İyi Parti Gaziantep Milletvekili Prof. Dr. Hüseyin Filiz, Gazetemizi ziyaretinde çarpıcı açıklamalarda bulundu. Gaziantep'i hormonlu sebzeye benzeten Rektör Filiz, kentte suni bir büyümenin olduğunu söyledi. Filiz, "Dış görünüşte bir büyüme var, ama gerçekte Gaziantep bir köy" dedi. Eskiden Gaziantep'in kültür düzeyinin daha yüksek olduğunu söyleyen Filiz, şu anda kültürel işgal altında olduğumuzu belirtti. Türkiye'nin varolan ekonomik krizin altından kalkacağını belirten Filiz, "Aç kalır susuz kalırız, siyah beyaz gazete basarız ve bunların altından kalkarız. Ancak manevi kayıplarımız var. Biz onların altından kalkamayız. Çocuklarımızdan, kaç tanesi kendine güven duyuyor, kaç tanesi sorguluyor, kaç tanesi okuduğunu anlıyor, kaç tanesi biz niye bu haldeyiz biz batılı gibi niye olamıyoruz diye soruyor? Esas problemimiz orada" dedi.Gazetemiz Yönetim Kurulu Başkanı Ökkeş Özekşi'yi ziyaret eden Gaziantep Üniversitesi eski Rektörü, İyi Parti Gaziantep Milletvekili Hüseyin Filiz, adaylığı, kent ve ülke gündemi ve sorunlarıyla ilgili dikkat çeken açıklamalarda bulundu.EN ÖNEMLİ HİZMETİMRektörlük döneminde yaptığı hizmetlerden en önemlisinin hastane olduğunu söyleyen Filiz, hastanenin bitmesi için çok büyük mücadele verdiğini anlattı. Filiz, "Rektör olduğumda hala bu şehirde onkoloji yoktu, bütün kanser hastaları Adana'ya, Ankara'ya gidiyordu. Kardiyolog yoktu, nefroloji, endokrinoloji yan dalların hiçbiri mevcut değildi. Yavaş gittiği için hastane inşaatına çok büyük ağırlık verdik. Eli kolu çemledik, onun için nerelere başvurmadıkki. İhsan Doğramacı'yı bile getirip hastaneyi dolaştırdık. Acil yoktu. Öğrenciler sigorta hastanesinde staj görürlerdi. Bizim otobüs ve uçak yolcularının yarısı hasta ve hasta yakınıydı. Devlete öyle bir yükü vardıki. Hastanenin tamamlanması için büyük mücadele verdik ve bunda başarılı da olduk" diye konuştu.ADAYLIĞIMA BENDE ŞAŞIRDIMİyi Parti'den aday olma süreciyle ilgili bilgi veren Filiz, "Adaylığıma bende şaşırdım. Siyaseti düşünmüyordum hatta İzmir'e yerleşmeyi düşünüyordum. Emekli de oldum. İzmir'e göç edecektik. Sonra bir telefon herşey değişti. Meral hanım aradı. Eşi öğrencimizdi. Hizmet edebilirsek diye siyasete girdik" dedi.ÖZEKŞİ'YE 41 KERE MAŞALLAHRektör Filiz, Ökkeş Özekşi'nin yazılarını beğendiğini dile getirerek, "Hoşuma gidiyor. Burada dik duran bir adam var, oda hoşumuza gidiyor. Yazdıkları çok güzel. Diyorum ki Ökkeş Bey tek başına kentin sorunlarını dile getiriyor. Gazetecilikte 41 yılı olmuş. Kendisine 41 kere maşallah diyorum. Gaziantep'te siyasi iktidar ve mensupları Muhalefete değer vermeli. Çok yıkıcı tahrip edici olmadıktan sonra her muhalif sözde bir doğruluk payı vardır. Yönetenlerin, iktidarların ders çıkaracakları şeyler olabilir" dedi.KÜTÜPHANEYE KAÇ KİŞİ GİDİYOR?Gaziantep'in en önemli eksikliğinin okuyan, düşünen kafa yoran kişi sayısının az olması olduğunu söyleyen Filiz, "Bakın düşüncelere, yazılanlara hep yüzeysel, derinde bir şey yok. Eskiden Şehitler Kütüphanesi vardı, yıkıldı. Gelişmiş ülkeler kurumların eskiliğiyle övünürler. Var mı göstereceğimiz kurum? En eskisi Şehitler kütüphanesiydi yıktılar. O da 1952'de yapılmıştı. Yani Pürsefa vardı, Çınarlı kütüphanesi vardı. Şu