lere gönderirler.. Satılık kalem derler.. Ulusal gazetelere servis ederler acımasızca.. Aralarında çıkar bir iki namuslu gazeteci çıkar ve almaz o zarfları.. Ama işe yaramaz bunlar.. Çünkü tribünleri de halletmişlerdir zarfçılar.. Onlar da göz yumar olup bitenlere ve aleyhimde tezahürata kadar gider, tribünde bazı grupların organizesiyle..SİYASİLER EL ATTI AMA YANLIŞ YAPTIBu yaşanmışlıklar son 10 sene içinde olur tabii.. Dikkate almazlar uyarıları.. “Gaziantepspor’un geleceği karanlık, iyi görmüyorum geleceğini, herkes aklını başına toplasın, bu şehrin markasıdır bu takım. Sessiz kalmayın gidişata” dedikçe, tam tersi olur sanki.. Siyasiler karışır işe, hemde bodoslama dalarak.. “Elbette karışsınlar ama doğru çözümler üreterek yol alsınlar“ desem de, kendi bildiklerini okur siyasi kardeşlerimiz.. Bir ara gidişatın kötü olduğu görülür, hemen harekete geçilir ama doğru hamleler, doğru adımlar yerine hep yanlışlar yapılır.. Sonunda pes edilir ve Gaziantep Büyükşehir’e dönülür.. Oysa ellerinde bir model vardı halihazırda..Türkiye’de ilk örneğini Celal Doğan’ın yaptığı alt yapılar uygulamasına göre, Gaskispor alt yapı görevini yapacak, Belediyespor alttan gelecek yetenekleri Gaziantepspor’a hazırlamada önemli bir rol üstlenecekti.. Bu modeli yok ettiler ve Gaskispor’u kapatıp, Belediyespor’u yarışmacı takım yapmaya kalkıştılar.. ÖNÜNE GELEN GAZİANTEPSPORA ÇÖREKLENMEYE BAŞLADIGelinen son nokta biliyorsunuz, Belediyespor’un ismi değiştirilip Gazişehir yapılmasıyla sonuçlandı.. Bu arada Gaziantepspor ise 27 yıl sonra süper ligden düştü ve iki takım da aynı ligde oynamak zorunda kaldı. Yıllardır seyirci kalınan Gaziantepspor için kötü günlerin başlangıcı, İbrahim Kızıl’ın büyük bir borç tablosuyla görevi bırakması oldu. Çünkü kulübü sahiplenecek kesim, Gazişehir etrafında birleşmişti. Bürokrat ve iş dünyası, belediyeler ve milletvekilleri tamamen Gazişehir’e endekslenmişti.. İbrahim Kızıl’a duyulan öfke ile adeta Gaziantepspor cezalandırılmıştı.. O cezalandırılmışlık semeresini gösterdi ve yarım asırlık kulüp, rastgele isimlerin el attığı sıradan bir dernek haline dönüşmeye başladı.. Kimin kim olduğunu bilemediğimiz, sporla alakası olmayan bir sürü ismin kulübe çöreklenmek istemesi zaten gelinen noktayı kısaca özetliyordu.. Kavgalı kongreler, sahte delegelikler, sonradan karar defterinin kulüpten kaçırılması, değişen üyelikler, silinen önemli isimler ve sonunda beş parasız bir Gaziantepspor tablosu nu kaçınılmaz yaptı..FİNALİN BAŞLANGICI RESMİ SİTEDEN KAPANMA HABERİ OLDUSonuç gördüğünüz gibi.. Kulübün futbolcuları ve personeli, resmi siteden yazı yayınlıyor ve kulüp kapanacak diyor.. Bir başıbozukluk, bir sorumsuzluk örneği kulübün ne hallere düşürüldüğünü ortaya koyuyor.. Sonra Demokrasi meydanında buluşulacak deniliyor. Genellikle fakir esnaf, orta halli insanlar, küçüklüğünden itibaren büyüdükleri Gaziantepspor sevgisiyle yaşayanlar geliyor meydana.. Orada hala Gaziantepspor ruhunun var