Gazeteciyim, ama asıl olması gereken haberciyim… Başka işlerden anlamam… Helal iş, helal para derim hep. Bildiklerim bunlar sadece… Köşe yazıyor, yorum yapıyor, durum değerlendirmesinde bulunuyor, vatandaşla kenti yönetenler arasında köprü görevi yapmaya çalışıyorum. Sosyal medyada da aynısını ama sanki daha fazlasını yapıyorum. Çünkü orada her şey anında gerçekleşiyor. Gazete olarak Twitter, Facebook, Instagram ve LinkedIn'dayız. Iphone ve Android cep telefonlarınızdan rahatlıkla indirip bizleri takip edebiliyorsunuz. İnanın bunların hızlarına bile yetişemiyorsunuz artık. Örneğin ben haberlerimizin doğrudan gazetemizden geçmesini ve öyle duyurulmasını istiyorum. Bu da hız konusunda bizi yavaşlatıyor. Bazıları ise doğrudan ismiyle veya farklı bir Fake hesapla anında iki satır yazıyor ve duyuruyor. Asıl olan ise bizler gazete için daha özel ayrıntıları ertesi güne bırakıyoruz. Ama insanlar artık sabırsız, her şeyi anında öğrenmek istiyor. Yazılı basına bile sabrı kalmamış kimsenin. Her şey dijitale dönüşmüş durumda. Akıllı telefonlar ellerinden düşmüyor insanların. Detaylara da fazla girmiyorlar, şöyle bir bakıyor ve ön bilgiyi aldıktan sonra ayrıntılara bakmadan geçiyorlar. Bu köşe hariç uzun yazılar sıkıyor. Kim bilir belki bana hissettirmeyenler de bu köşenin uzun olmasından rahatsızdırlar…Neyse bu kısa ayrıntıyı verdikten sonra elbette bağlantılı olarak söyleyeceklerim var. DEVİR DEĞİŞTİ GAZETECİ YAZMASA BİLE SOSYAL MEDYA HEMEN DUYURUYORBir kere şunu hatırlatayım; Gaziantep adıyla ülkede ve dünyada çıkan tüm olumsuz haberlerden, bu şehrin bir habercisi olarak rahatsız oluyorum. Kentimiz adına yapılan olumlu hizmetleri, güzel şeyleri, projeleri, faaliyetleri yazalım istiyoruz ama öyle gelişmeler yaşanıyor ki, inanın bir olay olduğunda o güzelliği bir anda kenara koyuyor ve gazete olarak saklamadan gizlemeden sizleri bilgilendirmek zorunda kalıyoruz. Çünkü artık dijital devirde yaşıyoruz. Siz yazmasanız başkaları var zaten ve böylece sosyal mecrada anında herkes öğreniyor. Ama okuyucu o haberleri sizde görünce elbette hakkınızı verip takdir ediyor. Haliyle gazeteye güvenleri daha da artıyor. Kaldı ki bu gazetenin logosunun altında da GÜVEN mesajı vardır. Eğer bir haberi yazmıyorsanız, gazetecilik tabiriyle görmüyorsanız o zaman okuyucunun size olan inancı ve güveni azalmaya başlıyor. İnanın o tür haberleri görmesek, yazmasak inanın bu gazetenin 27 yılı, benim de 40 yılı aşkın meslek hayatımda verdiğim tüm güven duygusu bir anda erozyona uğramaya hazır. Yani o kadar ince bir çizgideyiz. İşte bu nedenle sizlere olan saygımız ve meslek ahlakımız gereği, yapılan tüm olumlu hizmetleri ve faaliyetleri yazıp duyurduğumuz gibi, olumsuzlukları da yaşanan vakaları da ince eleyip sık dokuyan, haberin doğru yönünü yazmaya çalışan bir gazeteyiz. Hatalar oluyor elbette, o da bilgi yetersizliğinden, kaynakların eksikliğinden ve artık cımbızı bıraktık kerpetenle bile alamadığımız ayrıntılı bilgiler yüzünden oluyor. ASLINDA YAZILACAK O KADAR GÜZEL HİZMETLER YAPILIYOR KİBiliyorsunuz şehrimizde son dönemde Gaziantep adına olumsuzluk yaratan kötü bir algıya yol açan ciddi olaylar yaşandı. Öyle ki, ülke ülke gezip Gaziantep’i en iyi şekilde tanıtmak için gecesini gündüzüne katan, yorgunluk nedir bilmeyen Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’in çabaları bile gölgede kaldı. Ve Fatma Şahin kadar olmasa da Gaziantep için gayret