Gaziantepspor'daki kötü gidişat sürüyor..Kadro iyice güçsüzleştiriliyor, kulüp her geçen gün gerçek taraftarından uzaklaştırılıyor..Futbol ve kulübü idari yönden ele aldığınızda ise akıl almaz işlerin gerçekleştiğini görüyorsunuz.. Geçen sezonun devre arasında yapılan, Hürriyet, Cenk ve Wagner transferine inat, bu sezon zaten zayıflatılan ve güçsüzleştirilen kadrodan birde ara transferde Olcan, Murat Ceylan gibi önemli iki futbolcu gönderiliyor..

Yerlerine Gaziantepspor'un marka değerine ve klasına asla uygun olmayan isimler alınıyor, adı şikeye bulaşmış kişilerle kulübün itibarına darbe vuruluyor..Öylesine acemilikler, öylesine sorumsuzluklar yapılıyor ki, gelişmeler karşısında şaşırıp kalıyoruz. Kulübü yöneten üç kardeş, şirketlerinde bile bu kadar vurdumduymaz ve sorumsuzca davranamayacakları işlere, Gaziantepspor'da rahatlıkta imza atıyorlar..

Bir yorumcu çok güzel ifade etmiş son gelişmeleri: GAZİANTEPSPOR'UN TRANSFER POLİTİKASI ! Sözleşmesi Bitmiş, Kadro Dışı Kalmış, Şikeyle Adı Karışmış Bedava Oyuncu Arıyoruz !..

YÖNETİCİLERİN BİRŞEYDEN HABERLERİ YOK

Şunu net olarak söyleyebilirim.. Üç kardeşin dışında Gaziantepspor kulübünde adı geçen yöneticilerin, alınan hiçbir karardan ve yapılanlardan haberlerinin olmayışı, gelişmeleri sadece özellikle bizim gazeteden öğrenmeleri, sanırım sizlere daha iyi fikir verecektir..

Tek amaçlarının sadece Gaziantepspor'un adından ve gücünden faydalanmak olduğuna kesinlikle inandığım kişilerce yönetilen Gaziantepspor'un, her geçen gün borç batağına saplanması da, şimdilerde sadece seyirci olan ve ses çıkarmayan, mevcut yönetim kurulu üyeleriyle bu kentin önde gelenlerine gelecek günlerde ağır bir yük getirecektir..

TURGUT DOĞAN ŞAHİN

TRANSFERİNDE YALAN RÜZGARI

Sportif başarısızlığına birde Türkiye kupasından elenmeyi ekleyen Gaziantepspor için endişelerimiz hergeçen gün büyümektedir.. Kulübü yöneten üç kardeşin keyfi tutumu bir yana, hesaplardaki belirsizlikler, kulüp şirket ilişkilerinin birbirine karıştırılması, hem kulübün hem başkanın şirketinin incelemesinin hala devam etmesi, bu kentin adını taşıyan Gaziantepspor için hepimizi tedirgin etmektedir..

Bir Turgut Doğan Şahin transferinde izlenen yol, Ankaragücü'nün başkanına 650 bin lira kaptırılması, buna karşın kulüp resmi sitesinde 1 milyon 350 bin lira peşin ödendi açıklamasının yapılması, yalanlar kadar insanları kandırmanın kısa sürede ortaya çıkacağının belgesi niteliğindedir..Böylesine yalanların ve rakam karmaşasının daha ne gibi işlerde kullanıldığı da meçhuldur..

GAZİANTEPLİ ÜYELER YÜZDE 30-35'E DÜŞÜRÜLDÜ

Buna ilaveten birde üyelik skandalının ortaya çıkması, Gaziantepspor adını taşımasına ve bu kentte faaliyet göstermesine karşın,inanılmaz bir senaryo ile Gazianteplilerin listeden silinmesi tartışılması gereken ayrı bir konudur.. Şu anda kesin olmamakla birlikte Gaziantepspor kulübünde üye sayısı 1032'ye çıkarılmıştır. Aralarında Asım Atmaz'ın da dahil olduğu Gaziantep doğumlu 150'ye yakın spor adamı üyelikten silinmiştir..Listeye bakıldığında adı Gaziantepspor olan kulüpte, sadece yüzde 30-35 civarında Gaziantepli üyenin kaldığını göreceksiniz. Böylesine aleni biçimde şehirle alay eden ama Gaziantepspor adı sayesinde piyasa edinen kişilerin 1969 yılında kurulan kulübümüze ne getirip neleri götürdüğü artık masaya yatırılmalıdır..

