Bir çoğumuz hikayeyi duymuştur. Zaman zaman hepimizin başına gelen, bazen derinlere dalıp başka bir şeye odaklanmışken gerçekleri göremeyecek kadar körleştiğimize,

Peşin hükümlü olup, insanları anlık hislerle yargılamanın ne kadar yanlış olduğuna dair güzel bir örnek.

"Bir gece kadının biri havaalanı da uçağını bekliyordu. Daha epeyce zaman vardı, uçağın kalkmasına.

Havaalanı'nda ki dükkandan bir kitap ve bir paket kurabiye alıp kendisine oturacak bir yer buldu.

Kendisini kitabına öyle kaptırmıştı ki, yine de yanında duran adamın olabildiğince cüretkar bir şekilde aralarında duran paketten birer birer kurabiye alıp yediğini gördü, ne kadar görmezden gelse de.

Her kurabiyeye uzandığında, adam da uzatıyordu elini.

Sonunda pakette tek bir kurabiye kalınca "Bakalım şimdi ne yapacak?" dedi kendi kendine.

Adam yüzünde bir gülümsemeyle uzandı ve kurabiyeyi ikiye böldü.

Kadın kapar gibi aldı kurabiyeyi adamın elinden ve "Aman Tanrım, ne cüretkar ve ne kaba bir adam, üstelik bir teşekkür bile etmiyor!" dedi, adamın gözünü morartmayı bile düşündü kendi kendine.

Uçağının kalkacağı anons edilince eşyalarını topladı ve çıkış kapısına yürüdü.

Uçağa bindi ve koltuğuna oturdu rahatça, sonra uzandı bitmek üzere olan kitabına.

Çantasına elini uzatınca, gözleri açıldı şaşkınlıkla.

Gözlerinin önünde bir paket kurabiye duruyordu!

"Bunlar benim kurabiyelerimse eğer; ötekiler onundu ve benimle her bir kurabiyesini paylaştı...!!!"

Özür dilemek için çok geç kaldığını anladı üzüntüyle.

Hatasını anlamakta bir erdemdir ama geçte olsa görüdü ki,

Meğer kaba ve cüretkar diye kızdığı "kurabiye hırsızı" kendisiymiş.

Birey olarak benzer yanılmalara çok zaman kaptırıyoruz kendimizi,

Bazen günün yorgunluğu, bazen iş bazen ev hayatının yarattığı stresle gözlerimiz kararıyor, kendi doğrularımızdan başka birşeyi görmüyor gözümüz.

Ya sonra ; Empati kurmadığımız için kırıcı olabiliyor, sosyal hayatta ötekileşip yalnızlaşabiliryoruz, öyleki sevgisizliğimizle on çiçeği bir dikene ezdirebiliyoruz

Hayatımızı değiştirecek dönüm noktalarına gidebiliyoruz.

Oysa her şey önce kendimizi sonra insanı sevmekle başlıyor.

Her güzel şeyin kaynağı sevgi,

Çünkü Sevgi güneş gibi insanın içini ısıtıyor, bizde sevgi, saygı ve karşılıklı hoşgörü ile sevgisizliğin sebep olduğu kötü iklimi atlata biliriz.

Martin Luther KİNG'in dediği gibi; " Karanlık karanlığı def edemez, bunu sadece ışık yapabilir,

Nefret nefreti defedemez, bunu sadece SEVGİ yapabilir."

Yada Leo Buscaglia'nın deyiminde olduğu gibi; "Sevgi her zaman kolların açık duruşudur, sevgi için kollarınızı kaparsanız, kendiniz dışında tutacak hiçbir şeyin kalmadığını görürsünüz.."

Sevgiyle kalın...