Gittikçe değişiyor güzelim memleketimiz.. Farklılaşıyoruz artık.. Bu değildi eskinin Gaziantep'i.. Böyle değildi caddelerimiz, sokaklarımız, hatta kaldırımlarımız.. Bir düzen vardı, intizam vardı.. Esnafın ahilik anlayışı vardı. Şehir merkezinde yürüyen insanlar birbirlerini tanıyor, selamlaşıyor, sohbetler ediyordu.. Gelişiyordu şehrimiz..
Şimdi tamamen değişti caddelerimiz sokaklarımız.. Suriyeliden geçilmez oldu her taraf.. Kolay değil, 500 bini aşkın Suriyelinin bir kentte yaşamını sürdürmeye başlaması.. Dünyanın hiç bir ülkesinde ve şehrinde Urfa, Hatay ve Kilis dışında göremezsiniz böyle bir kargaşayı.. Başıboşluk, keyfiyet, kural tanımazlık, illegaliteye meyilli bir anlayış, ahlaki yönden dibe vuran gidişat, hırsızlık, gasp, adam vurma, yaralama, öldürme ne sayarsan say, hepsi artık Gaziantep'te..
YOLLARDA BİLBORDLAR-AFİŞLER- PANOLAR
ARAP ÜLKELERİ GİBİ YAPTI ŞEHRİMİZİ
Görmüyorlar maalesef kötü gidişatı.. Belki de alıştırdılar bizleri.. Bizde farkına varmadan ortadoğululaştık belki.. Normal karşılamaya başladık artık herşeyi.. Kabullendik sanki.. Olan biteni kanıksattılar bize adeta.. Heryerde değiştik.. Yollarda, kaldırımlarda, lokantalarda, sinemalarda, AVM'lerde, marketlerde.. Düzensizliğe alıştık resmen.. Pisliğe, rastgele atılan çöplere, kaldırımların işgaline, yollardaki trafik keşmekeşliğine alıştırdılar bizi iyice.. Caddelerde bulvarlarda bir zamanlar Suriyede ve arap ülkelerinde görüp eleştirdiğimiz bilbordlar dolduruldu. Kafanı kaldırsan bilbord, reklam panoları.. Daha yetmezmiş gibi direklere bile astılar.. Akşamları gözlerinizi kamaştıran rezilliğe alıştırdılar bize resmen..
UYARDIK AMA KİMSE ORALI OLUP TEDBİR ALMADI
Aslında değişimin işaretleri yıllar önceden veriliyordu.. Bu tehlikeyi yazdık o zamanlarda. Uyardık kenti yönetenleri.. Dikkat edin, Gaziantep değişiyor dedik. Bu şehre yazık ediliyor dedik.. Arşivlerimizde var herşey.. En son uyarıyı 27 Mart 2016 da yazmış ve "Yazık ediliyor Gaziantep'e"demiştik.. Daha önce insanı değerlerden bahsetmiştik bu kez 13 Eylül 2015 de.. Abartmıyorum ve her iki yazımı da tekrar sizlerle paylaşıyorum.. Buyrun birlikte okuyalım..

YAZIK EDİLİYOR GAZİANTEPE
27 Mart 2016
Yıllardır yazıyor, “Gaziantep gerçek kimliğinden uzaklaştırılıyor, kent kimliği kayboluyor, şehrimiz artık tanınmayacak hale getiriliyor” diyerek adeta feryat ediyorum.. Ne varki ses vermesi ve” Ne yapabiliriz de Gaziantepin yaşanabilir kent olmaktan uzaklaşmasını önleyebiliriz”demesi gerekenler, başlarını kuma gömüp seyirci kalmayı tercih ediyor..
Geçen hafta yazdım, şehirde faaliyet gösteren adamakıllı birkaç STK dışında hepsinin ruhuna rahmet okumalı diye.. O birkaçı için de rahmet okumaya fazla zaman kalmadı.. Çünkü dik duramıyorlar, tavır koyamıyorlar.. İki-üç tane çığırtkanın etkisinde kalarak sessizleşip köşelerine çekiliyorlar.. Böylece meydanı onlara bırakıyorlar.. Oysa şehir elden gidiyor, Gaziantepin adı dünyada herkese korku salan il olarak geçmeye başlıyor, kimse oralı değil..
ADIMIZ ARTIK SADECE TERÖR VE CİNAYETLERLE DUYULUYOR
Niye böyle derseniz, cevabım hazır; çünkü bu kenti ölüp gittiklerinde Gaziantep mezarlığında yatacak insanların çok azı yönetiyor.. Onun içindir ki, büyük çoğunluğun umurlarında değil Gaziantepin geleceği.. Bugün var, yarın yoklar.. Bu nedenledir ki, bir zamanlar tarihiyle, kültürüyle, kebabı, baklavası, hatta Gaziantepsporuyla dünyada sempati ile bakılan kentimiz, şimdi teröristlerin barınak yeri ve güzergahı olarak anılmaya başlandı.. Dahası elini kolunu sallayarak giren 500 bine yakın mültecisiyle kent kimliği erozyona uğratıldı. Gün geçmiyor ki, terörle, yasa dışı işlerle Gaziantepin adı geçmesin.. Hemen hemen hergün Gaziantep konuşulur oldu. Ama maalesef Sanayisiyle, Tarihi ve Kültürüyle, Gastronomisiyle ve kahramanlığıyla değil..
