Öğretmenlik mesleğinde 21. yılımı çalışıyorum… Bu 21 yıl içinde birçok kademe yöneticiliklerde de bulundum… Eğitim-Bir-Sen Şube Başkanlığı yaptığım dönemde, Gaziantep'teki Eğitimin Sorunları ve Çözüm Önerileri diye bir brifing verdim ve brifingin kitapçığını da hazırladım… 2003-2010 yılları arasında ilçeler de dahil birçok okulu görme imkanı buldum ve şehri çok daha iyi tanıdım…

Gaziantep'te son 4 yıl içinde gerek eğitim kadrosuna, gerekse bina yapımına dönük ciddi yatırımlar yapıldı. Öğretmen açığı iyice azaldı ve yeni okullarla derslik başına düşen öğrenci sayısı Türkiye normallerine çekilmeye başlandı… 4+4+4 eğitim sistemine geçişte müstakil anlamda eksiklikler oluşsa da büyük bir oranda bu sorun da çözülmeye çalışıldı ve hala hızlı bir şekilde sorunların çözümü için yatırımlar devam etmektedir…

Bu kadar çok göç alan bir ilde sadece mevcut durumu korumak için her yıl en az her türde 24 derslikli 10 okul yapımına ihtiyaç vardır… Bir de derslik başına düşen öğrenci sayısının düşürülmesi amaçlanırsa bu rakamın en az % 50 daha fazlası okul yapılması zorunludur… Hasılı çok zor bir ilde çalıştığımızın bilinmesinde fayda var…

Bütün bunların ötesinde benim Gaziantep ekseninde gördüğüm en büyük eksiklik anne ve babaların eğitim ve öğretime olan inanılmaz ilgisizliğidir… Sanayi ve Ticaret şehri olmasının getirdiği 'nasıl olsa bir işe girer' mantığı, 600 bine yaklaşan okuma yazma bilmeyen aile ile bütünleşince, ortaya telafisi güç bir tablo çıkarmaktadır…

Gaziantep'te eğitimin seviyesi yükseltilmek hedefleniyorsa, öncelikle ailelere dönük eğitimlere ve çalışmalara ağırlık verilmelidir… Veli toplantılarına bile gitmeyen, çocuklarına eğitim açısından doğru örnek olamayan aileler, eğitimdeki başarısızlığın baş aktörleri olarak ortada durmaktadırlar…

Ailelere dönük okuma kampanyalarına, seminer, toplantı ve panellere, okuma yazma kurslarına, bilinçlendirme çalışmalarına hemen başlanılmalı ve hedefler belirlenerek bir proje ekseninde profesyonel ekiple profesyonel bir çalışma yürütülmelidir… Aileleri okula çekmenin yolları araştırılmalı, yapılan istatistikî çalışmaların neticeleri iyi okunarak bir yol haritası belirlenmelidir…

Benim yapığım çalışmalarda, annelerin çocuğunun eğitimde etkin olduğu, babaların yorgun argın eve geldiği, çok çalıştığı ya da ilgisiz olduğu gerekçesiyle çocukla ilgilenmediği ortaya çıkmıştır… Oysa çocuk eğitiminde en belirleyici rol babanın rolüdür ve maalesef babalar da birçoğu haksız nedenlerle eğitim konusunda çocuklarını tamamen annelerinin kontörlüne bırakmışlardır…

Ben müdür olarak velilere en çok çocukları ile her gün en az yarım saat 'KALİTELİ ZAMAN' geçirmeleri gerektiğini söylüyorum… Devamında ise hafta sonlarında çocuklarına özel zamanlar ayırıp, onlarla ilgilenmelerini salık veriyorum. Ancak bu ilgilenmeler, pikniğe gidip kebap yelleme ilgisi değil diye de altını çiziyorum…

Evet, Gaziantep'te özellikle babalar çocuklarının eğitimi konusunda hiç ama hiç etkin değiller ve anneler koruyucu, kollayıcı ve sorunları öteleyici bir şekilde hayatlarına devam etmektedirler… Babalar eve gelir gelmez kendi müstakil koltuklarına oturarak, ellerine kumanda alarak, izledikleri dizlere kurularak zaman geçireceklerse ve 'ÇOK YORGUNUM' mazeretinin arkasına sığınarak hayatlarına DEVAM edeceklerse, ortaya çıkacak sorunlardan da hiç boş yere ŞİKÂYET etmesinler…

Bu çocuklar sizin ve onlarla ilgilenmek 1. derecede sizlerin görevi… Veli toplantısına bile katılmayan, çocuğunun hangi okulda ve sınıfta olduğunu bilmeyen, en samimi arkadaşından haberdar olmayan hatta ve hatta öğretmenin adını bile bilmeyen ilgisiz veliler istemiyoruz… Yapılan araştırmalar suça bulaşan kişilerin büyük bir çoğunluğunun 'Ben arkadaş kurbanıyım' dediğini ortaya çıkarmışken; biz aileler olarak çocuğumunuz en yakın arkadaşının adını bile bilmiyorum… Vahim…

Neyse sanırım derdimi biraz olsun anlattım…

Şimdi söyleyin bana:

Haksız mıyım?