Platform adına konuşan Ömer Parlakçı, bin bir türlü zorluk içinde borçla harçla ayakta kalmaya çalışırken yeni yıla da fahiş zamlarla karşılaştıklarını belirterek, “Yılın daha ilk dakikalarında elektriğe, doğalgaza, akaryakıt ürünlerine, ulaşıma yapılan astronomik zamların şokunu atlatmadan her yanımız adeta zam kasırgası ile sarıldı. Her alışverişte cebimizden çıkan para artarken poşetlerimiz küçüldükçe küçülüyor.” dedi. ÇARŞI PAZAR YANIYOR“TÜİK rakamları bile son 19 yılın en yüksek enflasyonunu gösteriyor” diyen Parlakçı, “Ancak Çarşıya, pazara, mutfağa yansıyan zamlar yaşadığımız hayat pahalılığının TÜİK enflasyonun en az iki katı olduğunu gösteriyor. Hem açlık hem de yoksulluk sınırı yüzde 55 arttı. Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 4 bin TL’yi, yoksulluk sınırı 13 bin TL’yi, bekar bir çalışanın yaşam maliyeti 5 bin TL’yi aştı. Halkın cebinden alınıp piyasaya sürülen milyarca dolarla döviz kuru 3-4 puan düşürüldü. Buna rağmen yılın başında 7,40 TL olan dolar kuru 13 TL üzerinde kalmaya devam etti. Tükettiğimiz her şey döviz fiyatlarına göre artıyor. Üstelik kurdaki kısmi düşüşe rağmen başta akaryakıt ürünleri olmak üzere iğneden ipliğe zam sağanağı devam ediyor” dedi. GERÇEK ENFLASYON VURGUSUParlakçı, “Yıllardır gerçek enflasyonu iliklerimize kadar yaşadık. Yaşamaya devam ediyoruz. Ama maaşlarımız hep bir yerlerden sipariş edilip TÜİK tarafından masa başında belirlenen rakamlara göre artırıldı. Üstelik Ali Cengiz oyunları ile belirlenen bu rakamlara göre belirlenen enflasyon farkını almak için bile altı ay beklemek zorunda bırakıldık. Maaş artışlarımızı yaşadığımız hayat pahalılığını yansıtmayan, resmi enflasyon rakamlarına endeksleyen mutabakatlara hiç sıkılmadan “toplu sözleşme” dediler. ‘Yetkili’ sıfatı ile masaya oturanlar mangalda kül bırakmayan laflar ettiler. Sonuçta fatura daha fazla yoksullaşma, daha fazla güvencesizleşme olarak hepimize kesildi. Maaşlarınızdaki erime yerini buharlaşmaya bıraktı. Yoksulluğumuz arttı İğneden ipliğe zam kasırgası yıllardır süren yangının ateşini her gün daha fazla körüklerken “yapılan artış ateşi bir miktar alır fakat közü söndürmeye yetmez” diyenlere artık yeter diyoruz Gittikçe ağırlaşan koşullarda bırakalım altı ay sonrasını yarın nasıl bir ülkeye uyanacağımızı bilmiyoruz. Bu karanlık tabloda geçinemiyoruz. Nefes alamıyoruz” Merve Parlak