Son zamanlarda yaşadığım şeylerden yola çıkarak sizinle paylaşmak istediğim bir kaç başlık var.. Aslına bakarsanız hiç söylenmemiş sözler yada hiç düşünülmemiş düşünceler değil; yani benim de yazacaklarım hiç duymadığınız, okumadığınız şeyler değil! Tek farkı ezber olmayıp, yaşanmışlıklardan süzülen gerçekler olması... Buyrun okuyun umarım yazdıklarımdan bir nebzede olsa kendinize birşeyler çıkarır ve farkında olursunuz hayatın gerçeklerinin..

*Önyargı: En çok karşılaştığımız durumlardan biridir.. Ki doğru düşünmenin önündeki en önemli engellerinde başında gelir ayrıca..Ön yargı, halk arasında genellikle bir kişinin kararlarının ağırlıklı bir şekilde tek taraflı olarak ortaya çıkmasında kullanılmaktadır. Misal; "Oooo, kadına bak boşamış kocayı, helal olsun!", ya da "Boşamış kocası, yazık!", "Boşanmışlar, adam/kadın hak etmişti zaten" tarzı yaklaşımlar... Kim neyi biliyor, arkadaş, o evde neler yaşanmış?

* Kıyaslama güdüsü: Birileri yaşama bazı artılarla başlar, mesela güzel ve çekici olmak; ancak "Allah çirkin şansı versin diye de bir atasözü vardır ki boşuna olduğunu da sanmamaktayım! Birileri hayata zengin başlar; hep sürer mi belli olmaz! İLAHİ BİR ADALET MUTLAKA VARDIR; o nedenle kıyaslayıp da hayıflanmanın anlamı yoktur! Kendinizi başkaları ile kıyasladığınız sürece kendinizi sevmeniz mümkün değildir! Oysa her birimiz şahsımıza münhasırız; mesela, benden başka aynısı yok! Senden de başka yok!...

* Hoşgörüsüzlük: İnsan varlığının en temel amaçlarından biri doğru anlaşılmaktır; doğru anlaşılmak adına neler neler yapar ki bu çaba bazı kereler yanlış da anlaşılır! "Kendini aklamaya çalışıyor" olarak da değerlendirilebilir ki çoğu zaman bu değerlendirme yapanın gerçek duygu ve düşüncelerini yansıtmaktadır! O nedenle hep bir insanı tanımak istiyorsanız başka kişiler hakkındaki yorumlarını iyi dinleyin diyorum; bir insan ancak kendi bakış açısı ile değerlendirebilir olanı biteni. O yorumlar ki o kişinin aynasıdırlar, aman dikkat! Yine de bir gerçek vardır, hiçbir canlı yaşama kötü şeyler yapmak için gelmez! Hep bir gerekçesi vardır kötü olmanın; durduk yerde hangi canlı sevgi yerine kin ve nefreti seçsin ki? Dövülmeyen, sövülmeyen bir çocuk dövmeyi, sövmeyi, yoksa, nasıl öğrensin?

* Kin ve nefret duymak: Yaşamayı insana en dar eden duygulardır, ne bu gününü yaşamana izin verir ne de dününü! Geleceğin de içine eder, vallaha! Kin ve nefret duygularını içlerinde barındıran kişiler bir kere bu durumu hiç kabullenmezler! Zira hep mazlum durumunda hissederler kendilerini ve öyle bir haksızlığa uğramışlardır ki kim olsa, ne olsa bu duruma çözüm bulunamaz! Kin ve nefret duygusu her ortamda gayet kolay bir şekilde ortaya çıkar, hangimiz ilk başladığımız iş yerinde yeterince değerlendirildik? Hangimiz aşk hayatımızda doğru algılandık ve doğru davranıldık? Eeee, yaşam bu; öğretiyor bir şekilde... Deneye yanıla... Biz denerken karşımızdaki de denedi; biz öğrenirken o da öğrendi. Bize helal de ona haram mı?

* Kınamak-Yargılamak: İnsanın yaşamadığı şeyleri kınaması, yargılaması çok kolaydır; o öyle olsa bu böyle olur, bu böyle olmadı diye de şu şöyle olmuştur tarzında... Oysa yaşanan gerçek hiç de karşıdan görüldüğü gibi değildir! Ama insanlarımız anlamadan dinlemeden kendi yorumlarını ve haklılık paylarını da katarak başlıyorlar gördükleri durumlar hakkında konuşmaya ki durdur durdurabilirsen ondan sonra diğerlerinin de konuşmalarını.. İnsan karşısında ki insanı kınamadan yargılamadan, onun hakkında ulu orta konuşmadan önce durup bir düşünür, ben şimdi buna bunları diyorum yada bunun hakkında bunları bunları konuşuyorum ama yarın da o herkesin çok korktuğu ilahi adalet aynı şeyi ya bana da yaparsa diye.. Ki dilerim kim kimin hakkında ne düşünüyor ne konuşuyorsa ki bu iyilikse iyilik, kötülükse kötülük Rabbim en acilinden onada yaşatsın aynılarını ki karşısındaki insan neler yaşamış, nasıl üzülmüş çok geçmeden anlasın.. Anlasın ki, bir daha kimsenin canını öyle yakmasın..

Uzun lafın kısası; neysen o olmak! Ne hissediyorsan söylemek!... Lakin, birilerini kırmadan... Kınamadan... Kendine yapılmasını istemediğin şeyleri başkalarına yapmadan!... Ve, yaşadıklarından dersler çıkararak; yoksa herkes yaşıyor bir türlü ve veda ediyor; hesabı ama zor ama kolay... Bilemiyoruz...Bildiğimiz tek gerçek var: Kendimiz!