6 Ocak 2020 tarihinde “Bu kente tarım hamlesi gerekiyor” başlığıyla bir yazı yazmıştım. İçerisinde daha önceki yıllarda da benzer sorunları dile getirmiş ve belediyelerin çam ağacı dikmekten vazgeçmelerini, öncelikle zeytin ve bölgelere göre de meyve ağaçları dikmelerini önermiştim. Kaldı ki Pandemi sonrası yaşananlar tarımın ne kadar önemli olduğunu çok net şekilde ortaya çıkartmıştı. Gaziantep sanayi şehri olmasının yanısıra, Hollanda gibi bereketli topraklarıyla Tarım şehri olmalıydı. O zamanlar veya öncelerinde eğer böyle bir hamle yapılabilseydi inanın kendi kendimize yetebilirdik. Efsane şehir olurduk. Ve şu anda marketlerde meyve ve sebzelerin fiyatları bu kadar uçmazdı. İnsanlar tek tek sayı ile alacakları meyve ve sebzeleri yine eskisi gibi kilo ile alacaklardı. Çünkü üretim yeri Gaziantep olacağı için üreticiden tüketiciye modeli şehre nefes aldırırdı. Elbette yazmak kadar kolay olmuyor bu işler. Müthiş bir organizasyon gerek bu uygulamanın hayata geçirilmesi için. Aslında bunu da kısa olarak örnekleriyle dile getirmiştim 2,5 sene önceki yazımda. Bunun yanısıra özellikle Sayın Fatma Şahin’den fakir vatandaşlara ucuz ekmek ve et konusunda öneride bulunmuştum. Bunu da aşağıda okuyacaksınız. İnanın bu hamleler Gaziantep’i farklı bir şehir haline getirecekti. Elbette son zamanlarda harekete geçildi ama hala çam ağaçları dikilmesi beni şok ediyor. Tarımda üretilenler bir mahalleye bile hitap edemeyecek kadar az. Neyse beni daha iyi anlayabilmeniz için sizlerle 2020 Ocak ayında yazdığımı tekrar paylaşıyorum. Daha önceki yıllarda yazdıklarım hariç. Buyurun birlikte okuyalım; "BU KENTE TARIM HAMLESİ GEREKİYOR" Aslında Gaziantep’te Tarım konusunda hep atılımlar beklemişimdir. Çiftçiye destek konusunda Şahinbey’in de katkısı çok önemli, tıpkı Büyükşehir gibi. Ama bunlar beni tatmin etmiyor. Belediyelerimiz tarıma yönelik daha büyük hamleler yapılabilmeli. Bu şehir bir zamanlar tarım şehri iken, şimdi değiliz diyorsak, bunlar araştırılmalı. Coğrafi olarak her mevsimde yetiştirilecek havamız ve toprağımız var çünkü. Köylerde araziler boş, Hazine’ye ait araziler bomboş duruyor. Buralar hayata geçirilebilir, çeşitli meyve sebze yetiştirilebilir. Zeytin başta olmak üzere birçok meyve ağaçları dikilebilir. Son derece profesyonel bir organizasyonla ürün elde edilebilir. DAR GELİRLİLERE UCUZ EKMEK Dahası var, aklıma gelenler arasında. Bunların içerisinde özellikle dar gelirli vatandaşlara hitap edecek uygulama olan halk ekmek projesi. Daha önceleri ilçe belediyelerimiz yapmıştı ama sonra faaliyetlerini durdurmuştu. 