KENTTE VATANDAŞIN SORUNLARINA

ÇÖZÜM BULACAK YETKİLİ ARIYORUZ

Gaziantep'te yaşayanlar olarak, sadece kentimizi süper ligde temsil eden Gaziantepspor'u yönetenlerden dert yanmıyoruz..Birde kenti yönetenlere hem övgülerimiz hemde sitemimiz var.. Elbette bu kentte yaşayan vatandaşlar olarak iyi ve güzel gelişmelere şahit oluyoruz, hepsine eyvallah.. Ama yaşamımızı zehir eden, bizleri hiçe sayan anlayışa da artık isyan noktasına gelmiş durumdayız, kent yetkililerinin haberi olsun..

Ekonomik anlamdaki gelişmişliğe ve bölgenin cazibe merkezi konumuna gelmesinden dolayı elbetet gururluyuz.. İhracatta durumlar iyidir, ona da alkış.. Odalar, dernekler proje üstüne proje üreterek şehre hareket kazandırıyor, bunu da alkışlıyoruz.. Kentin kültürü ve tarihi eserleri yönünde atılan her adımın hepimizi gururlandırdığını söylüyor ve onu da ayakta alkışlıyoruz..

HAVAMIZ KİRLİ, YOLLARIMIZ KÖTÜ

Amma.. Tüm bunlara karşın vatandaş olarak yine de günlük yaşamımız içerisinde gördüklerimiz yüzünden, Gaziantep'te yaşamaktan yeterince keyif alamıyoruz..Bir kere havamız kirli, nefes alamıyoruz..Kömürler kalitesiz ve zehir saçtığından şüpheliyiz.. Vilayete bu üçüncü yazım,kalite konusunda analiz yapılması için söylediğim.. Ama hiç oralı değiller..

Yollarımız kötü trafiğe çıkmaya korkuyoruz.. Trafik ışıkları evlere şenlik.100 metre mesafede 2 trafik lambası konulmuş, ikisinde de 60'ar saniye kırmızıda bekliyorsunuz.. Tam bir komedi yani.. Kavşaklar işgal altında..Parkometrenin iyice suyu çıkarılmış..Yollar zaten yetersiz birde parkometre yüzünden tek şeritlere düşürülmüş.. Asfaltlar rezil..10 senedir Çetinkaya'dan Kalyon kavşağına gidişteki yol ile Kırkayak taki yolun asfaltı yapılmadı.. Köy yolları düzeldi, buralar düzelmedi..

YOLLAR VE KALDIRIMLAR İŞGAL EDİLMİŞ

Sokaklar ve ara caddeler kazılmış, öylece bırakılmış.. Yağmur yağınca çukurlar tuzak haline geliyor, ama ne büyükşehir, nede ilçe belediyeleri bu işe bir çare bulamıyor. Denetim yok, gezme ve inceleme hak getire.. Bir işyeri yolu kazıyor, ya boru yada da kablo geçiriyor, sonra öylece bırakıyor.. Haftalarca aylarca öyle kalıyor.. Belediyelerimizin bu konuda ürettikleri sadece BAHANE..

Şehrin cadde ve kaldırımları işyerleri ve oto galerileriyle işgal edilmiş..Kaldırım yetmemiş, yollara da arabalar konuluyor.Tamam otogalerileri şehir dışına çıkarılacak başüstüne..Ama oto galericileri de vur deyince öldürüyor. Şehitkamil Belediyesinin karşısındaki caddenin hemen köşesinde kaldırım yok olmuş, yolun yarısı üzerinde satılık yazan otolara tahsis edilmiş. Kalyon'dan Çetinkaya'ya gelene kadar ana cadde ve kaldırımlar da öyle. Birde arabaları yıkıyorlar, yollar ve kaldırımlar çamur deryasına dönüyor..Yaya olarak gitmek tam bileye dönüşüyor..

