Gaziantep Ticaret Odası ve Mimarlar Odası Gaziantep Şubesi işbirliğinde düzenlenen Kent İnşaat ve Ekonomi Kongresi başladı. Birbirinden değerli konusunda uzman ve bilim insanlarının katıldığı kongrenin açılışında konuşan GTO Başkanı Tuncay Yıldırım, barış geldiğinde komşu ülkeleri Gaziantepli girişimcilerin inşa edeceğini söyledi. * Vali Davut Gül, “İnşallah Suriye’de taşlar yerine oturduğunda Suriye’nin inşasında Gaziantepli sanayicileri, müteahhitleri önemli rol alacak. İnşaat sektörü bütün ekonomiyi etkiliyor. Gaziantep konut sorunu olan bir şehir” dedi.x Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, insana yatırım yapmamız gerektiğini dile getirerek “Sayın Valimizin başkanlığında, Ticaret Odamızın içinde bulunduğu bir modeli çalışma sistematiğini uygulamaya geçirmemiz gerekiyor” diye konuştu. * Mimarlar Odası Gaziantep Şube Başkanı Özgür Girişken, düşük faizden büyüyen inşaat sektörü için yeni dönem başladığını belirterek, “İçinde bulunduğumuz durumu ne küçük bir sorun ne de içinden çıkılamayacak bir sorun olarak görüyoruz. Çözüm için teşhisin kabul edilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu. * Son yıllarda plansızlığın egemen kılındığını anlatan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden Prof. Dr. Ruşen Keleş ise, TOKİ’nin uygulamalarını eleştirdi. Keleş,”Adında konut sözcüğü olmasına rağmen plan yerine proje anlayışını dikey gecekondulaşma yoluyla TOKİ yapmaktadır” dedi.YILDIRIM:GAZİANTEP LEZZET, KÜLTÜR, TİCARET VE İHRACAT ŞEHRİGaziantep Ticaret Odası’nda yapılan ve 3 gün sürecek olan Kent İnşaat ve Ekonomi Kongresi start aldı. Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından konuşan Ticaret Odası Başkanı Tuncay Yıldırım, Gaziantep’in kültür, lezzet şehri olmanın yanı sıra ticaret kenti, üretim üssü ve ihracat merkezi olduğunu söyledi. Domotex Halı Fuarı’nda bu yıl ziyaretçi sayısı yüzde 20 oranında artarak, 14 bin 300 katılım gösterdiğini belirten Yıldırım, ”Üretim ve Ticaret Merkezi olan Gaziantep, Türkiye’nin gayri safi milli hasılasında 9.sırada, ihracatta ise 6.sırada olan bir şehirdir. 2 milyonu aşkın nüfusu, ev sahipliği yaptığı 500 binin üzerindeki mülteci ile ülkenin nüfus yoğunluğu en yüksek kentlerinden bir tanesidir. Kimi zaman bir avantaj kimi zaman ise büyük bir dezavantaj olabilen stratejik bir konumdayız. 5 saatlik uçuş mesafesinde 2 milyar insana ulaşabilecek bir konumda olan Gaziantep, aynı zamanda karışık durumda olan Ortadoğu’nun da komşusudur” dedi. İŞADAMLARININ ÖNCELİĞİ BU OLMALIGazianteplinin girişimciliği ile olduğu kadar dezavantajları avantajlara çevirme becerisi ile de fark yaratan bir şehir olduğunu söyleyen Yıldırım, ”Sınırlarımızda bulunan ülkelerin en büyük tedarikçisi Gaziantep oluyor. Bu ülkeleri yeniden inşa eden de bizler olacağız. Umut ediyoruz ki yakın gelecekte Suriye’de barış sağlanır, barış sağlandığında, güvenlik tesis edildiğinde de insanların başını sokacakları çatıya, hastaneye, yola ihtiyaçları olacaktır. Biz şuanda o insanların temel ihtiyaçlarının tedarikçisi isek gelecekte ihtiyaç duyacakları okulu, hastaneyi ve yolu bizler, Gaziantepli girişimciler yapacak. Yeniden yapılanmada Gaziantep ve durumdan en fazla etkilenen Hatay, Şanlıurfa gibi sınır kentlerde rol