Gaziantep'te son dönemlerde yiyecek içecek sektörü inanılmaz bir gelişim gösteriyor.. Şehrin çeşitli bölgelerinde yeni yeni lokanta ve restorantlar açılması, bunlara Cafelerin eklenmesi ciddi anlamda dikkat çekiyor.. Bunların çoğalması aslında şehir adına iyi gelişme.. Demekki ihtiyaç var. Çok da hoşuma gidiyor zaten.. Tek sıkıntı park yerleri ve sorumsuz kişilerin araçlarını cadde ortasında bırakıp lokantalara girmesi.. Birde sizlerin dikkatini çekiyormu bilmem ama, Gaziantep artık cumartesi ve pazar günleri ailecek lokanta kültürüne doğru gidiliyor.. Özellikle Kış mevsiminde bazı bölgelerdeki restorantlar kebapçılar, baklavacı ve kadayıfçılar, ailelerin evlerde yemeyip tercihlerini buralarda yapmak istemesi nedeniyle dolup taşıyor.. Bu da Gaziantepli ve burada yaşayanların midesine olan düşkünlüğünü bir kez daha ortaya çıkartıyor..

Lokanta ve restorantların kaliteli olması halinde şehrin belirli yerlerinde faaliyet göstermelerini ve yaşamalarını çok isteyen birisiyim.. Benim başından beri çok abartılı hale getirilmesi nedeniyle takıldığım tek yer Kavaklık…Çünkü o güzelim Kavaklığımız, Cafe ve Restorantlarla sadece ranta yönelik düşünceyle beton yığınları haline getirildi.. İhtiyaç dışına çıkıldı. Çıkıldıkça iştaha gelindi ve halkın nefes alanı tıkanmış oldu.. Bir iki derken peşpeşe beton yığınlarının oluşmasına ve göz yumulmasına, maalesef bu şehrin dinamikleri sessiz kaldı.. Bir tek bu köşeden ve gazeteden bağırdık ama sesimiz duvara çarpıp bize geri döndü..

KİM NE DERSE DESİN, BU ŞEHİR KEBAP VE BAKLAVA ŞEHRİDİR

Neyse gelelim asıl söyleyeceklerime.. Önce şu gerçeği söylemek zorundayım.. Hiç eveleyip gevelemeye gerek yok.. Bu şehir yiyecek şehri.. Kebap, Baklava şehri.. Çünkü hadi bizleri koyun bir kenara, Gaziantep'e gelen bir insanın öncelikleri arasında Kebap, Baklava ve Lahmacun birinci sırada.. Gerisi zaten geliyor peşinden.. İş adamları, sanayiciler, seyahat acentaları ve tur organizatörlerinin birincil önceliği, misafirleri ve müşterileri için lokanta seçmek... Yerli veya yabancı turistler dediklerimiz geceleri kalırlarsa oteller de önem taşıyor elbette..

Bu düşünceden hareketle yola çıkarsak, bu şehirde özellikle kebapçı ve baklavacıların iyi veya kötü, yaptığı herşeylerinin Gaziantep'e mal olduğunu söylemek durumundayım. Çok kez duyuyoruz, 'şu lokantada, şu kebapçıda yediklerimiz bizi bozdu, zehirlendik, midemiz allak bullak oldu'şeklindeki şikayetler dilden dile dolaşıp duruyor.. Temizlik ve Hijyen, ayrıca mutfaktaki yiyeceklerin kaliteleri ise ayrı bir olumsuzluk yaratıyor.. Basit bir sebzenin iyi yıkanmayışı bile insan sağlığına ciddi oranda zarar veriyor..Tabii tersi durumda ise o lokanta prim kazanıyor. Geriye dönüşümler oluyor..

LOKANTALAR TEMİZ OLMALI AMA ?

