Şimdilik böyle söylemekle yetiniyorum.. Maalesef Suriye ve sınırdaki gelişmeler, söylediğim ama olmasını istemediğim şekilde devam ediyor.. Tam 5 yıldır söyleyip yazdıklarım, tüm öngörülerimin hepsi yavaş yavaş gerçekleşiyor.. Gelinen son nokta, artık Türkiyeyi bataklığın içine çekme hamlesidir.. Galiba ona doğru götürülüyoruz.. Çünkü ülkemizi parçalamak isteyenler, gizli gizli PYD ve silahlı kolu olan YPGye alan açılıyor.. Böylece Kobaniden başlayacak ve ilk etapta Afrine uzanacak MARE HATTI için el ele verildi. MARE hattı aslında Türkiyenin sınırda güvenlikli bölge projesiydi. Ama işler tersine döndü ve size göstereceğim bu haritayla birlikte 90 kilometrelik o hat tamamen PYDnin egemenliğine geçecek gözüküyor.

İşte burada Türkiyenin tüm planları allak bullak olacak. Onun içindir ki, YPGnin, Rusyanın hava desteğinde Azez ile Tel Rıfat arasındaki bağlantıyı kesmek amacıyla Miniğ Hava Üssü ve Maranas köyünü ele geçirmesi Türkiyeyi harekete geçirdi. Türkiye sınıra 13 kilometre mesafede bulunan ve iki gün önce YPGnin ılımlı muhaliflerden aldığı hava üssü ile çevresindeki mevzileri Kiliste konuşlu topların ateşiyle vurdu. Şimdi Suriye ve Rusya tarafından bunun karşılığı gelirse, o zaman siz seyreyleyin gümbürtüyü.. Topun ağzında olan Kilis ve Gaziantep için sıcak günler başlayabilir.Peki bu kenti yönetenler herhangi bir saldırı için bir hazırlık yapıyorlar mı? İşte onu çok merak ediyorum..

/

GÜRÜLTÜ İÇİN TOPYEKÜN HAREKET GEREK

Biliyorsunuz yıllardır bıkmadan usanmadan yazıyor, adeta feryat ediyorum.. Ne yazık ki, kent yöneticileri gürültü konusunda vatandaşın sesine kulak vermiyor. Dinliyor ama palyatif çözümlerle günah savıyor.. Radikal karar alma konusunda adım atmıyor.. Haliyle gece yarılarına kadar silah ve havai fişek başta olmak üzere tüm gürültü yapan unsurlara seyirci kalınıyor.. Kent Konseyinde yine gündeme getirildi bu konu. Büyükşehirden Sayın Serdar Tolay bu konuda çalışma başlattıklarını söylerken, Başkan Mehmet Aslan ise, adeta isyan etti.. Aslında burada görev, kent halkını temsil edenlere düşüyor. Yani Dernekler, Cemiyetler, Kulüpler ve Odalar.. Her meslekten insanların yer aldığı ve adına STK denilen bu oluşumlar özellikle gürültü konusunu heryerde dile getirmelidir. Hatta gerekirse Kent Konseyi buna öncülük etmelidir.. Sadece raporlarla bu işin çözüme ulaşmayacağını hatırlatıyor ve Sayın Mehmet Aslanın, şöyle birkaç günlüğüne eski Aslan haline dönmesiyle, bu konuda önemli adımlar atılacağına inanıyorum..

FATMA HANIM LÜTFEN BU CADDENİN KALDIRIMLARINI YÜRÜYEREK GEZİN

Kolay tariften gidelim isterseniz.. Vilayet karşısındaki Vakıflar Bölge müdürlüğü kaldırımlarından başlayıp, Havuzlu kavşak dediğimiz Toyota bölümünden tekrar karşı yola geçip, aynı Vakıflara yüründüğü takdirde ne söylemek istediğim daha kolay anlaşılacaktır..

Bu yol hayli hareketli, hem araç olarak, hemde yayalar için.. Ama gelin görün ki, kaldırımlar rezalet, acayip acayip çıkmalar, merdivenler, yükseltmeler.. Yürümek için cambazlık bile yetmiyor bazen..Hele işgal edilen kaldırımlar tam bir keyfiyet ürünü.. Bu bölgeyi ne kadar yazsam, yine de gidip yürümeden anlaşılmaz.. Sayın Fatma Şahine bir önerim olacak. Lütfen bir gün, (eğer derseniz size eşlik de edebilirim), Vakıfların oradan başlayıp, havuzla kavşağa kadar gidip, sonra karşı yöne geçip yürüyün o kaldırımlardan.. Gazimuhtar Paşanın bir uzantısı olan bu güzergahı gördükten sonra bana hak vermezseniz, sözümü geri alacağım.. Gerçekten Gaziantepe, hele kentin merkezine bu yolun iki yöndeki kaldırımları yakışmıyor.. Başka bölgeler de var aslında, onları da yazacağım elbette..

MERKEZ BANKASI BİTERSE PARK SORUNU NE OLACAK ?

Bir şey daha söylemeliyim şimdiden.. Biliyorsunuz Kamil Ocak Stadının arkasına yeni merkez bankası binası yapılıyor.. İşyerimize yakın olduğu için hergün geçiyorum buradan. Ama şimdiden gözüken, ciddi bir trafik sıkıntısı olacağı.. Zaten bir duvar çekilmiş, kaldırımlar kaybolmuş. Birde araç parklarını düşündüğünüzde, burasının ne hale geleceğini düşünemiyorum bile.. Yine Sayın Fatma Şahinin eğer fırsat bulursa bir de buraya göz atmasında yarar var demeyi görev sayıyorum..

KOSGEB İŞİNİ ALLAHA HAVALE EDİYORUM..

Ne zaman KOSGEB lafı edilse bütün kimyam bozuluyor.. Ne zaman KOSGEBi dolandıranları, haklarımızı yiyenleri ve onlara destek verenleri görsem içim acıyor.. Geçtiğimiz günlerde düzenlenen etkinlik sonrası KOSGEB yine kimyamı bozdu.. Sadece biz değil elbette, yüzlerce firma mağdur edildi. Hakettikleri paralar ödenmedi. Niye ödenmedi, çünkü KOSGEBi dolandıranlar yüzünden.. Ne yazık ki, o dolandıran dedikleri, yüzbinlerce lirayı cebine koyarak keyfini sürerken, onlar yüzünden mağdur edilenler, bankaların haciz ve icralarıyla boğuşuyor..Hemde 3 yıldan beri.. Her gelen müdür siz haksızlığa uğramışsınız diyor, hakkınızı arayacağız diyor ama her seferinde o sözler havada kalıyor. Son müdür de öyle.. Belki çabalıyor ama sonuç alınamıyor.. Sürekli öteleniyor yüzlerce alacaklı firmaların hakettiği paraları.. Milletvekili dostlarım iş yargıda diyerek savsaklamayı sürdürürken, yargı da 'ey KOSGEB yetkilileri, bizim işimiz dolandırıcılık yapanlarla, siz bunlar yüzünden mağdur ettiğiniz firmaların paralarını niye ödemiyorsunuz'demiyor..

Sözün kısası, artık ne siyasilerden, nede yetkililerden KOSGEB için beklentim kalmamıştır.. Yapacağım tek şey; KOSGEBi dolandırıp yüzbinleri vuranları ve onlara destek çıkanları ALLAHa havale etmektir..

ALLAHIM SEN BİLİRSİN YARABBİ…

HEPİNİZE İYİ HAFTALAR