• Maalesef Gaziantep'te yaşayan vatandaşlar olarak, özellikle gece yarıları atılan havai Şşeklerin çıkardığı bomba etkisi yapan gürültülere mahkum edilmiş durumdayız.. Yıllardır bu kentin Valileri, Emniyet Müdürleri başta olmak üzere tüm yetkililer bir türlü radikal kararlar alıp havai Şşek olayını disipline edemediler.. Geçtiğimiz yıl gazete olarak çok fazla üzerine gittik.. Emniyet bunun için toplantılar yaptı ama havai Şşekler konusu maalesef çözülemedi. Bunun birçok nedenleri var elbette. Hep yol gösterdik oysa.. İşin başının havai Şşeklerin satıldığı işyerleri olduğunu, emniyetin buralara uygulayacağı formüllerle havai Şşek satın alanların bunları şartlı imza karşılığında kullanmaları gerektiğini, saat sınırı ve bulundukları bölgeye göre, yüksek ses oranının tesbiti ve daha birçok nedenleri yazmış, yetkililere yol göstermiştik.. Hatta Valilikten genelge bile çıkarıldı bu konuda. Havai Şşek atmak için saat sınırı 22 olarak tesbit edilmişti..Ama sadece sözde ve yazıda kaldı. Uygulamada geçerli olmadı..

  • Aslında sadece havai Şşek olayı değildi geçen yıl uğraşımız. Gece düğün konvoylarının saat 01 lerde düğün sonrası araç konvoyları oluşturup klaksonlarını çalarak mahalleyi ayağa kaldırdıklarını, bunların silah sıktıklarını, yolları işgal ettiklerini dile getirmiş ve bunun için de formüller üretip Emniyete sunmuştuk.. Buna ek olarak düğün salonlarını tavsiye etmiş, düğün sahiplerine devriye polis ekiplerinin uyarıda bulunması yolunu bile göstermiştik..

  • SAYIN VALİ DE BUNLARI YAŞAYACAKTIR

  • Eğer bu köşeyi Gaziantep Valisi Sayın Erdal Ata okuyorsa, yukarıda yazdıklarıma sakın şaşırmasın.. 'Bu olumsuzluklar benim valisi bulunduğum şehirde mi oluyor' demesin.. Hatta inanmıyorsa gazetemizin geçen yıl onlarca kez, bu köşenin ise yine defalarca bu havai Şşek ve gürültü konusundaki sorunları dile getirdiğini, vatandaşların şikayetlerini mutlaka görecektir.. Sayın Vali geçen yaz mevsiminde şehrimizde olmadığı için, bu yıl gece yarıları, yani saat 24'ü geçtikten sonra bomba kadar etki yaratan, insanları yatağından fırlatan, hastaları strese sokan, çocukları korkudan yatağından fırlattıran, kuşları yuvalarından eden, doğanın dengesini bozacak kadar etkileyen havai Şşek rezaletine mutlaka şahit olacaktır..

  • TAPU DAİRESİNDE VATANDAŞA BU KADAR EZİYET ÇEKTİRİLMEMELİ

  • Tapu Dairesiyle öyle içli dışlı değilimdir. Buralara kolay kolay gitmem. Çünkü öyle tapuluk işim Şlan yoktur.. En son birkaç yıl önce Kavaklıktaki evimi sattıktan sonra o parayı doğruca müteahhide verip İbrahimli bölgesinden satın aldığım ve bunun içinde bazı ahlaksız ve namussuzların hayli dedikodu çıkardığı, hatta kalleş bir iftiracının parasını ben verdim dediği dairenın alım işlemi için uğradığım tapu dairesine, bu kez rahmetli babamın Karşıyaka'daki küçük evinin işlemleri için gitmek zorunda kaldım..

  • Gittim ama doğrusunu söylemek gerekirse, buralarda işi olan vatandaşların yaşadıklarına çok üzüldüm.. Büyük bir kent olan Gaziantep'te tapu dairesinin Şziki yönden vatandaşlar için resmen azap çektirici görüntüsü, beni bu yazıyı kaleme almaya zorlamadı..

