Siyaset uzun ve meşakkatli bir yol. Yürüdükçe yol uzar, artar.

Seni tanıyanlar çoğaldıkça yalnızlaşır, etrafındaki kalabalıklar kitleselletikçe yalnızlığın depreşir ve içine kapanırsın.

Sen gücünü ağzından çıkacak kelama kilitlenmiş yığınlardan değil, kendi yalnızlığından alacaksın.

Çünkü sen, hor ve öksüz bırakılmış bir davanın son neferisin.

Bil ki, küsmek, darılmak ve gücenmek onların işi, baş eğmek, toplamak ve cem etmek sanadır.

Sözcükler düğüm düğüm olacak boğazında, yutkunacaksın.

Kimselerle paylaşamayacaksın, kimsesizliğini.

Dizlerinin üzerine çöktüğünü kimse görmeyecek. Sen hep dik duracaksın.

Belki ufukların gizemli uzaklığına bakarak ağlayacaksın. İçindeki zehri boşaltacak, hıçkıracaksın. Kendinden bile kaçacaksın kimi zaman.

Bir zirveye çıkacak taşlarla, kayalarla, dağlarla konuşacaksın. Rüzgar sana cevap verecek ve sen onu anlayacaksın.

Neden diyeceksin ? Sonsuzluğa uzanan soruların kaderini nasıl yazdığını çözeceksin. Anlayacaksın bir bedende senteze varan ve seni kuşatan o haşmetli sırrı.

Bileceksin, çünkü sen siyasetten nemalanan ucuz, yapay ve silik bir süluet değilsin. Sen kendin olacaksın. Hiç bir zaman başkalarına benzemeyeceksin.

Çünkü sen olan değil, olması gerekensin. Siyasetin içinde sayılsan da sen, siyaseti kar ve zarar hesabına indirgeyen ucuz bir tüccar değilsin.

Sen düşüncesini kavgasıyla halvet eyleyen bir mücadele adamısın. Bir rehbersin gereğinde. İşaret ettiğin ufkun gerçekliğini hep sen bileceksin. Senin gördüklerini onlar göremeyecekler. Göremedikleri için sana inanmayacaklar. Sen onlara yine de sitem etmeyeceksin. Gözlerinde biriken yalnızlığın hüznüyle onlara tebesüm edeceksin.

Ne bilsin dağın görünen yüzüyle yetinenler, dağın arkasında ki asıl resmi. Seni başkalarından ayrı tutan, farklı kılanda bu değil mi? Bir tek sen bileceksin.

Dev gibi görünen adamların yaklaştıkça cüceleştiğini. Onlar cüceleşirken senin devleştiğini.

Çünkü dev gibi adamlar, dev gibi sevdalar taşırlar yüreklerinde.

Çünkü yürek ve beyin işçiliğidir siyaset. Düşünce adamları ve sıra neferleri ağızlarında su, avuçlarında kum taşırlar siyaset denilen bu değirmene.

Suya yazılan bir yazımı ya da beyhude bir çabamı? Asla. Göklerin sahibidir bu mukkades yüke hamalık edenlerin hakimi ve elbette hakemidir bu imtihanın. Yeterki sen niyetine zehir katma.

Onun içindir ki, herkesten daha fazla yakındır ona ilim ve düşünce adamları. Onun içindir ki, kazandığını zannedenlerin hep kaybettiği, zalimlerin her gün zarar hanesine yazıldığı cuzi bir zamandır dünya ve onun içindir ki galiptir bu yolda mağlup.