2016 yılında fiyatlar ve kalite konusunda tepkiler artınca Sayın Fatma Şahin bu yönde bir adım atılacağını söylemiş ve “Bu işin içine girmek zorunda kalırsam gireyim ama otokontrol şeklinde herkes kendisini düzeltirse sorun kalmayacak” demişti. Ama hayata geçirilemedi. Görünen o ki, somun dediğimiz francala ve pide dediğimiz tırnaklı ekmek bu şehirde çok fazla kullanılan ekmekler. Gramajlar ve kalite düşüyor ama fiyatlar düşmüyor. Haliyle dar gelirli insanlar, hele şu zamanda bir ekmeğin bile hesabını yapacak hale getirildi. Acaba Sayın Fatma Şahin bu yönde bir adım atabilir mi? Bazı illerdeki uygulamayı ucuz ekmek ile hayata geçirebilir mi? FATMA ŞAHİN FAKİRLERİN UCUZ ET YEMESİNİ SAĞLAMALI Dahası var söyleyeceklerimin. İnsanlar ekmeği alabiliyor ama evlere et girmiyor. Çünkü pahalı. Kasaba gidip 10 liralık et istemeye utanıyor dar gelirliler. Tavuk desen o da pahalandı. Et Balık var ama yetersiz. Yine acaba diyorum Sayın Fatma Şahin, şehrin bazı bölgelerine et ürünleri satacak küçük satış mağazaları oluştursa, bunları da küçük paketler halinde 10 TL’den başlayacak şekilde, yarım veya 1 kiloya kadar hazırlanmış vaziyette satışa sunması için proje hazırlasa uygun olur mu. Şimdilik aklıma gelen bunlar. Bunları öneriyorum diye bana sakın fırıncılar ve kasaplar, hatta marketler kızmasın. Beni tek ilgilendiren şey, dar gelirli insanların durumu. Her mahallede insanların alabileceği ucuz ekmek büfeleri ve et mağazalarının hayata geçirilmesi. Şimdilik söyleyebileceklerim bu kadar. Bu köşeyi okuyanların varsa projeleri ve önerecekleri bir şey lütfen yazın. Bu vesileyle umarım Ottoman toplantısı verimli geçmiştir. Umarım vatandaş odaklı projeler için konuşulmuştur. ANALAR DAHA İYİ ANLAR Evet… 2020 yılı başında dile getirdiğim bu konuyu tekrar paylaşmamdaki maksat, 2022’nin ortalarına geldiğimiz dönemde fırlayan enflasyon sonrası alım gücü iyice düşen vatandaşlara Ekmek ve Et yönünde nefes aldırmasının sağlanmasıdır. Belediyeler bu günler için vardır. Elbette gıda ve yardım paketleri dağıtılıyor ama EKMEK ile ET’in, hatta TAVUK’un yerini hiçbir şey tutmaz. Özellikle Sayın Fatma Şahin’in bu yönde harekete geçmesini bekliyorum. Çünkü o bir ANA’dır. Açlığı ve yokluğu iyi bilir. Hatta şehrin tüm bölgelerinde ilçe belediye başkanlarına da önderlik ederek bu hamleyi başlatabilir. BÖYLE CEZA OLUR MU ARKADAŞLAR Sosyal medyada insanlar haksızlığa uğradığı veya sorunların çözülmesine katkı sağlamamız açısından bunları bizlerle paylaşıyor. Bizde vatandaş ile kent yöneticileri ve kurum - kuruluşlar arasında köprü görevi yaparak bunları dile getiriyoruz. Çoğunda sorunlar çözülüyor. Geçtiğimiz günlerde Güneydoğu Cam Sanayi’den GSO Meclis Üyesi ve TOBB Cam Sektör Meclisi Üyesi Ahmet Haratoğlu Twitter’dan ciddi bir sorunu dile getirdi. Aslında uzun zamandır birçok firmada bu sorun yaşanıyor. Mesele firmaya ait servis aracının izin belgesinin süresinin dolması. Olabilir çünkü bu hepimizin başına gelebilir, unutulur yani. Diyor ki bu uygulamadan şikayetçi olan Ahmet Bey; “Üretime, istihdama, insanlığa fayda sağlamaya çalışıyorum. Tek derdim