YİYECEK İÇECEKTE KALİTE YOK KAZIK VAR

Gürültü zaten kaderimiz.. Ambulans bile boş giderken siren çalıyor. Gece yarısı yollar bomboş adam yine sirenle gidiyor..Şu kış günü gece saat 24'lerde havai fişekler atılıyor..

Bir restoranda veya cafeye gidiyorsunuz, kalite dökülüyor ama fiyatlar uçuyor.. Elbette aklı başında yerler var ama sayısı o kadar az ki..

Sahi bu memlekette fiyat ve kalite kontrolü yapılmaz mı? Bu yiyecek içecek işleri bu kadar mı kendi kaderine terkedilmiş..Vatandaşın sağılığı ile oynamak bu kadar kolaymı ?

TÜRKİYE'NİN EN KÖTÜ EKMEĞİ

GAZİANTEP'TE YAPILIYOR

Ekmek desen belki de Türkiye'nin en kalitesiz ekmek üreten şehri haline geldik. Nereye gitsem harika ekmekler görüyorum, ama bu kentte aklı başında ekmek yemeğe hasret bırakıldık..Hele tırnaklı ekmekler tam felaket.. Fiyatı pahalı kalitesi sıfır..Elinize aldığınız ekmek kağıt gibi. Bir saat sonra demir gibi oluyor. 1 gün içinde küfleniyor..

Bir tek Tabakhanede Hösükoğlu'ndan aldığımız ekmeği yiyebiliyoruz. Kimse kızmasın kusura bakmasın gerisi kalitesiz.. Ama Fırıncılar odasına baktığınızda adamlar kalite yerine habire gereksiz işlerle uğraşıyorlar..

Evet..Yazacak o kadar çok sorun var ki, inanın günlerce haftalarca yazsanız bitmez.. Bu sorunları vatandaş yaşıyor..Bu tarfikte, bu yollarda, bu kaldırımlarda çileyi vatandaş çekiyor..Restorantlardaki kalitesizlik ve fiyat kazığını vatandaş çekiyor..Gürültüyü, kirliliği büyük boyutta vatandaş yaşıyor.. Elbette Sayın Vali, belediye başkanları ve milletvekillerimiz de bu işin içinde.. Ama bu bahsettiğim olumsuzlukların kaçını yaşıyorlar, o tartışılır.. Keşke bizler gibi yaşasalar..Bizler gibi o sıkıntılara ve kalitesizliği görseler.. İşte biz onların renhberi oluyor ve BU KENTTE SADECE GÜZEL ŞEYLERE BAKMAYIN, BİRAZ DA VATANDAŞIN BİREBİR YAŞADIĞI SORUNLARA GÖZ ATIN, ÇÖZÜME ULAŞTIRIN diyoruz..Unutulmasın ki, bu sorunlar vatandaşın bu kentte yaşamını zehir etmekle kalmıyor, başta iktidar partisi olmak üzere valisi ve belediye başkanlarına da güven unsuru konusunda önemli etki yapıyor..

JANDARMA KARAKOLU ARKASINDA

TÜM EVLER SOYULMUŞ

Bir okuyucum aradı. Aktoprak mevkiindeki Şehit Arif Jandarma Karakolu arkasında bulunan 20'den fazla bağ evlerinin bir gece içerisinde hırsızlar tarafından soyup yağma edildiğini söyledi. Okuyucum Jandarmaya gittiklerini şikayet ettiklerini ama aldıkları cevabın 'evlerinize kamera taktırın' olduğunu söyledi. Elbette kamera bir yöntem. Ama buna cevabı yine okuyucum veriyor ve 'bu hırsızlar o kameraları da söküp götürürler, kimseden korkuları yok ki?'diyor. Biliyorsunuz artık oralar bir mahalle. Adını da Kirazlı Bahçe koymuşlar. Güvenlik yönünden Şehir merkezindeki mahalleden farksız olması gerekir. Düşünün bir kere bir mahallede bir gecede 20 eve hırsız girse neler olur? Burası da öyle.Yetkililerin dikkatine sunuyorum..