Önce masum isteklermiş gibi dillendiriyorlar, birkaç gün nabız yokladıktan sonra bir adım daha ileriye gidiyorlar..
Tepkisizlik onları daha da cesaretlendiriyor, cılız dahi olsa münferit çıkışlar karşısında, kadın, erkeği anında geldikleri yere, yani sokak adabına müracaat ederek köpekleşiyorlar.
Sormaya, danışmaya ve onay almaya gerek duymuyorlar. Sanki Türkiye adlı bu cografyada kendilerinden başkaları yaşamıyormuş gibi..
Önünü, arkasını hesap etmiyorlar. Ziraa hesap verecekleri ne bir mercii, ne de bir ulusu tanımıyorlar..
Hani partinizin adında demokrasi vardı. Demokrasi bir kurallar manzumesi değilmiy di? Demokrasi toplumun bir kesimine değil, bütün kesimlerine aynı mesafede durmak, sevgide ve şefkatte taraf olmama nizamı değilmiy di?
Demokrasiyi bir tarafa atarken, diğer tarafı tutmak mı? Bu abuk subuk kararları alırken, Türkler'i ve onların hassasiyetlerini yok saymak ta neyin nesi?..
DTK Çalıştayı adı altında fink atan sicilli bölücü Ahmet Türk, bu kongre çalışmalarıyla partisinin başında siyaset yapmaya devam ediyor. Bir anlamda artık ırkçı bölücülüğün iki faal partisi var. Meclis'te ki BDP ve meclis dışında ki DTK..
Ahmet Türkle, Aysel Tuğluk'un uygulanamayan siyasi yasağı, devleti mahkeme kararlarını dahi yerine getiremediği bir sürece doğru sürüklemiştir?
Ne ortada bir hükümet var, ne de bir devlet.. Ortada hükümet olsaydı, irade ve hüküm onda olurdu. Ülke yüce Türk milleti adına yönetilir, yasalar amir ve hakim kılınırdı.
Eğer ortada adam gibi bir hükümet olsaydı, bu hükümet ruhunu ve manasını devlete verir, devlet denen mekanizma ise işler halde olurdu.
Hükümet salt siyasi müttefiki olan bölücülerin manevra sahalarını genişletme amaçlı olarak devletin içini boşaltarak ve onu kof bir hale getiriyorsa, ortada sözü dahi edilemeyecek bir devlet te olmayacaktır..
Olmayan devletin yarattığı yasal boşluğu doldurmakta, bir an tereddüt etmeyecek olan şer lain sürüsü ise her Allah'ın günü Türk milletine karşı paraziter bir duruş göstererek sıkıntı yaratmaya devam edecektir..
Ne yazık %6'lık oyu olan bir parti Türkiye gündemini oluşturuyor, geriye kalan %94 yokmuş gibi? Azınlık çoğunluğa hükmederken, bu kez TBMM'de ise 20 kişi 530 kişiye hükmediyor. Akılla ve izanla izahı mümkün olmayan bir yapı.
İp'ten, kazık'tan kurtulmuş, dağdan, bayırdan toplanmış bu adam müsvetteleri vazgeçilemez ve yeri doldurulamaz siyasi aktörlerdir de biz bilmiyoruz?
Ağzı ile değil malum yerleri ile konuşanların kirli alışkanlıklarına karşı tepkisini ortaya koyan genel kurmaya, anında benzer cevapları veren AKP'nin Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelikle, BDP grup başkan vekili Gülten Kışanak AKP-BDP ittifakını aleniyete dökmekte bir beis görmediler.
Kuzu postuna bürünen kurt demiyorum, ziraa kurt asil bir hayvandır. Hatti zatında bir başka benzetme ile köpeklere dahi haksızlık etmiş oluruz? Vazgeçelim ve Sezar'ın hakkını Sezar'a verelim.
Kuzu postuna bürünen çakalların ve sansar sürülerinin üniter yapımıza ve milli devletimize uzunma cesareti bulan elleri kopartılmalıdır.
Bu sürecin sonunda hayır yok şer var. Barış yok, savaş var.
Ve en önemlisi, ölüm var! Ali Kaptan ölüm!.. ('Öyle bir zaman geçer ki' adlı diziden)