Gaziantep’te kiminle konuşsanız çok rahat değil.. Bu yaşıma geldim daha bu kadar endişeli, bu kadar dertli, bu kadar şikayetçi bir toplum görmedim.. Şehirde insanlar mutlu olmalı.. Ama Gaziantepliler mutsuz..Elbette tümü diyemem.. Ama çoğunluğumuzun sıkıntısı bu şehrin tadının tuzunun kalmadığı yönünde.. Bir kere bu şehir sevgiye muhtaç.. Ama o sevgiyi yaşatacak unsurlar yok..Kent halkı kendisinin adam yerine konulmasını istiyor.. Bunun için hiç değilse yaşam koşulları içerisinde yer alan, elektrik, su, ulaşım konusunda sıkıntı yaşatılmasın istiyor.. Ama gelin görün ki, bu bile sağlanamıyor.. Mutlaka bu üç unsurdan biri aksıyor.Elektrikler habersiz kesiliyor ne zaman geleceği bilinmiyor.. İşte önümüz kış, yine sık sık kesintiler olacak..SU MESELESİ GERÇEKTEN SIKINTI VERİCİSu meselesi özellikle geçen hafta yaşanan sıkıntı nedeniyle halka doğru biçimde anlatılamadığından, tepki getiriyor.. Konuşuyoruz yetkililerde elbette. Biliyorum su konusunu.. Ama bunu halkla paylaşım noktasında çözümler üretme yoluna gidilmiyor..Haliyle beraberinde spekülasyonlar peşpeşe geliyor.. Zaten insanlar öfkeli, zaten dokunsanız patlayacak, o anlarda sosyal medyalar ve iletişim unsurları kötü niyetlilerin eline geçiyor ve peşpeşe söylentiler ilgi görmeye başlıyor.. Yani bir deli kuyuya taş atıyor, kırk akıllı onunla uğraşıyor misali..Çok net bilinmesini istiyorum, Gaziantep’te yağışların olmayışı yüzünden su sıkıntısı var.. 167 milyon metreküp suyun şu anda 24 milyon metreküpe düştüğünü sadece yetkililer biliyor.. Gaziantep tarihi boyunca Ekim ayları için söylüyorum en düşük su kapasitesiyle başbaşa kaldı.. Bu zamana kadar en düşük miktar 30 milyon metreküptü.. Onun altına inince, Kartalkaya’nın yetersizliği yüzünden su dibe kadar indi. Haliyle kentin önemli bölümüne su verilemeyecek noktaya gelindi. Çataltepe imdada yetişti ama bunun şehre su verilmesini sağlamak için belli bir zamana ihtiyaç vardı. O nedenle suları kesmek zorunda kalındı. Ama nedense panik halindeki vatandaşa bu detaylar verilmeyince ortaya suların zehirlendiği, kanalizasyonun karıştığı iddiaları atıldı…İşte buradaki strateji hatası yüzünden insanlar tedirgin oldu. Herkes hazır sulara koştu. Kentteki panik inanılmazdı.. Tuvalette temizlik yapacak suların kalmadığını düşünün gerisini anlatmaya gerek yok..Diyeceğim odur ki Gaziantepli olarak bu gibi durumlarda halkın net şekilde bilgilenmesi, aynı zamanda sorunun birlikte paylaşılmasını getirecektir..YOLLARIN KAPATILMASI ÇİLEDEN ÇIKARTIYOREn büyük sıkıntılar ve gerçekten hepimizin bırakın moralini, asabını bozan sorunların başını son dönemlerde trafik ve yolların kapatılması çekiyor.. Tamamen güvenliğe dayalı olarak yapılan bu uygulamanın tabiri caizse cılkı çıkarılıyor.. Elbette sıkıntıdayız.. DEAŞ’lının, PKK’lının, İtin kopuğun, arsızın ahlaksızın, teröristin, hırsızın, dolandırıcının, aklınıza ne geliyorsa bu şehirde namuslu insanların huzurunu bozan hepsinin etkisiz hale getirilmesini sağlamak lazım.. Onun