Ülkenin yetişmiş gücünün yurtdışına gitmenin yollarını aradığına dikkat çeken Girişken, "“Çünkü yaşam koşulları Gaziantep’te diğer illere göre daha da kötü durumda. Gaziantep’te hem kişi başı düşen gelirimiz Türkiye ortalamasının gerisinde, hem Türkiye’nin en pahalı kentlerinden biri. Bu şartlar altında bu insanların burada yaşamaya devam etme şansı yok. Oturup bu durumdan nasıl çıkacağımızı düşünmemiz ve konuşmamız lazım” dedi.Özgür Girişken, Türkiye’nin açıklanan rakamlara göre 2019 yılının ilk üç ayında ekonomik olarak küçüldüğünü, yıllardır ilk defa böyle bir durum yaşadığımızı söyledi. Teknik olarak bir saldırı, sıkıntı, zorluk diyebileceğimiz bir durum kalmadığını açık ve alenen bunun ekonomik kriz olduğunu belirten Girişken, “En büyük küçülmelerin lokomotif olan inşaat ve imalatt sektörlerinde olduğu ortaya çıkıyor. İnşaat sektörü geçtiğimiz çeyrekte de 2018 yılının son çeyreğinde de küçülmüş. Bu çeyrektede inşaat sektöründe yüzde 11’lik bir küçülmeyle karşı karşıyayız” dedi.KRİZİ HİSSEDİYORUZBunun beklenen bir durum olduğunu, artık hepimizin hayatlarımızda bu ekonomik darlığı, krizi hisseder duruma geldiğimizi belirten Girişken, “İşsizlik rakamları, enflasyon rakamlarımız ortada. Bizim emsalimiz gelişmeke olan ülkelerin 4-5 katı enflasyonla karşı karşıyayız. Bizde yüzde 20. Tarımda çöküş görülüyor. Yani ülkenin ekonomisi şu anda alt üst durumda. Bir tarafta küçülme yaşanırken, kamu harcamalarının ise ilk üç ayda yüzde 7 arttığını görüyoruz. İşin üzücü kısmı bu. Kriz kabullenilmiyor. Bütün alanlarda bir küçülme var ama kamunun harcamaları artıyor. İsizlik arttıkça, yoksulluk arttıkça oy kazanabilme adına kamu büyük oranda harcama yaptı. Bu yaşadığımız durumun aslında iktidar, belediyeler, yönetimler tarafından idrak edilemediğinin bir göstergesi”diye konuştu. KRİZİ KABULLENMEK ZORUNDAYIZEkonomik krize çözüm olması için önce ekonomik krizin olduğunun kabullenilmesi gerektiğini belirten Girişken şunları söyledi:”Türkiye daha öncede ekonomik krizler gördü, burası bir savaşlar coğrafyası, çok kıtlıklardan, savaşlardan, krizlerler geçtik. Bundanda geçilir ama her seferinde bu kabul edilmiş ve çözüm bulunmuş. Şu anda biz daha bunu kabul etme aşamasındayız. Biz edelim ya da etmeyelim gerçek yaşanıyor. Hepimiz yoksullaşıyoruz, ay sonunu bırakın hafta sonunu getiremeyecek duruma geldik. Son 10 yılda ekonomiyi büyüten en büyük etken, inşaat sektöründeki büyük yükselişti, fakat inşaat öncülüğünde gerçekleşen bu büyüme şu an inşaat öncülüğünde bir kabusa dönüşmeye başladı. İnşaat sektöründe inanılmayacak oranlarda bir küçülme ile karşı karşıyayız.” İNŞAAT SEKTÖRÜ ŞİŞTİ‘Ne yazıkki tüm uyarılara rağmen inşaat sektörünün bu şekliyle şişmesine müsaade edildi’ diyen Girişken konuşmasını şöyle sürdürdü:”Belediyelerden alınan ruhsatlara gidin bakın yok. Bırakın ruhsatı projelerin hazırlandığı bürolara gidin bakın bomboş, eleman çıkarılıyor, bürolar kapanma tehlikesi ile karşı karşıya. Hazırlanan projelerin çıktılarının alındığı baskı merkezlerine gidin bomboş makina satılıyor. Şimdi bu şartlar altında yakın gelecekte bir iyileşme bekleyemeyiz. Ne yazıkki tüm uyarılara rağmen inşaat sektörünün bu şekliyle şişmesine müsaade edildi. Bir müteahhit balonu yaratıldı ve şuanda bu balonun sönmesiyle karşı karşıyayız. İnşaat sektöründe yakın zamanda iyileşme beklemiyorum. Dürüst olmak gerekiyor samimi davranmamız gerekiyorki bir çözüm üretelim. İnşaat maliyetlerinde iki yıl önce 100 liraya yaptırdığınız bir inşaatı bugün 170 liraya yaptırabiliyorsunuz. Hem maliyetler iki katına çıktı, hem bankadan kredi alamıyorsunuz bankalardan 10 yıllık 100 liralık bir kredi aldığınızda neredeyse 300 lira geri ödemesi var bunun. Bunun düzeltilmesi, değişmesi için yeni bir model üzerinde çalışmamız gerekiyor.”BOŞ ŞEYLERLE ZAMAN KAYBEDİYORUZTürkiye’de işsizlik ortalamasının çok üzerinde bir mimar mühendis işsizliğimizin olduğunu dile getiren Girişken, “Önceleri işsizlik sadece inşaat alanında çalışan mimar mühendislerle kısıtlıydı, ancak sanayideki küçülme ile birlikte diğer alanlarada yayılmaya başladı. Şu anda ülkenin yetişmiş gücü, yetişmiş insanları ülkemizin geleceğini temsil eden insanları yurtdışına gitmenin yollarını arıyorlar. Gaziantep özelinde iyi eğitim alan gençlerimizin çoğu Gaziantep’e gelmek istemiyorlar. Çünkü yaşam koşulları Gaziantep’te diğer illere göre dahada kötü durumda. Ne yazıkki. Gaziantep’te hem kişi başı düşen gelirimiz Türkiye ortalamasının gerisinde, hem Türkiye’nin en pahalı kentlerinden biri. Bu şartlar altında bu insanların burada yaşamaya devam etme şansı yok. Oturup bu durumu değerlendirme zamanı. Bundan nasıl çıkacağımızı düşünmemiz ve konuşmamız lazım. Boş şeylerle zaman kaybediyoruz, herşey daha kötüye gidiyor ve gerçeği görmezden geldiğimiz her gün daha ağır bir fatura ödemeyle karşı karşıya kalacağız” diye konuştu. Meral KINACILAR