Eylül 2010 tarihinde yapılan referandum sürecini azıcıkta olsa hatırlayalım istiyorum.

Hükümet Anayasanın bazı maddelerinde değişiklik yapmak istemiş, TBMM'de yeterli çoğunluk sağlanamayınca CUMHURBAŞKANI değişiklikleri REFERANDUMA sunmuştu.

Referandum çok hoş geliyordu insanlara.Yıllar sonra Halk İradesine başvurulmuştu.

Bazı maddeler çok tartışılmış olsa da tüm kesimlerin hatta 'HAYIR' Oyu kullanacak olanların dahi şikayetçi olduğu maddeler vardı pakette.

Bazı maddeler referandumuna giden maddelerin tek tek oylanması gerektiğini savunan siyasi partilerin seçim beyannamelerin de vardı.

EVET diyeceklerin büyük çoğunluğu özellikle 12 EYLÜL Darbecilerinin yargılanması, Memura Toplu Sözleşme, Anayasa Mahkemesine bireysel müracaat yolunun açılması gibi bireysel özgürlüklerin yolu açılacak, darbecilerden hesap sorulacak düşüncesindeydi.

Referandum sürecinde 26 maddenin ne olduğu bilen en saf insanımız dahi amacın ANAYASA Mahkemesi ve HSYK'nın yapısını değiştirmek olduğunu biliyordu.

Bu konuda haklı gerekçeler vardı, zira zamanında YARGI'da ciddi bir kadrolaşmaya gidilmiş, belli bir kesim tarafından adeta kuşatılmış idi. Bu kesim inançlı insanlara ters bir ideolojik yapıya sahipti, İnanlar lehine kararlar veriyordu, partilerini bile kapatmaya uğraşıyorlardı vs. vs…

Bu durum hükümet kanadı başta olmak üzere pareleli birçok kuruluşun, oluşumun hoşuna gitmiyordu hatta rahatsız ediyordu.

Beklenti; yapılacak değişiklerle bu kuşatma kaldırılacak, inançlı insanlarda YARGI'da görev alacak, adil bir yargı sistemi tesis edilecekti. Doğrusuda buydu şunun yargısı bunun yargıcı onun hakimi savcısı olmamalıydı.

Hak eden liyakat sahibi, tarafsız insanlar O görevlere gelmeliydi. Bu sayede yargıya olan güven artar sistem istenilen Demokratik yapıya kavuşulurdu.

Meydanlar gümbür gümbür 'millet iradesi' nutukları ile inliyordu.

Kısacası MİLLETİN İRADESİ sandıktan EVET yönünde galip çıktı.

O dönemde 'YETMEZ AMA EVETÇİLER', Hayatında hiç o Kadar İştahla 'EVET' dememiş olanlar. Eski ÜLKÜCÜLER, keskin DEVRİMCİLER, Mezardaki ölüleri dahi oy kullanmaya çağıranlar ile çekimser kalan PKK yanlılarının istediği oldu.

'HAYIR' oyu kullananlar 'hiçbir güç sandıktan çıkan milli iradenin üzerinde değildir' dedi EYVALLAH çekti.

Referandum sonrası yapılan değişikliklerle ANAYASA MAHKEMESİ, Danıştay, SAYIŞTAY başta olmak üzere HSYK'nın üye profilinde ciddi değişiklikler oldu.

Mahkeme üyelerinin çoğu değişti, üyeleri birileri önerdi Sn. Cumhurbaşkanı onayladı.

Ne oldu adaleti birinden alıp diğerine teslim edince YARGI DÜZELDİ Mİ ?

Halbuki hayaller böyle değildi. Adalet herkesin adaleti hakim milletin hakimi, savcı cumhuriyetin SAVCISI olacaktı.

Geldiğimiz nokta da içinde bulunduğumuz durum; hem adalet , hem siyaset, hem de devlet yönetimi açısından içler acısıdır…

Bir tarafta bireysel özgürlüklerin önünü açmaktan bahsedeceğiz, bir tarafta interneti karartıp iletişim özgürlüğünü engelleyeceğiz.

Bir tarafta bağımsız yargıdan dem vurup diğer tarafta zülfüyare dokundu diye yargının kimyasını bozacak yeni kanuni düzenlemeler yapacağız.

Yıllarca derin devletten şikayetçi olup yeni bir derin devlet mi oluşturacağız merak ediyorum?

Halk iradesi neticesinde yapılan değişikliklerle ilgili yine halka sormak gerekmez miydi diye sormadan edemiyor insan…

Soruyorum kimi korumak için çıkarılıyor bu kanunlar ?..