için gereken tedbirlerin tümüne katılıyor, hatta yardımcı bile oluyoruz..Ama bunu yaparken, bu kentte yaşayan vatandaşlar olarak özellikle güvenlik tedbirlerinin abartılmasından şikayetçidir..TEDBİRE EVET AMA ABARTIYA HAYIRBiliyoruz ki bu kentin merkezinde trafik ulaşım sıkıntısı yüksek boyuttadır.. Zaten mevcut yollar yetmemekte, insanlar alternatif yollar aramak zorunda bırakılmakta, Fatma Şahin ve ekibi de bu sıkıntıya bazı kavşaklarda sola dönüş yasağı getirerek çözüm bulmaya çalışmaktadır.. Günün her saatinde yaşanan bu sıkıntıya, özellikle Kamil Ocak’ta yapılan Gaziantepspor ve Büyükşehir takımlarının maçları olduğu gün tuz biber ekiliyor.. Maçların başlama saatinden çok önceleri yani 5-6-7 hatta 8 saat önceden çevre yolları kapatılmaktadır.. İnsanlara alternatif yol çözümü de getirilmediğinden, ki getirilenlerin de çözümsüzlük getirdiğinden, Gaziantep’te o gün kent merkezinde hayat yaşanılmaz hale gelmektedir.. Buna birde yollara çaprazlara Büyükşehir Belediyesinin kamyonları yerleştirilince, insanların öfkesi zirve yapmaktadır..TEPKİYİ FATMA ŞAHİN ALIYORBurada olanın Sayın Fatma Şahin’e olduğunu söylemeliyim.. Çünkü yollarda Büyükşehir’in büyük damperli kamyonlarını, iş makinalarını gören herkes, bunu Büyükşehir’in yaptığını düşünüyor.. Basit örnek geçen hafta Gaziantepspor’un Türkiye kupasında 100 tane taraftarın bile gitmeyeceği maçta yaşandı.. Hafta arasında Emniyet ve Vilayet yönüne giden yol, istasyon caddesine giden güzergah dahil tüm bölge kapanınca, insanlar çileden çıktı.. Oysa bunun formülü var.. Güvenlik madem maç için alınıyor. Çerçeveyi daha dar tutabilirler. İki tane önemli ana caddeyi saatler öncesi kesmeye gerek yok.. Bunun için kimseye akıl verecek değilim elbette. Ama ben bu kentte yaşayan vatandaşım. O vatandaşlar gibi neler yaşadığımı bilenim..ÜNİVERSİTEDEKİ KUTLAMADA AYNIYDISadece maçlarda değil bu sıkıcı tedbir. Önceki gece Üniversitede yapılan 29 Ekim etkinliğine gittik, yine aynı sorun.. Kapıda arama elbette olmalı, nitekim oldu.. Sonra asıl dert başladı.. Bu kez aracımızı park edecek yer bulamıyoruz. Çünkü salonun çevresi tamamen yasaklanmış.. Hiç yönlendirici veya uyarıcı levhalar yok.. İnsanlar çaresiz şekilde buldukları ara geçitlere, kaldırımlara park etti. Kimileri arabasını park eden araçların önüne koydu gitti.. Bitmedi oradan salona girebilmek için iki kez güvenlikten geçtik.. Çok net söyleyeyim, 100 kişiden 90’ı geldiğine pişman oldu. Ama yine de helal olsun, mesele Cumhuriyet olunca, davet Gaziantep Valisinin olunca saygı gereği herşeye katlanıldı. Ben dahil..KUTLAMA DAHA FARKLI FORMATTA OLABİLİRDİBu etkinlik için eleştirim belki bundan sonra dikkate alınır diye söylüyorum.. Abartı değil gerçek, buraya davet edilenlerin büyük bölümü resepsiyon var diye, mutlaka yemek yemeden gelmişlerdir. Ama programın uzaması nedeniyle daha ortalarında koltukların boşalması, insanların gitmesinin nedenleri umarım araştırılır.. Yani kutlama daha erken saate alınabilir, bu