  • Peşinen söylemem gerekir, Tapu Müdürünün (daha tanışmadık bile ) teknolojik yönde yaptıkları mükemmel gelişimi takdir ettim. Herşey mükemmel.. Ancak aynı fevkaledelik buraya gelen vatandaşlar için düşünülmemiş.. Giriş kapısı ve çevresi köy meydanı gibi. Merdivenlerden oturanlar yüzünden yukarı çıkmanız oldukça zor. Sıcaklık ve ter kokusu zaten binayı kapsıyor.. İşlem yaptırmak için memurların bölümüne alınmıyorsunuz.. Kapıyı açtığınız anda görevli size bağırarak 'hop hemşerim (veya tipinize göre) beyefendi buraya giriş yasak'diyor.. Ve herkesin küçücük merdiven aralığı gibi bölümde beklemesini söylüyor.. İnsanlar orada tıkış tıkış, nefes alsanız bile ter kokusu ve sıcaktan ne kadar dayanabilirsiniz, şahsen ben dayanamayıp dışarı çıktım..

  • MÜDÜR İNSANLARI DA DÜŞÜNMELİ

  • Bu durumu orada masa başındaki bir yetkiliye sordum ve 'burası hergün mü böyle' dedim..Yetkili kişi 'maalesef evet, daha bugün sakin (cuma) 'dedi. Dikkatimi çeken birşey daha oldu Tapu dairesinde, Şehitkamil ve Şahinbe bölgelerinin yükü sadece iki kata yüklenmiş.. Oysa sistem mükemmelleştirilmiş, mesela Şahinbey'i 1-2 ve 3, aynı şekilde Şehitkamil'de 3 bölgeye ayrılmış olsa, vatandaşların işleri daha kolaylaşacak, memurların da bu kadar sıkıntı yaşamasının önüne geçilmiş olacak..

  • İşin doğrusunu söylemek gerekirse vergi dairesi gibi, Tapu dairesinin de daha geniş, vatandaşların rahatça bekleyebileceği bir ortama kavuşturulması için galiba yeni bir binaya ihtiyacı var gibi geldi bana.. Vergi dairesinin yeni yapılacak binası, en azından şu anda engellilerin ve yaşlı insanların çıkamadığı, asansörsüz olan Defterdarlık binasındaki o çileye de son vermiş olacak..

  • KALYON KAVŞAĞINDA BÜYÜK KAZA MI BEKLENİYOR


  • Bu kavşak özellikle geceleri kazanın en fazla meydana geldiği yer..Bilmeyenleriniz olabilir, Milletvekili rahmetli Hikmet Çetin'i de bu kavşakta traŞk kazasında kaybetmiştik.. Bu kavşakta traŞk lambaları gece saat 24 den sonra değiştiriliyor ve dört yönden gelen araçlar kontrolsüz şekilde geçmeye başlıyor.. Geçtiğimiz günlerde Kalyon çevresinde oturanların anlattığına göre, yine ciddi bir kaza olmuş.. Sinyalizasyon sistemini ayarlayan arkadaşlara, hatta bu konudan sorumlu olan sevgili dostum Settar Çanlıoğlu'na ricamız olacak.. Lütfen şehrin ana kavşaklarında gece yarısından sonra traŞk lambaları değiştirilmesin.. Aksi takdirde burada hem mal hemde can kaybı kaçınılmaz olacak..

  • KÖŞEBAŞLARINDAKİ DİLENCİLERE BİRİLERİ DUR DİYECEK Mİ ?


