Halk arasında "tecrübe" farkındalığını öne çıkaran bir kaç söz vardır. Bunlardan biri, belki de en bilineni yaşam boyu karşılaşılan sözüm ona güçlüklerin "başa çıkılamayacak" kadar zor olduğunu sananların kullandığı "anlatsam hayatım roman olur!" sözü. Bu sözün sahipleri en basitinden birer ikişer roman "hatmetmiş" olmamakla birlikte, okusalar okusalar Barbara Cartlant ya da Reşat Nuri eserlerinin "önsözünü" okumuşlardır! Bu yüzden "hayatım roman olur" sözünün çoğu yerde "hatalı" kullanıldığını söylemek istiyorum! Okuma-yazma merakı olmayan ya da var iken çeşitli sebeplerden dolayı vazgeçilen "okumama" alışkanlığına rağmen evelAllah birinciliği kimseye vermeyiz! Ne manaya çekileceği "önemsenmeden" bazı kimseler tarafından kullanılan "anlatsam hayatım roman olur" sözüyle ne anlatılmak istenmektedir? Onu da hala anlamış değilim... Zor günler geçirmiş insanların ağzına yakışan "hayatım roman olur" ifadesi; herhalde biraz daha "önemsenmek" ya da "dikkat" çekme adına mı söyleniyor dersiniz... ROMAN YAZMAK KOLAY MI? Anlatsa roman olacağını söyleyenlerin hayatı, hemen herkesin başına gelebilecek şeylerden farklı değildir! Yaşananların neredeyse tamamı kendi "kusuru" olduğu halde, bunu kabule yanaşmayanlar şikayetlerini "dinleyenlere" yaşadıklarının ne kadar "farklı" ve ne kadar "çetin" olduğunu vurgulamaya çalışırlar herhalde? Yenilgi ve kazanımlarının "olaganüstü" şeyler olduğunu zannedenler, bunların arasından "tereyağından kıl çıkarıyormuş" gibi yaparlar. Başkaları olsa başaramaz, ancak kendileri üstesinden gelirmiş gibi övünürler. Aslında "büyüklenmelerinin" altında-üstünde bir şey yoktur. Ama onlara göre, "hayatları romandır" ve öyle kabul edilmesini isterler! KAÇ KERE SÖYLEDİNİZ? Şaka bir yana, bugüne kadar kaç kez "hayatınızın roman" olduğunu söylediniz. Ya da bugüne kadar "hayatı roman" olacak kaç kişiyle karşılaştınız? Bir, iki, üç.. ya da beşi geçti mi! Ama şu bir gerçektir ki, insanoğlu bir elin parmakları gibidir. Birbirine benzemez. Estetik açıdan farklı olsa da "istisnalar" kaideyi bozmaz! Yine de hayatını roman zannedenleri kınamayın. Onu sürekli dinleyerek "önemsediğinizi" gösterin! Ömür biter; "roman bitmez" çünkü! Gözünüze ilişen gazeteyi, el ilanlarını.. elinize geçen kitapları okuyun. Ama sakın ola "hayatı roman" olanların düşleriyle oynamayın. Çevreniz konuştuğu ve derdini anlatabildiği kadar "insan" olduğunu zannedenlerle doludur. Hangisini dinleyeceksiniz? Ya da "tek yanlı infaz" benzeri şikayetlenmelerde kime hak verecek, kimden yana olacaksınız? Bir bardak suda fırtına yaratma alışkanlığı sebebiyledir ki dünya, biz ve yaşadıklarımızla özelleşir. İçerisinde boş duygular arasında teslim olanlar olsa da, dünyayı "güzelleştirmek" elimizdedir. Yeter ki, denemeye cesaret edebilelim. Kimsenin değer yargısı bir başkasına benzemez