Birkaç yıl önceydi. Yeni bir Kuvva yapılanması olan ’’Milli Merkez’’ çalışmalarına katılıyorduk. Aynı çerçevede toplumu meşverek edecek seri toplantılar yapılıyordu.

Şato Restorant’da ’’Mavi Salon’’’daki konferanasta buluştuk. İşçi Partisi Başkan vekili Hasan Basri Özbey , eski DYP Mİllet vekili ve Devlet Bakan’ı Ufuk Söylemez, CHP Mersin Mİllet vekili İsa Gök ve Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi eski dekanı Pr.Dr.Zekeriye Beyaz konuşmacıydı.

Ülkenin gidişatından endişhe duyan ve Cumhuriyeti’in başlangıç ilkelerinin zaafa uğradığını düşünen bütün aydınlar oradaydı.

Konferas sona ermişti. Ancak katılımcı kitle o kadar coşku doluydu ki, gruplar halindeki sohbetler küçük konferasnlara dönüşüyordu.

Mustafa Kemal’İn oğulları ve kızları ortak kaygılar taşıyordu. Bu fikir teatilerinin birinde, bizi dinleyen,sonrasında aramıza katılan biri vardı.

Adını uzun yıllar sıkça duyduğum,dirençli bir ’’Altı Ok’’ savuncusu olduğunu bildiğim bu zat Hakkı Hoşafoğlu’ndan başkası değldi.

Bu zamamana kadar yan yana gelme ve tanışma fırsatımız olmamıştı. 12 Eylül öncesinde gençliğimizin o fırtınalı yılları ideolojik ve fronksiyon savaşlarıyla geçmişti.

O yıllardan bu yana Hakkı Hoşafoğlu’nun adına aşinaydım.Sohbet ilerledikçe duygudaşlığımız ve düşünsel kardeşliğimiz daha da pekişti.

Vakit bir hayli ilerlemişti. Oradan ayrılmak durumundaydım. Bİrlikte yürümeyi teklif etti. İslahiyeliler Lokali’ne kadar yürüdük.

Cumhuriyet’i ,kolay kazanılmayan devleti ve onun manevi mirasını konuştuk.

Geçde olsa tanışmış olmanın ve yeni kazanmış olduğumuz yüz aşinalığının memnuniyetini ifade ederek ayrıldık. Hakkı Hoşafoğlu aynı zamanda Gaziantep Lisesi’nden sınıf arkadaşım Ali Özpolat’ında dayısıydı.

Kilis’in Polateli İlçesi Taşlıalan Köyü’nde teni toprakla buluştu.

Mustafa Kemal’in kurduğu Cumhuriyet bir neferini kaybetmişti. Ancak devrimleri ve ilkeleri savunmakta kararlı milyonlarca sıra neferi bayrağı devralmak için nöbettedir. Hepimizin başı sağolsun.