  • Mutlaka dikkatinizi çekiyor hatta görüp muhatap oluyorsunuzdur.. Şehrin araç trafiği yoğun olan kavşakları resmen parsellenmiş.. Herbirinde bir dilenci gurubu var. Çoğunluğu kadın. Yaşlısı, genci ve çocuklusu var. Kırmızı ışık yanınca bunlar harekete geçiyor. Ellerini açıp arabaya yanışıyor..Verseniz bir türlü vermeseniz bir türlü..Araba kullananlar kendi güzergahlarında mutlaka görüyordur dilenciler hep aynı kadınlar..Yani anlaşılan o ki, bu kavşakları parselmemişler..Bunlara kim diyecek bilmiyorum.. Ama Gaziantep için hiçte iyi bir görüntü olmadığını belirtmek zorundayım..

  • ESKİDEN......VE

  • Eskiden bir adam hırsızlık, dolandırıcılık yapsa haftalarca hatta aylarca sokağa çıkamaz kimselerin yüzüne bakamazdı.. Zaten çevresi de o kişileri dışlardı.. Yüz vermezler, aralarına almazlar, hatta kolay kolay konuşmazlardı..

  • Eskiden bir adam yalan söyleyip bazı kişiler için iftiralar atsa, mahallede itibar görmez, kimse onlarla konuşmak istemezdi..

  • Eskiden her türlü ahlaksızlığı yapanlara, devlet mümkün mertebe göz açtırmaz, emniyet nefes aldırmaz, siyasetçi sahip çıkmaz, hatta kimse o kişileri cezaevine ziyarete gitmezdi.. Dahası o dönemin şehir gazeteleri hemen olayı duyurur, sayfalarında yer verir, halktan gizlemeye çalışmaz, tam aksine topluma kötü örnek olan bu kişileri herkesin iyi tanıması için gazetecilik görevini yerine getirirdi.. Eskiden mahallenin kabadayıları olur, haklıyı savunur, kimsesizlere sahip çıkar, fakirlere muhtaçlara yardım eder, hatta yeri geldiğinde mahallenin namusu adeta onlardan sorulurdu..

  • ...Ve eskiden namuslu insanlar itibar görür, işini düzgün yapanlar takdir edilir, toplumda bu kişilere değer verilirdi..

  • ....... ŞİMDİ

  • Şimdi durumlar değişti.. Mahallenin kabadayıları yerine, küçük büyük mafyaları peydah oldu.. Kahvehanelerin çoğu bunların mekanları oldu.. Hatta iş okullara kadar sıçradı.. Mahallenin hırsızları, mahallenin kadın satıcıları o kadar ileri gitti ki, küçük kız çocuklarını bile acımasızca fuhuşa sürüklemeye başladılar..

  • Değişim bununla kalmadı tabii.. Şimdi memlekette hırsızlar dolandırıcılar baştacı edilir oldu.. Namuslu ve dürüst insanların görmediği itibar onlara gösterilmeye başlandı.. Yalanlar söyleyip iftiralar atanlar hürmet görmeye, baştacı edilmeye başlandı.. Sahtekarlık yapanlara övgüler yağdırılmaya, Devleti dolandıranlara ise 'aferin iyi yapmış, kafasını çalıştırmış, gemisini yürütmüş' şeklinde takdir edici sözler dönemine girildi.. Öyleki, yönettikleri işyerlerini, kuruluş ve kurumları, dernekleri ve odaları, kulüpleri ve belediyeleri dolandıranlara payeler verilir oldu..

  • Hatta şimdikinin bazı siyasetçileri bile onlar için koşturur hale geldi.. Topluma zarar verenler için Polisi ve Yargıyı, farklı yönleriyle etkileme modası başladı.. Bazı yerel gazete ve televizyonlar ise bu işleri yapanları halktan gizlemeye, hatta onları adeta alkışlama misyonu üstlendi..

  • Velhasıl sevgili okurlarımız, şimdi zaman değişmiş durumda.. Namussuzlar, ahlaksızlar, hırsızlar arsızlar gemisini yürüten kaptan misali el üstünde tutulur oldu.. Namusuyla şerefiyle yaşayıp devletine bağlı, yasalara saygılı, işini düzgün yapmaya çalışanlara ise, 'işe yaramaz, iş bilmez adamlar' denilmeye başlandı..