almalıdır. Sınır kentlerinde bulunan iş adamlarının önceliği de bu konu olmalıdır. Bu kentlerimiz, 8 yıldan bu yana komşu ülkede yaşanan savaşın maddi ve manevi sıkıntılarını çekti. Bu konuda ayrıcalığa hakkımız olduğunu düşünüyorum. Kent, İnşaat ve Ekonomi Kongresinin bize bu konuda çok şey katacağından hiç şüphem yok” diye konuştu. GAZİANTEP BULUNDUĞU KITAYA SIĞMIYOR‘Ortadoğu’nun yeniden inşasını Gaziantepli girişimcilerin üstleneceği rol için bir yol haritası belirlenmesini umut ediyoruz’ diyen Yıldırım şunları söyledi:”Türkiye, inşaat sektörünün kaldıraç olduğu bir ekonomik yapıya sahiptir. İnşaat sektöründeki verilere bakarak, ekonominin gidişatına dair yorumda bulunabiliriz. İnşaat demek kent demek, yaşam demek, hayat standartının göstergesi demektir. Ekonomi ise bunların hiçbirinden bağımsız düşünemeyeceğimiz bir kavramdır. Bir bütün olarak düşüneceğimiz ve tartışacağımız kongre büyük bir önem taşıyor. Ekonomik gelişmelerin inşaat ve kent ekseninde değerlendirileceği en uygun nokta Gaziantep olacaktır. Çünkü burası kentleşmenin, hızlı nüfusun yoğun, ekonominin güçlü olduğu, gelecek hedefleri olan bir şehirdir. Bazı şehirler bulunduğu kıtaya sığamayacak kadar büyüktür. Gaziantep’te kendi bulunduğu kıtaya sığamayacak kadar büyük bir şehirdir. 195 ülkeden 180’ine ihracat yapan, kıtaları aşmış bir şehirde bulunuyoruz.”GİRİŞKEN: HERKES İNŞAAT SEKTÖRÜNE YÖNELMİŞTİMimarlar Odası Gaziantep Şubesi Başkanı Özgür Girişken de, son 10 yılda Amerika’da başlayan emlak krizinin Avrupa’ya ve uluslararası finans merkezlerine sıçradığını söyledi. Krizden çıkış için trilyonlarca dolar paranın piyasaya sürüldüğünü anlatan Girişken, “Görülmemiş miktarda sermaye birikimi, faizlerin daha yüksek olduğu gelişmekte olan ülkelere yönelmeye başladı. Ucuz ve bol finansman kaynağı tüm ülkelerde fiyatların artmasına neden oldu. Türkiye’de bu dönemde inşaat sektöründe yaşanan büyümeye ve emlak fiyatlarında yaşanan artışlara şahit olduk. Düşük faiz ve bol finansman döneminde inşaat sektörü cazip hale geldi ki, asırlık işletmeler, sanayi kuruluşları, iş alanlarını terk ederek emlak yatırımlarına yöneldiler. İnşaat sektörü öncülüğünde büyüyen Türkiye ekonomisi, rakamsal değerlendirmelerde iyi sinyaller veriyordu. 2012 yılına gelindiğinde kişi başı gelir 12 bin 500 dolar seviyelerine kadar yükselmişti. Bu süre zarfında inşaat firmalarının sayısı 350 bine kadar tırmanarak, tüm Avrupa’nın 10 katı değerine ulaşıyor. 350 bin civarında emlakçı olduğu tahmin ediliyordu” dedi. İNŞAAT SEKTÖRÜ İÇİN YENİ DÖNEM BAŞLADI2013 yılında Amerikan Merkez Bankasının miktarsal genişlemeyi durdurmaya başlamasının sermaye piyasalarında deprem etkisi yarattığını belirten Girişken, “Düşük faizden büyüyen inşaat sektörü için yeni dönem başladı. Türkiye’de yaşanan durumu doğru analiz edebilmek adına Kent, İnşaat ve Ekonomi Kongresini düzenliyoruz. İçinde bulunduğumuz durumu ne küçük bir sorun ne de içinden çıkılamayacak bir sorun olarak görüyoruz. Aşılamayacak hiçbir sorun olmadığı gibi çözüm için teşhise ve teşhisin kabul edilmesi gerekiyor. Kongrede doğru konu başlıklarının belirlenmesi ve doğru soruların sorulması önemsendi. Bu kongrenin hem Gaziantep hem de ülkemiz açısından önemli sonuçlar vereceğini umut ediyorum.” dedi.