HERKES SEYİRCİ KALDI
Son 5 yıldan beri yaza yaza, söyleye söyleye dilimizde tüylerin bittiği gerçekler için bu şehri yönetenler hiçbir tedbir almadı. Zaten mevcut altyapısının yetersizliği düşünülmeden, yüzbinlerce insanın gelip yerleşmesine binlerce aracın trafiğe sokulmasına seyirci kalındı..Sonunda artık sis perdesi aralanmaya başlandı.. Meydanı özellikle güvenlik yönünde boş bulanların yaptıkları ortaya çıkmaya, hatta dünyayı tehdit edici eylemlerin hikayelerinde Gaziantep adı geçmeye başladı..
Maalesef bu kentte yıllardır geliyorum diyen tehlikeler hep halı altına süpürüldü. Herkes seyirci kaldı.. Gaziantepliler, özellikle STKlar olarak bu tehlikenin varlığı görülmek istenmedi. Çözümler üretilmedi. Oluşumlar sağlanmadı. Formüller bulunamadı. Güvenlik zaafiyetine ses çıkarılmadı. Hatırlarsanız ilk başta kazalar dahil mültecilere dokunulmazlık politikası izlendi. Güya koruma amaçlı, ama gelecekte bunun etkisinin şehirde kontrolün elden kaçağı hesabı yapılmadı. İktidar partisi teşkilatı en küçük eleştiriye tahammül edemezken, muhalefet partileri ise gerçek tavırlarını koyamadı. Odalar işin sadece ucuz işçi bölümüyle ilgilendi. GTO ile Kent Konseyi müştereken projeler üretti ama Ankaradan geri döndü. Sonuç olarak bu başıboşluktan doğan illegal yapılanmalar Gaziantepin kabusu oldu.. Kentin imajı ve Dünyaya tanıtım yolunda başlatılan küçük hamleler, büyütülemeden, karşılığını göremeden kum taneciklerinden yapılan kaleden ibaret kaldı.

İTİBAR VE SAYGI PARAYA ENDEKSLİ
13 Eylül 2015
Türkiyede artık çok şeyler değişiyor.. Sevgi ve saygı ortamından süratle uzaklaşılıyor. Değerler para ve çıkar üzerinden hesaplanıyor.. Paran varsa, nasıl kazandığın önemli değil.. İtibarın paraya endeksli.. Paran yoksa değersizsin.. Çevren bir yana, evinde eşin ve çocuğun bile yüzüne bakmayacak noktaya geliyor.. Kardeş akraba paran varsa yanında, yoksa onlar da uzaklaşıyor sizden.. Oysa eskiden bu kadar değildi bakış açıları.. Elbette parasal güç önemli, ama herşey paraya endeksli değildi.. Devlet sevgisi, toplumsal sorumluluk, insan sevgisi önemli kılardı herşeyi.. Şimdi ise, ne devleti düşünen var, ne toplumu.. Zaten insan sevgili yok olmak üzere.. dediğim gibi sevgi sadece paraya ve çıkara endeksli hale gelmiş..
GERÇEK ANTEPLİLER YABANCILAŞTI
Gaziantepte aynı düşünce üzerinde şekilleniyor.. Biraz daha bozulduk desem yeridir sanırım.. kent kültürümüz yok olmuş durumda.. Kozmopolit bir şehir haline dönüştürüldük.. Gerçek Antepliler adeta yabancılaştırıldı bu şehirde.. Zengin dediklerimiz zaten B-C-D planlarını yapmış durumdalar. Tıpkı Antep harbinde olduğu gibi en küçük bir kaosta hemen kaçmaya hazırlar çocuklarıyla ailesiyle birlikte.. Üstelik bu zenginlerimiz şehri filan düşünmüyor zaten.. Arsa ve konut sevdaları,kent sevdasından daha ağırlıklı hale dönüşmüş.. Kentin alt yapısı, havası, imarı, yeşili, okulu, ulaşımı, suyu, elektriği onlar için kıymet ifade etmiyor.. Onun içindir ki, bu uğurda mücadele verenlere sıcak bakmıyorlar. Mesela bu yazıyı okuyunca öfkelenecekleri gibi.. Ve onlarda paralı insanları seviyor.. İster legal, ister illgeal, para kazanmayı becerenlerle el ele kol kola veriyor.. Dürüst Bürokratlar, Memurlar, Esnaflar, Kobiler, bizim anlayıştaki gazeteciler pek makbul değil onlar için.. İşini bilen, Makyavelist düşünceye sahip olanlar makbul onlar için.. Diyeceğim şu ki, Ülkemiz Kuvai-milliye ruhunu yitirmiş, atalarımızın Çanakkalede, Dumlupınarda, Sakaryada vatanı için canını seve seve feda etme aşkı, yerini farklı aşklara ve sevdalara terketmiş.. Onun içindir ki, doğuda vatanları uğruna şehit olan asker ve polislerimizi bile kanıksar hale gelmiş durumdayız. Artık ateş ülkede yanmıyor, sadece şehit evlerinde yanıyor.. Ülke heyecanını yitirmiş adeta..
HEPİNİZE İYİ HAFTALAR