Futbolekonımi.com internet sitesinde Gaziantepspor’un durumunu değerlendiren Cengiz, kırmızı – siyahlı temsilcimizde yaşanan çöküş sürecini doğru tespitlerle irdeleyerek yayınladı.

İşte Manisa Celal Bayar Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Recep Cengiz'in, Gaziantepspor ile ilgili yazısı;

Yrd.Doç.Dr. Recep Cengiz- 8 Ocak 2018 Türkiye’de değil dünyanın her yerinde normal şartlarda bir futbol kulübü tıpkı bir şirket gibi vergi, transfer ücreti, maç ve sigorta primleri ve çalışanlarının maaşlarını tamamen ödeyemezse; kulübün telefon, elektrik, doğal gaz ve su faturaları birikmiş; kurum ve kuruluşlara alacakları için icra takibi başlatmışsa; fırıncıya, kasaba, manava, şirketlere, uçan kuşa borçlanmışsa, kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalması kaçınılmaz oluyor.

Son örnek, bir dönem, Türk futbolunun, Anadolu'nun yükselen yıldızı Gaziantepspor, tıpkı daha önce Diyarbakır, Mersin İdman Yurdu, Sakarya, Kartal, Kocaeli,Van ve Zoguldakspor gibi göz göre göre yanan bir mum gibi sessizce sönüyor.

Öncesinde, tarihinde Süper Lig kariyerleri bulunan Karşıyaka, Bucaspor, Kayseri Erciyesspor, Eskişehirspor, Balıkesirspor, Mersin İdman Yurdu ve Manisaspor ve 2. Lig Kırmızı Grup’ta mücadele eden Kocaeli Birlikspor’la birlikte, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ve FIFA tarafından puan silme cezası aldılar.

Futbol federasyonu verilerine göre borçsuz üç kulübün dışındaki kulüplerin doğru, yeterli ve kurumsal bir şekilde yönetilmediklerini gösteriyor. Kurumsal kimliğe sahip gibi görünen fakat olmayan bu kulüpler zaman zaman başarılar yaşatsalar da yıllarca vergi, sigorta borçları için siyasilerin; para için iş adamlarının; tesis için belediyelerin; elektrik, su, doğal gaz için şirketlerin kapısını aşındırıp duruyorlar.

Sonrasında ulusal basına haber olmasa da, şu an takımda görev yapan çaresiz antrenör, emekçi futbolcu ve gariban personelin, bu saygın insanların beyhude çabası acı çıplaklığıyla ortaya çıktı.

“Kendi ürettikleriyle bu dengeyi kurabilen ʽAkhisar, Başakşehir ve Gençlerbirliğiʼ, borçlu olmasına rağmen doğru yönetildikleri kamuoyunca kabul edilen ʽAltınordu’ dışında bir otoriteye başvurma zorunluluğu olmaksızın koruyabilecekleri yönetimsel yetenek, beceri ve değerler dizgesi içinde ol(a)madıkları için borç batağına saptandılar. Bu kulüplerin gelir-gider kaynaklarının değerlendirilmesinde, yasal ve etik olan birbirine karıştırıldı.”

Yaş ortalaması 16-18 olan omurgalı futbolcu ve karakterli bir antrenör grubu futbol değil sonucu belli dramatik bir oyunun içinde debelenip duruyor. İçlerinde kabul etmedikleri duygu ve bastıramadıkları arzu onları son maçlarında onurlu mücadele etmeye sürüklüyor.

Türkiye’de Akhisar, Başakşehir ve Gençlerbirliği dışında borçsuz kulüp yok. Mutlaka bir yerlerde parası kalmayan futbolcu veya antrenörün olup olmadığı bilinmiyor(!)

- Türkiye’de kurumsal yapılanmasını gerçekleştiren, tesis sorunu olmayan, şirketleşen, ikinci ve üçüncü ligde pilot takımı olan kurumsal kimliği olan bir takım nasıl kaderine terk edildi? Bilinmiyor(!)

- Kötü yönetilen kulüpleri nasıl eleştireceğimizi bilmiyoruz. “İyi kulüp nedir? İyi yönetici kimdir? İyi bir futbolcu nasıl seçilir veya nasıl yetiştirilir? İyi bir takım nasıl oluşturulur? Bilinmiyor(!)

- Türk futbolunda sadaka ile destek arasındaki fark nedir? Bilinmiyor(!)