ŞAHİN:ÇOK CİDDİ AVANTAJLARIMIZ VARGaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, sınırların kalktığı bir dönemde olduğumuzu belirtti. Sürdürülebilir kalkınma denen dünyanın konuştuğu bu modeli kendi ülkemizde ve kendi şehrimizde oluşturmamız gerektiğini söyleyen Şahin, “Her sabah kalktığımızda büyük bir rekabetle karşı karşıyayız. Bu rekabeti iyi yönetmek zorundayız. Şehir kalkınmasında riskleri, fırsatları ve analizleri çok iyi belirlememiz gerekiyor. Çok ciddi avantajlarımız var. Lojistik olarak baktığımız zaman birçok dezavantajın avantaja dönüştürüldüğünü görüyoruz. İmkanlarımızı fırsata dönüştürüp şehirler yarışında Gaziantep’i hak ettiği noktaya getirmemiz gerekiyor. Sanayimiz olmazsa olmazımız. Yüksek katma değerli üretime bir an önce geçmemiz gerekiyor. Sayın Valimizin önderliğinde Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığımızla bir toplantı yaptık. Bizi ileri teknolojiye geçirecek katma değer üretecek bir pozisyon için bizlerin üzerine ne görevler düştüğünü konuştuk. Şu anda ilgili bakanlıklarla görüşüp konunun bire bir takipçisi olacağız” dedi.LEZZETİN BAŞKENTİYİZSanayinin yanında ikinci en büyük gücümüzün hizmet sektörü olduğunu dile getiren Şahin, “Çok genç bir yapımız var. En büyük gücümüz beşeri yapımız. İnsana yatırım yapmamız gerekiyor. Gaziantep modeli sevgi modelidir. Dünyanın ihtiyaç duyduğu model de budur. Her kesimin enerjisini birleştirip önemli bir yol almamız gerekiyor. Tarihi yapımızla müzeler şehri olma imkânımız var. Artık dünya bu kültürel mirası döndürme çabası içinde. Lezzetin başkentiyiz. Yine Sayın Valimizin başkanlığında, Ticaret Odamızın içinde bulunduğu bir modeli çalışma sistematiğini uygulamaya geçirmemiz gerekiyor” dedi. YENİDEN YAPILANDIKGaziantep Büyükşehir Belediyesi olarak yeniden yapılandıklarını, katılımcı vatandaş odaklı bir yapıya gittiklerini belirten Şahin, “Bu şehrin yerel gücünü arttırmak istiyoruz. Kendi içimizde küçülüp verimliliği arttırmak için çalışıyoruz. Bir taraftan küçülürken bir taraftan da ARGE, inovasyon ve ekonomiyle ilgili kısma da önemli bir başkanlık kuruyoruz. Sadece sanayiciden, inşaatçıdan beklemekle bu iş olmaz. Herkesin kendi görev alanı içinde en iyisini yapması gerekiyor. Ben inanıyorum ki Cumhuriyetin 100. Yılına en yakın olan şehir Gaziantep. Bu gücün fark etmemiz gerekiyor. Şu anda sanayinin, turizmin, lezzetin başkentiyiz. Yine kongre turizminde de en hızlı yükseliş gösteren şehir Gaziantep’tir. Gücümüzü birleştirip bu şehir için ne gerekiyorsa hep birlikte yapacağız” diye konuştu.VALİ GÜL:GAZİANTEP’TE YAPILAMAYACAK HİÇ BİR ŞEY YOKVali Davut Gül de, Gaziantep’in her konuda olduğu gibi kongre konusunda da ilk 5-10’a girebilecek şehirler içerisinde olduğunu söyledi. Vali Gül, ”Bunu yapabilecek potansiyelimiz var. Bu kongreyi başlangıç olarak düşünüyoruz. Özellikle turizmin yılın tamamına yayılması konusunda Gaziantep’in kongre turizmi anlamında bir adım ileri gitmesi gerekiyor. Gaziantep’te yapılamayacak hiçbir şey yok. Gaziantep’in yapamayacağı organizasyonu Türkiye’nin başka yerinde de yapılamaz” dedi.GAZİANTEP KONUT SORUNU OLAN BİR ŞEHİR‘Hiçbir savaş sonsuza dek sürmez’ diyen Vali Gül konuşmasını şöyle sürdürdü:”Savaşa rağmen Gaziantep olarak Suriye’ye 430 