"Gezi Savaşının galibi Atatürk" bu başlık Washington Post Gazetesi'ne ait.. Türkiye'de varolan siyaset algısının tartamadığı gerçeği, okyanus ötesindeki gözlemciler pekala geçebiliyor. Tamsim'de ki yükselen sese getirilen yorum, "Türk protestoları, tüm hızıyla sürerken Atatürk galip geldi" şeklindeydi. Yaklaşık 100 Yıl önce Kemal Atatürk le birlikte devlet kuran çağdaşlarının rejimleri altüst olurken, onun öğretisiyle vücut bulan Türkiye Cumhuriyeti herşeye rağmen dimdik ayakta.. Neden herşeye rağmen? Çünkü onlar değil mi? "siz içerdek, biz dışardan 90 yıldan beri bu Cumhuriyeti bir türlü yıkamadık" itirafında bulunan ve nankör kedilerle, hain baykuşların ülkeyi sürüklediği son nokta "tamsim" değilde neresidir? Atatürk'e ait imajın her yerde yoğun biçimde görüldüğüne dikkat çeker Washington Post, bu tarihsel haber-yorumu şu ifadelerle tamamlıyor. "Türkiye'de kişisel özgürlükler savaşından açıp bir galip çıkmış ise bu da muhtemelen modern Türkiye'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'tür" Evet her daim emri ve icazeti Washington-Brüksel hattından alan, gafleti ihanete tahvil olmuşların, Kemalizme ve onun ışığına karşı, karanlığı verdiği mücadele ortada. "Benic naciz vücudum elbet birgün toprak olacak. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır" bu inanç ve öngörünün ruh ve mana verdiği o devlet te o halkta yerli yerinde. Milletleşme şuurunun hassasiyetlerimizin sınırında ebedi bir nöbete memur ettiği bir halk ve o halktan aldığı güç ve kudretle varlığını devam ettiren milli devlet, işte çağdaş Türkiye'nin adı konuşmamış gerçeği.. Taksim Cephei, Türkler de fazlasıyla varolan ceareti ve özgüveni yeniden ortaya çıkartmış, kamplaştırılmak istenen toplumu ise millet yapmıştır. Yaşamı boyunca hiçbir cephede yenilmeyen Atatürk, hayatta olmadığı halde ona karşı açılan bir cephe savaşından daha galibiyetle çıkmasını bilmiştir.. Gazi direnişinin ve Taksim Cephesinin en yalın gerçeği, Atatürk'te birleşenlerin milletleşmesi, Atatürk'ün milleti Türkleştirme gerçeğidir.