bu. Benim "özel aracımı" bağlayabilirsiniz, gerçekten "trafiğe çıkması sakıncalı" aracı, servisi bağlayabilirsiniz. Ama belgenin süresi geçti, belediyeye "harç" yatırılması unutuldu diye aracı 2 ay bağlamak neyin nesi. Hem de 2 ay bağladınız. Adı üzerinde servis aracı, çalışanlarımızı kendi çalıştıkları şirkete taşıyan hem kimlik hem de ruhsata baktığınızda hepsi örtüşen araç 2 ay yok, neyle gidip gelecekler? Tamam cezayı yazdınız, hak ettik. Ama ben bu araçlarla sahilde gezmiyorum ki. Tamam, Özmal servis aracının izin belgesi kullanım süresi doldu, unutuldu. Tamam cezayı da yazdınız 9.015 TL. Eee peki işe gelen çalışanlarımızı yolda indirip arabayı bağlamanızın nedeni nedir?Uyuşturucu mu yakaladınız, fuhuş mu yapılıyordu araçta? Yok "kaçak insan" mı taşıyordu? O da yok, Niye bu zulüm beyler... MEHMET HARATOĞLU ÇALMADIĞI KAPI BIRAKMAMIŞ Ardından çok değer verdiğim Örnek Sanayi Sitesi Başkanı Mehmet Haratoğlu aradı ve dert yandı. Oğlu Ahmet Haratoğlu’nun da dediği gibi, bu uygulamanın son derece yanlış olduğunu söyledi. Hatta konu için AK Parti İl Başkanı Eyüp Özkeçeci’yi, Büyükşehir Ulaşım Daire Başkanı Hasan Kömürcü’yü aradığını ama netice alamadıklarını ifade etti. Sonra bir okurum daha yazdı ve doğrusu en çok buna şaşırdım. Onların da aynı durum başına gelmiş. Bakın insanı isyan ettiren uygulama için ne yazmış. “Ahmet Bey'e hatırlatmak istediğim bir şey daha var. Araç bağlanıp, trafikten 62 gün men edilince günlük Yediemin parası da ödeniyor. Bir de bize kesilen 9125 TL cezaydı. İlk 15 gün içinde ödeyelim indirim alalım dedik, ne E-devlette çıktı, ne interaktif vergi dairesinde. Maalesef ödeyemedik” YASAYSA MUTLAKA DÜZELTİLMELİ KEYFİYETSE HAREKETE GEÇİLMELİ Bilemiyorum ama basit gibi gelen ancak başına gelenler için kâbus gibi bir olay haline dönüşen bu sorun mutlaka çözülmeli. Yani devlet hem üzüm yemek istiyor hem de bağcıyı dövüyor. Maddi manevi eziyet için aslında Sanayi Odası da harekete geçmeliydi. Nihayetinde GSO üyelerini ilgilendiren bir sorunu gündeme getirebilirdi. AK Parti İl Başkanı Sayın Eyüp Özkeçeci hemen adım atmalıydı. Hasan Kömürcü de kendilerini ilgilendiren bir durum varsa ki galiba ilgileniyor yardımcı olmalıydı. Ki Gaziantep’te yüzlerce servis araçlarının başına gelen bir olay bu. Tekrar ediyorum, hatalıysa kes cezayı. Gitsin izin belgesini çıkartsın ve parasını ödesin. O zaman bırak aracı. Niye 2 ay trafikten men edersin ki? Üstelik yediemin için ayrıca para ödemek zorunda bırakılsın ki? Sanırım Milletvekillerimizin bu sorundan haberi yoktur. Hatta Sayın Vali Davut Gül’de bilmiyordur bu uygulamayı. Sanayiciye, firmalara eziyet etmek hoş değil. Üstelik haksızca… Umarım bu hatadan dönülür. Yasa gereği deniliyorsa, milletvekili arkadaşlarımız mecliste bu hatalı uygulamanın düzeltilmesi için harekete geçebilir pekâlâ… HEPİNİZE İYİ HAFTALAR