gösterenlerin, hizmet üretenlerin tüm çabaları Gaziantep’in suç şehri gibi gösterilmesinin önüne geçemedi. Oysa temelinde değerlendirdiğimizde bir zamanlar Gaziantepspor ile Avrupa’da adını duyuran şehrimiz, artık Fatma Şahin’in çabalarıyla çok üst düzeydeki toplantılarda temsil ediliyor. Uluslararası bir şehir statüsüne kavuşuyor. İçinde Gaziantep sevgisi olanlar bu gelişmeden memnun olmalı diye düşünüyorum. Ve kesinlikle bu işlere asla siyasal ve kişisel bakılmamalı. Ben her zaman söylüyor ve yazıyorum. Gaziantep için kim ne katkı yapıyorsa ona minnettar kalırım diye. FATMA ŞAHİN'İN YAPTIKLARINI NASIL GÖRMEZDEN GELEBİLİRİZ KİAllah’ı var Fatma Şahin yapıyor. Elbette biraz da dönüp Antep’e baksın diyenler çıkacak mutlaka. Aslında bakıyor bakmasına da bunu içerde bizler fazla göremiyoruz. Bakın önceki gün Türkiye Kent Konseyleri Birliğinin Bölgesel engelliler Çalıştayı vardı şehrimizde. Birçok ilden katılım sağlanmıştı. Bu çalıştay Büyükşehir Rehabilitasyon Merkezinde gerçekleşti. Orası nerede derseniz, hayvanat bahçesinin az ilerisinde derim. Türkiye’de örneği olmayan bir merkez. İlla çocuğunuzun veya yakınınızın engelli olmasına gerek yok. Bir ara gidin görün arkadaşlar. Orası apayrı bir dünya. Ve orada yüzlerce yardıma bakıma tedaviye muhtaç engelli çocuklar var. Onların bakım ve tedavisinde görev yapan uzmanlar var. Gelen misafirler dondu kaldı bunlara şahit olunca. Aslında ben sık sık sessizce gider ve gezerim. Sizlere de tavsiye ediyorum mutlaka fırsat yaratın ve gidip görün. Ayrıca bir de Panorama Müzesine gidin lütfen. Alın çoluk çocuğunuzu gidin Gaziantep’te atalarımızın şehrimizi düşman işgalinden kurtarmak için neler yaptıklarını görün. Çocuklarınızı o ruhla büyütün. Çünkü Anteplilik ruhu asla yok olmamalı, ölmemeli… MEHMET TAHMAZOĞLU'NUN MUCİZE 3 PROJESİ Diğer yandan Şahinbey’de yıllardır kangren olan Karataş’a gidiş geliş yolunda yaratılan bir mucizeyi takip. Mehmet Tahmazoğlu’nun 3 katlı müthiş köprülü kavşağı mucizesi var yıl sonuna kadar bitecek olan. Hafta içinde haberini yapmıştık okumadıysanız mutlaka bakmalısınız. Artık Düztepe’den çıkıp ışıklara takılmadan doğrudan Karataş’a çıkacağız. Yeşilvadi’den battı çıktılarla araçlar yollarına viyadükten devam edecekler. Bir proje daha var ki inanın gidip gözlerimle gördüm. Tüfekçi Yusuf Bulvarı Şehreküstü kavşağına bağlanacak. Oradan Kılınçoğlu semt pazarı yanından açılacak tünel ile Yeşil Vadi bulvarına uzanacak yola, Düztepe’den de büyük bir bağlantı yapılacak. Bu yolların bittiğini düşününce inanın Gaziantep’te neler değişebileceğini görüp çok heyecanlanıyorum. RIDVAN FADILOĞLU KÜLTÜR SANATTA EFSANE OLACAK BU GİDİŞLEMesela Kültür ve Sanat merkezleri konusunda şehre önemli eserler yapan Rıdvan Fadıloğlu’nun son olarak Anneler parkı yanında yaptıracağı inşaatı devam eden Kültür-Sanat-Eğitim hayatına yeni bir soluk getirecek olan bu merkez kentin yeni bir kazancı olacak. Tahmazoğlu’nun o Akkent’teki muhteşem Kültür Sarayı da büyük kazanım şehir için. Yani hepimiz çok iyi biliyoruz ki, yarınlarda Fatma Şahin’de Mehmet Tahmazoğlu’da, Rıdvan Fadıloğlu ve bizler de olmayacağız. Ama bu eserler gelecek kuşağa büyük bir miras kalacak. Gaziantep’in geleceği kurtulacak. Kaldı ki daha yazamadığım onlarca eserler yapıldı bu şehirde. GÜZELLİĞİ ÖRTEN ÇİRKİNLİKLER İşte bu güzellikleri yazmak duyurmak istiyorum. Ama ne var ki, Gaziantep’te yaşanan olumsuzluklar hepsini