olduğunu gösteriyorlar cihan-ı aleme.. Ama bilinen bir gerçek varki, kulübü yönetenler zengin ve paralı değil.. Haliyle futbolcusu ve teknik adamı parasız.. Böyle olunca disiplinsiz bir kulübe dönüşüyor güzelim Gaziantepspor.. Ağabey konumundaki üç futbolcu, yönetimi hiçe sayarak kendi başlarına hareket ediyor ve teknik adamları idman sahasına almıyorlar.. Genç topçularda onlara uyunca kulüpte ciddi bir kaos başlıyor.. Yönetim bakıyor ki, iş zıvanadan çıkıyor, önceden yapması gereken hamleyi iş işten geçtikten sonra yapıyor ve o üç futbolcuyu kadro dışı bırakıyor…
İşte Gaziantepspor’un nasıl bitirildiği de bundan sonra başlıyor.. Üç oyuncuya kadro dışı kaldıkları kulüp müdürü tarafından tebliğ edildiği sırada, o hepimizin sempatisini kazanan gençler, ellerinde kayda aldıkları cep telefonlarıyla birlikte müdürün odasını basıyorlar, tehditler savuruyorlar, evrakları yırtıyorlar ve Şenol, Elyasa ve Muhammed abilerini alıp gidiyorlar.. Bunları da hemen sosyal medyada paylaşıyorlar.. Gerisi mi.. Söylemeye gerek var mı.. Bitirilen bir kulüpten son manzaralar olarak bakabilirsiniz bunlara..

GAZİANTEPSPOR'U KURTARABİLİRLERDİAsıl söyleyeceğimi sona bıraktım.. Başlıkta olduğu gibi, “İbrahim Kızıl’a duyulan öfke ile adeta Gaziantepspor cezalandırılmıştı..” Oysa sağduyulu hareket edilebilir, öfkelenmeden, sinirlenmeden doğru adımlar atılabilirdi.. Siyasette stratejik açıdan sık sık yapılan bu tür hamleler bazen önemli kazanımlar getirmiştir.. Bu konuda da öfke kontrolü yapılabilir, tüm olumsuzluklar bir kenara atılabilirdi. Çünkü önceden tasarlanan ama hayata geçirilemeyen birliktelik ve birleştirme için İbrahim Kızıl kulübü bıraktığı anda iyi bir fırsat doğmuştu.. Varsın Gazişehir kongresi yapılsındı.. Varsın bu yönde adımlar atılsındı.. Tez elden temaslar başlanabilir, yarım asırlık kulüp olan Gaziantepspor çatısı altında birleşilebilirdi.. Çünkü transfer dönemiydi.. Gazişehir ikinci takım yapılabilirdi..
Bu fırsatı iyi değerlendirmek gerekti. Gaziantepspor’daki o yasal olmayan bir sürü olayların yaşandığı kongrelere göz yumulmayıp iptal edilebilir, tez elden harekete geçilebilirdi. Borçlar için indirimler, iyileştirmeler, iyiniyetli girişimler, belki de rakamı yarıdan daha aza düşürebilirdi.. Ama yukarıda da bahsettiğim gibi, Gaziantepspor’un büyüklüğü dikkate alınmamış, sanki İbrahim Kızıl’dan ibaret sanılmıştı. Öfke ile Gaziantepspor gerçeği unutulmuştu.. Oysa, kulüp bu şehrin önemli sayılacak temsilcisi konumundaydı. Marka takımıydı. Kolay elde edilmemişti bu seviyeye gelene kadar o ünvan.. Avrupa’da yarattığı sinerji, Türkiye’deki sempati, şehirdeki bütünlük hemen pat diye çıkmamıştı ortaya.. 48 yıllık bir tarihe sahipti o günlerde.. Hele kulübün tarihini yazan ama çeşitli olumsuzluklar yüzünden bir türlü bitiremeyen benim gibiler için, Gaziantepspor’un önemi daha da büyüktü.. Olmadı, yapılamadı.. Kimse de ses çıkarmadı.. Herkes seyirci kaldı koca çınarın yıkılışına..

HEPİNİZE İYİ HAFTALAR...