Telaşlı adımlarla geçtiğimiz caddeler ve sokaklar vardır. Çoğu zaman etrafımızda olan biteni görmeyiz.

Şehrin kalabalığında kaybolanlar vardır. Onları tanımayız, bilmeyiz.

İnsan hayatı 'ben' merkezli olunca, bahse konu o egoistik çelişkiler, toplumla birlikte yaşayan, ancak yaşadığı topluma yabancı kişilik algısını çoğaltır ve sonunda birbirine yabancı bir toplumsal doku kendiliğinden oluşur.

Halbuki 'sanatların en yücesi olan yaşama sanatı' kıvançta ve tasada bir ve bütün olmakla anlam kazanır.

Hak din müslümanı tarif ederken 'kendisi için istediğini, bir diğeri içinde dileyendir' buyurmuyor mu?

Peki biz kendimizi hiç sorguya çekmeyi denedik mi? Dinimizin, toplumsal yaşantımızın, mensubiyetimizin ve insanlığımızın neresindeyiz?

Hep 'ben', hep 'bana' hep 'benim için' bu durdurak bilmeyen ego nereye ve ne zamana kadar?

İşte o caddelerde ve sokaklarda hayatın savurduğu bir yıldız var. Adı Zeynep Yılmaz.

Şahinbey'in, Karayılan'ın, Mehmet Ali Çavuş'un, Yılankırkan'ın torunlarından biri. Gaziantep'i Gaziantep yapan değerler tahtında yüce gönüllü bir Gaziantepli.

Zeynep Yılmaz, Dünya Bilek Güreşi şampiyonu, Aynı zamanda Avrupa'da bu zamana kadar bileğini büken çıkmamış, Avrupa ve Dünya şampiyonu milli sporcumuz.

Şimdilerde ise Halterde Türkiye Şampiyonu. 16 madalyalı bu kadın sporcunun ihtişam dolu başarılarıyla gurur duyuyoruz.

Ancak bu parlak kariyerin gerisinde ne olup bitiyor bunu hiç sorgulamıyoruz.

Zeynep Yılmaz yaz aylarında su satarak, kapın ise bir yakınına ait büfeyi işleterek hayatını kazanmaya çalışıyor. Bakımından sorumlu iki çocuğu var. başını sokacağı bir evi olmadığı için kirada.

Milli takım kamplarına gerekli zamanı ayıramıyor? Nedeni çocuklarına bakacak birileri yok. Fiziki engeline birde hayatın önüne çıkardığı engeller eklenince oldukça zor bir yaşamı omuzlaması gerektiği kendiliğinden ortaya çıkıyor.

O bu durumdan çokta şikayetçi değil. Çünkü acılar ve yaşadığı zorluklar, hayatında bileğini bükecek kadar güçlü bir kadın yaratmış.

Peki bizim onun için yapabileceğimiz şeyler yok mu? Var elbet.

Siyasiler, yerel idareciler, paraya para demeyen zenginler; kendi çocuğunuza, bu memleketin öz evladına, değerinize sahip çıkmayı bilin.

Mevcut Belediye Başkanlarına ve seçilecek olanlara çağırım şu: Zeynep Yılmaz'a bir ev tahsis ederek onu bu kiracılıktan kurtarın. Belediye bünyesinde engelli kontenjanından ona bir iş ayarlayın ancak sürekli olsun. Kamp süresinde çocukların bakımı ve muhafazası için gerekli koşulları sağlayın. Yapacağınız benzer şeyleri yasal statüye kavuşturarak sürekli olmasını sağlayın.

Bunları yapacak olmak Zeynep Yılmaz için bir lütuf değil, bu şehrin Zeynep Yılmaz'a olan birikmiş borcunu ödemeye başlaması olacaktır diye düşünüyorum. İnanın bunları yapmak hiçte zor değil. Haydi ozaman.