gölgede bırakacak noktaya getiriyor. Asıl kahrolduğum gerçek de bu maalesef… Çünkü artık Google Amcamız da Gaziantep diye yazılınca olumsuz olayları ön plana çıkarır oldu. Bunları gören yurt dışı ve içindeki herkesin bizlere tek sorduğu şey, “neler oluyor orada” yönünde şekilleniyor. Maalesef oluyor ve bizlerde bu şehirde yaşayanlar olarak elbette çok üzülüyoruz. Oysa bizim Gaziantep’imizde şehirde mafyalar cirit atamamalı. Yerlisi yabancısı huzurumuzu bozacak girişimlerde bulunamamalı. Maalesef yıllardır siyaseten de olsa, ekonomik sebeplerden de olsa bu konuda büyük zafiyetler yaşandı ve İllegalite şehirde ciddi manada güç kazandı. Devletin gücü hissettirilmedi. Hatta destek bile görecek noktaya gelindi. Kontrol edilemez olundular adeta. Sonuçta o güç Gaziantep’in imajına büyük darbe indirirken, Sanayici ve iş dünyası ciddi manada sıkıntı yaşamaya başladı. Şehir büyüklü küçüklü semtine göre, hatta bunda Suriyelilerin de olduğu mafya gruplarının varlığından bahsedilir oldu. Uyuşturucu işi zaten yıllardır bu şehrin en büyük baş ağrısıdır. Birde insanların taciz edilmesi, baskıya uğraması üstelik kendi kaderiyle baş başa bırakılması çok ciddi sıkıntıları beraberinde getirdi. Neyse ki şimdi Emniyet ve Jandarma işi sıkı tutuyor. Ancak her şeyin başında siyasetin bir kenara çekilip kolluk kuvvetlerinin baskıya uğramadan rahat çalışmasını sağlamak lazım. GAZETECİ GAZETECİLİĞİNİ YAPMALIBakınız Gaziantep’in durumuna… Yakışıyor mu bunlar şehrimize… Ulusal gazete ve yazarlar, televizyonlar, sosyal medyadan yayın yapanlar bilgi kirliliği nedeniyle birçok masum insanı suçlu gibi gösterir oldu. Adamlar yıllardır FETÖ bahanesiyle maddi manevi mağdur edilmiş zaten, ama şimdi bir olayla birlikte çocuğuyla, kardeşiyle suçluymuş gibi lanse edildi. CHP ve Milletvekilleri bu yönde çok vahim yanlışlar yaptı. Avukat arkadaşlarımız olayları tek pencereden değerlendirerek yıllardır onlara güvenenleri şaşırttı. Yanlışlar o kadar peş peşe yapıldı ki, pes diyecek noktaya gidildi. Gazetecilik adam öldürmeye teşebbüs noktasına götürüldü. Yaralı ve mağdur gazeteci suçlu gibi gösterilmeye çalışıldı. Bunda güç sarhoşluğunun da büyük rolü var elbette. Bir gazetecinin mafyacılıkla, adam dövmeyle, öldürtmeye azmettirmeyle ne işi olabilir ki? İşini yapsa meslektaşlarıyla el ele verse kötü mü olur. Yazık değil mi eşine ve o güzelim çocuklarına… Şimdi hepsi mağdur halde çırpınıp duruyor. Ya göğsüne kurşun yemiş, ölümden dönmüş gazeteci? Onu da düşünmek zorundayız elbette. Bu meseleleri çok iyi anlayıp bilen ve üstelik yaşayan birisiyim. Ben saldırıya uğradığımda yine iş birliği yapan gazeteciler vardı işin içinde. Diyeceğim o ki, gazeteci sadece mesleğini yapmalı. Yapılsa zaten illegalite'de bu şehirde kendisini frenlemek zorunda kalacak. Şimdi bunları yazıyorum diye yine bazılarının hedefinde olacağımı çok iyi biliyorum. Ama hiç umurumda değil. Ben 3 kez saldırıya uğramış iftiralara maruz kalmış, hastanelerde yaşam savaşı vermiş bir gazeteciyim. Neyin ne olduğunu, kimin ne yaptığını çok iyi bilirim. Bu şehrin suç şehri olarak algılanmaması için artık Valisi de belediye başkanları da emniyeti ve jandarması dahil odalar ve de holdingler şapkasını önüne koymalı, nerelerde hatalar yapıldıysa bunları çözebilmek adına ilk adımı atmalıdır. Bu ciddi manada ilk önerimdir… Umarım ciddiye alınır ve geçmişte yapılan yanlışlara devam edilmez. HEPİNİZE İYİ HAFTALAR