- Futbolcu transferinde % nedir? Bilinmiyor(!)

- Günlük projeleri hangi dahi başkanlar yaptı? Bilinmiyor(!)

- Diyarbakır, Mersin İdman Yurdu, Sakarya, Kocaeli, Van ve Zoguldakspor gibi koskoca Gaziantepspor nasıl bu hale getirildi? Bilinmiyor(!)

- Yıllardır üç büyükler başta olmak üzere birçok takıma çok büyük meblağlara satılan (Antonio de Nigris, Ayhan Akman, Mustafa Özer, Batista, Boliç, Dany Nounkeu, Ekrem Dağ, Ertuğrul Sağlam, Fatih Tekke, Gökhan Güleç, Hakan Bayraktar, İbrahim Toraman, İbrahim Üzülmez, İsmail Köybaşı, Kemal Aslan, Muhammet Demir, Olcan Adın, Orkan Çınar, Serdar Kurtuluş, Tabata, Yaw Preko gibi onlarca ) yıldız futbolcunun paralarını kim nasıl kulübün kasasından uçurdu? Bilinmiyor(!)

-Gaziantep sporun 90 milyon borçla küme düşürülüp, hemen başka bir takım alınıp, ismi değiştirilip başına ‘Gazişehir’ ibaresini ekleyen dahi kimdir? Bilinmiyor(!)

- Gaziantepspor tarihi yerinde mi? Bilinmiyor(!)

- Gaziantepspor’un, Türk futbolu için anlamı nedir? Bilinmiyor(!)

- Gaziantepspor kaç menajeri zengin etti? Bilinmiyor(!)

- Gaziantepspor kaç batık şirketi kurtardı? Bilinmiyor(!)

- Gaziantepspor’un bu durumu ile ilgili yapılan her tespit, kulübü kapanma noktasına getiren yöneticilerinin etik/ahlak kodlarının da ne şekilde olması gerektiği konusunda fikirler veriyor mu? Bilinmiyor(!)

Bilinen bir şey var ki; son zamanlarda futbolun gerçek amacından saptırılarak bir takım çıkarlar için araç haline gelmesi ve ahlak değerlerinin yerini maddi değerlerin alması, bu alanda futbol etiğine duyulan ihtiyacı daha iyi ortaya koymaktadır.

Bilinen bir şey var ki; Gaziantep futbol kamuoyu, sezgisel olarak, kulüp yönetimine güvenilmeyeceğini anladı. Yoğun bakımda yatan, kanserli bir hastanın, yakınlarının kendisine “otopsi temiz çıktı, merak edilecek bir şey yokmuş” demelerine zorunlu olarak inanmak istemesi gibi, kulüp başkanının demeçlerine inanmadan inanmış gibi gözüktü.

Bilinen bir şey var ki; Türkiye gibi futbol yöneticilerine inanç ve güvenin oluşmadığı bir toplumda, futbol yönetiminde “Bu yetersiz yöneticilerin pek çoğu bizden önceki yönetimden çok borç vardı, tesis yoktu, para yoktu, biz olmazsak kulüp kapanırdı gibi ucuz politika ürünü yalan ve yanıltıcı söylemler toplumda travma yarattığı gibi Gaziantep sporun kötü yönetildiği inancını ve “adamı olan seçilir” algısını pekiştirdi.

Bilinen bir şey var ki; Gaziantepspor için yok olup giden bir aleyhte zaman akışı ve boşa giden umutsuz çabalar, dürüst ve ilkeli futbol adamlarını yoruyor, Gaziantep’i tüketiyor.

Bilinen bir şey var ki; burada sadece bir futbol kulüp kapanmıyor, bir ilin daha kendini fark etme/ettirme arzusu yitiriliyor.

Bilinen bir şey var ki; yanlışları yazmaz, tepki göstermezsek hiçbir kimse artık yanlışlıklara kızmaz ya da hiç kimse bu köklü kulüpleri bu hale getiren en iyi halleriyle iş bilmez beceriksiz ve vizyonsuz; en kötü halleriyle yalancı, düzenbaz ve sahtekâr yöneticilerin varlığından utanç duymaz olur.

“Futbol böyle yönetilmek zorunda değil, mutlaka bir alternatifi vardır, denenmelidir”

MUHARREM TÜRKOĞLU