milyon dolar ihracat yaptık. Savaştan önce 1.5-2 milyar doları yakaladığımız ihracatımız vardı. İnşallah Suriye’de taşlar yerine oturduğunda Suriye’nin inşasında Gaziantepli sanayicileri, müteahhitleri önemli rol alacak. Gaziantep’te üretilen ürünler daha çok kullanışlı. Buradaki Suriyeli misafirlerimiz Gaziantep’te ve Türkiye’de üretilen ürünlerin kalitesini gördüler. Bunun orta vadede çözüleceğini düşünüyoruz. İnşaat sektörü bütün ekonomiyi etkiliyor. Türkiye konut sorunu olan bir ülke. Gaziantep konut sorunu olan bir şehir. İnsanlarımızın ekonomik seviyeleri yükseldikçe beklentileri yükseliyor. Şehirleşmenin, arsa üretiminin buna göre olması lazım. Müteahhitlerin kendini buna göre yenilemesi lazım.”KELEŞ:ÜLKE NÜFUSUNUN YÜZDE 93’Ü KENTLERDE YAŞIYORAnkara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden Prof. Dr. Ruşen Keleş, Kentleşme İmar ve Planlama Bağlamında İnşaat ve Konut Sektörleri konusunda konuştu. Keleş, 1970’li yıllardan beri hızlı kentleşme sonucu bugün ülke nüfüsunun yüzde 93’ünün kent olarak adlandırılan yerleşim yerlerinde yaşadığını söyledi. 2014 yılında çıkarılan yasa ile büyükşehir belediye sayısının 30’a çıktığını belirten Keleş, “Bu kentlerde il özel idareleri kaldırıldı, köyler mahallelere çevrildi. Bu yasa köylüyü de kentli yapmıştır. Köylü sabah uyandığında kendisini kentli olarak görmüş ve kendini tanımakta güçlük çekmiştir. Oysa bilime ve akılcığa dayanan çağdaş eğitim ve sanayileşmeye dayanan ekonomik kalkınmanızı yapmadan kentlileşmek sadece sözde kentlileşme anlamına gelmektedir” dedi.DİKEY GECEKONDULAŞMAYI TOKİ YAPMAKTADIRMaalesef son yıllarda plansızlığın egemen kılındığını anlatan Keleş,”1960’lı yıllarda kurulan Devlet Planlama Teşkilatı 41 yıl sonra 2011 yılında kaldırılıp Kalkınma Bakanlığı içinde eritilmiş, daha sonra Cumhurbaşkanlığı emrine sokulmuştur. Adında konut sözcüğü olmasına rağmen plan yerine proje anlayışını dikey gecekondulaşma yoluyla TOKİ yapmaktadır, kamu yararına ters düşen uygulamalar gerçekleştirmiştir” dedi.TOKİ ÖZELLEŞTİRME İDARESİ GİBİ ÇALIŞIYORKonut denince artık akla sadece kentsel dönüşüm geldiğini belirten Keleş, ”Kentsel dönüşüm de kamu yararı gözetilmesi gereken bir hizmettir. Ancak TOKİ bir özelleştirme idaresi gibi davranıyor. 2004 yılında TOKİ’ye imar planı yapma yetkisi tanınmıştır. Bu düzenleme tarafı olduğumuz Avrupa yerel yönetimler özerlik şartına aykırıdır. Ayrıca arsa ofisi bütün varlıklarıyla TOKİ’ye devredildi. TOKİ’nin arazi varlığı 16.5 milyon m2’den 165 milyon m2 yükseldi. Ama o arazilerin çoğu ne yazıkki elden çıkarılmıştır” diye konuştu.ENFLASYON VE FAİZLER DÜŞMELİKonut talebinin dövizden ve banka faizlerinden olumsuz etkilendiğini söyleyen Keleş şu sözlerle konuşmasını bitirdi:”Eldeki stokları eritemeyen şirketler bankalara olan boçlarını ödemekte güçlükle karşı karşıya kalıyor. Konut satışı sayısı gittikçe geriye gidiyor. İnşaat sektörü bunalımdan çıkabilmek için yeni bir bir iç talep canlanması ve bununla bağlantılı olarak enflasyonun yeniden tek haneli rakamlara düşürülmesi gerekir. Enflasyon yüzde 16. Kredi faizlerinin düşmesi ve yabancı sermayenin gelebilmesi için güven duygularının güçlenmeli gerekiyor. Bunalım tünelinin ucunda bir ışık görmek zorundayız.” Meral KINACILAR