anda bir tek il halk kütüphanesi var, oraya da kaç kişi gidiyor, bilmiyorum" diye konuştu.BUNLARLA BOY ÖLÇÜŞMEMİZ MÜMKÜN DEĞİLGelişmiş ülkelerle aramızda büyük uçurum olduğunu anlatan Filiz, "İsveç'in bir şehrine gittim. Mayıs ayında bir Pazar günü, hava günlük güneşlik yakınlarımız kütüphaneye gidelim mi? dediler. Ne işimiz var? dedim. Hocam görün dediler. Gittik, iki bina birisi 200 yıllık eski, diğeri yeni modern bir bina. Kütüphane 7'den 70'e herkesin okuma ihtiyacını karşılayacak şekilde dizayn edilmiş. Öyle birimler varki 3 kişi oturup tartışacağınız yerler bile var. Gaziantep'e bakıyoruz. Pazar gününü nasıl değerlendiriyoruz? 2 kilo et alıp bağevine,sahreye gidiliyor. Bizim bunlarla boy ölçüşmemiz mümkün değil" dedi.İSVEÇ ÖRNEĞİGelişmiş ülkelerde tasarruf bilincine hayran kaldığını söyleyen Filiz şunları dile getirdi:"İsveçte 1 hafta kaldım. Misafirhane ve oda verdiler. Odanın fiyatı 5 yıldızlı otel fiyatı. Banyonun perdesi bile yok. Tasarrufu söylemek istiyorum, traş oluyorsunuz jileti şu kutunun içine atın diyorlar. Bizde böyle bir şey var mı?" dedi.KÜLTÜREL İŞGAL ALTINDAYIZGaziantep'i hormonlu sebzeye benzeten Filiz, "Suni büyüme var, dış görünüşte büyümü var, bir köy. Şunu iddia ediyorum bu şehirde bizim çocukluğumuzda kültür düzeyi bundan daha yüksekti. Kırkayak Parkı'nda ince saz vardı. Göçün haricinde, şimdi kitap okumazsan, kültürel, sosyal faaliyetlere katılmazsan, gece gündüz televizyon seyredip dizi izlersen kültür düzeyi nasıl artar? Evlilik programı izleme oanı yüzde 78 olursa bu ülkeden bir şey çıkar mı? Belgesel izleyenlerin oranı yüzde 2. Kültürel işgal altındayız. Çocuklarımız geçmişine aşina değil. Her taraftan kültürel saldırı altındayız" diye konuştu.SEKA'YI KAPATTIK, ÇİN'DEN MAL ALIYORUZYerli ve milliliğin çok önemli olduğunu,bu değerlerimizin farkına yeni varılmasının üzüntü verici olduğunu söyleyen Filiz, "Civata, çekiş bile ithal ettik. Allah aşkına ne oluyor? SEKA'yı kapattık, Çin'den kağıt alıyoruz. Eskiden yerli malı haftamız vardı. Yerli malı yurdun malı herkes onu kullanmalı sloganı vardı. Önemli olan bir algıydı" dedi.BUNLARIN ALTINDAN KALKARIZÜlkemizde ekonomik bir kriz yaşandığını, ancak bunların altından kalkacağımızı ifade eden Filiz, şöyle konuştu:"Aç kalır susuz kalır, siyah beyaz gazete basar bunların altından kalkarız. Maddi zararların altından kalkmak her zaman mümkündür. Esas manevi kayıplarımız var. Biz onların altından kalkamayız. Eğitim düzeyi böyle kaldıkça kaybetmekle karşı karşıyayız. Çocukların, kaç tanesi kendine güven duyuyor, kaç tanesi sorguluyor, kaç tanesi okuduğunu anlıyor, kaç tanesi biz niye bu haldeyiz, biz batılı gibi niye olamıyoruz sorusunu soruyor? Esas problemimiz orada" dedi. UMUDUMUZU KORUMAMIZ LAZIM'Karamsar olmak lazım ama, umutsuz olmamak lazım' diyen Filiz, "Esas olan moral, insanlarda ben bunu yapabilirim inancı kalmadığı zaman bundan hiç bir şey çıkmaz. Karamsar olmak lazım ama, umutsuz olmamak lazım. Umudumuzu korumamız lazım. Bizim milletimiz zorluklara alışıktır. Türk ordusunun aşağı yukarı kurumsal olarak 2200 küsur yılda sadece 200 yıla yakın savaşmamışız. 2000 yılında savaşmışız. Yine dayanırız." şeklinde konuştu. Meral KINACILAR, Leyla ÖZEKŞİ POLAT