formatta değil de mevcut salon yerine daha geniş ortamda yapılabilinirdi.. Buna Resepsiyon karışımı da diyebilirim.. Geç saatlere kadar salondakilerin yarısına kadarının gittiği bir resepsiyon olmazdı böylece..HAYDİ GAZİANTEP’E DİYORUZ AMA BU GİDİŞLE İKNA EDEMİYORUZBunları yazıyorum diye sakın kimse sitem etmesin.. Bizler Gaziantep’te yaşayanlar olarak eğer bu kadar eziyetli bir ortamla başbaşa bırakılıyorsak, şehrimize gelecek insanlar, yerli yabancı turistlerin ne düşündüğünü sormama bile gerek yok.. Kent konseyleri için sık sık gittiğimiz illerde Gaziantep’e gelin dediğimiz insanların bize “Ya şehirde gezemiyoruz” derken, şikayetlerinin başında ulaşım ve bu tür uygulamalar geliyor..İNTERNETİ KESİLEN İL OLMAK YAKIŞIYOR MU GAZİANTEP’EBir şey daha var elbette.. Biliyorsunuz Gaziantep, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde.. Bunun ekonomik veya başka yönlü bize katkısı nedir bilmiyorum. Bildiğim bu bölgede olmamıza rağmen teşvik dışı bırakılmamız.. Başka artısı nedir bilemem.. Ama bildiğim son dönemlerde doğudaki olaylar yüzünden Gaziantep’e büyük darbe vurulduğudur.. Eylül ayında yaşamıştık biliyorsunuz, internet kesintisini.. Yanıbaşımız Osmaniyede, Maraş’ta İskenderun’da internet var ama Gaziantep’te yok.. Sebep, efendim Güneydoğu Anadolu bölgesindeyiz de ondan.. Ve bu kesinti yüzünden ne kayıplar, ne çileler çekiliyor tarifi bile zor.. O gün İstanbuldaydım, arayan herkes isyan ediyordu. Bende onlara “biz kent için neler çekiyoruz, ama her seferinde darbe yiyoruz” diyerek yüksek sesle konuşunca, çevremdekiler yine sordu; “nedir bu sıkıntın, öfken” diye.. Bende onlara “doğudaki kesinti yüzünden Gaziantep’te interneti kapatmışlar” dedim.. Haliyle yüzüme gülerek “Yani şimdi Gaziantep’e gitme zamanı” diyerek adeta alay ettiler.. İnanın çok sinirleniyorsunuz..İşin daha vahimi ve ilginci nedir biliyormusunuz, Gaziantep’te internetin niye kesildiğinden kentin milletvekillerinin haberi yok.. 2. Gün Nejat Koçer’e söylendi o da “beni kimse aramadı, meclisteki çalışmalar yüzünden çok yoğunuz, hemen harekete geçiyorum” dedi ve içişleri bakanına giderek kısa zamanda sorunu çözdü.. YOLLARDA KAÇ KİŞİYİ TANIYABİLİYORSUNUZSon birşey daha var söyleyeceğim.. İster kabul edilsin ister edilmesin. bu şehirdeki mutsuzluk zaten aşırı boyutta.. Geçenlerde Ahmet Ümit de ifade etti, ki yıllardır aynısını yazıp söylüyorum.. Artık caddelerde, sokaklarda tanıdık insanlara rastlayamıyoruz.. Ben eskiden Suburcuna, Karagöz’e, Atatürk Bulvarına, Mütercim Asım’a, Şıhcan ve merkezi bölgelere çıktığımda karşılaştığımız 10 kişiden en azından 6-7 tanesiyle selamlaşırdık.. Şimdi 100 kişiden bir kişiyi bile tanımıyorum.. Şehir bu hale geldi maalesef.. Yollar dar, kaldırımların yarısı işgal, yarısı yürünmez halde..Daha fazlasını yazamıyorum çünkü utanıyorum..Umarım kenti yönetenler, kentte yaşayan vatandaşın bu duygusuna, hassasiyetine ortak olur ve saygı göstererek, bundan sonra daha titiz davranırlar.. HEPİNİZE İYİ HAFTALAR