Her ne kadar Gaziantep'in Kebap ve Baklava şehrinden çok, kültür -turizm ve sanayi kenti olması yönündeki çabaları takdir etsem de, bu şehre gelenlerin hepsinin de yemek hesabı yaptığını görmemezlikten gelemem.. Bu yemek kültürün adına bilimsel bakışta Gastronomi diyorlar. Yani iyi yiyeceği önce seçme, sonra hazırlama, pişirme ve en sonunda sunma sanatı.. Elbetteki tat alma görevi de bizlere düşüyor…Okulu var, Üniversitelerde bölümü var.. Öğrencilere restoran, yiyecek içecek, yemek pişirme ve teknikleri öğreten hocaları var..Bu konuda Gaziantep'in en önde gelen isimlerinden birisi Tahir Tekin Öztan.. Mesleğini icra ederken, insanlara eğitim verirken, birinci önceliğinin Gaziantep olması, Tahir beyin Gaziantep'e olan sorumluluğunu da ortaya çıkarmış oluyor aslında..

Bu küçük ayrıntıyı verdikten sonra maalesef Gaziantepli olarak hijyen konusunda sıkıntımız olduğunu söylemeliyim..Maalesef denetlenme ve kalite yönlü kontrol mekanizması çalışmıyor.. Bu konuda lokanta, kebapçı ve baklavacılar çok başıboş bırakılıyor.. Adı marka olmuşlara sözüm yok elbette.. Ama hijyen yönlü de olsa, kalite de olsa, Gaziantep'te lokantalara denetimin yeterince yapılmadığını söylemeliyim.. Şimdi Sayın Fatma Şahin Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu için tekrar yazıyorum bu konuyu.. Bir çözüm üretmeli Sayın Şahin.. Bu denetimleri kim yapıyor inanın hala net olarak bilemiyoruz. Tarım müdürlüğü mü, zabıtalar mı, lokantacılar odası mı ? Bence Gaziantep'te bu soruna el atılmalı ve lokantalar ciddi manada oluşturulacak ekiplerle sıkı bir kalite, hijyen ve fiyat kontrolünden geçirilmelidir.. Buna açıkta satılan gıdalar dahildir..

GÜRÜLTÜYÜ YAZMAKTAN VAZGEÇMEYECEĞİM

Sanırım dünyada benim kadar bu konuyu sürekli gündeme getiren bir başkası yoktur.. Ama yılmayacağım.. Bıkmayacak ve yazacağım.. Ne zaman bu şehirde gece yarıları havai fişekler atılmaz, ne zaman hasta, yaşlı, çocuk uykularından gürültüyle uyanmaz, ne zaman arabalar son sesine kadar müziği açıp çevreyi rahatsız etmez, ne zaman gece yarıları silah sıkılmaz, ne zaman gece yarısı düğün dönüşlerinde yollar kesilip, araçlardan aşağılara inilip davul zurna çalınmaz, ne zaman kuşlar bomba etkisi yaratan havai fişekler yüzünden uykularından uyanıp dengesini bozmaz, işte o zaman yazmayı bırakırım.

Çünkü o zaman zaten sorun çözülmüştür.. Aslında iyi bir fırsat şimdi Fatma Şahin'in büyükşehir belediye başkanı olması.. Çünkü o bir anne.. Küçük yaşta çocuğunun veya hasta olan bir büyüğünün gece yarısı 23-24 ve 01'lerde atılan havai fişekler yüzünden yataktan fırladıktan sonraki hallerini ancak Fatma Şahin gibi anneler anlar.. Şimdi bu şehrin en büyük başkanı ise, o zaman bu şehirde gece yarıları keyfi yapılan gürültüleri önlemenin çözümlerini üretmek zorunda.. Bu köşede aslında öneriler, çözümler defalarca yazıldı ama her seferinde bir ucu açık bırakıldı. Umarım Sayın Şahin çözüm yönlü girişimde bulunur ve Gaziantepli'nin en büyük şikayetlerinden birisini çözüme kavuşturur..

DİKKATE DEĞER BİR OKUR MEKTUBU

Ökkeş Bey merhaba, Sizi zevkle takip ettiğimi belirterek bir vatandaş olarak bazı tespitlerimi paylaşmak istiyor, selam ve saygılarımı sunuyorum.

1- İnteraktif işlemler için ilçe Belediyelerinin sitelerine girdiğimde Explorer sekmesinde Belediyenin isminin yanı sıra Başkanın adı da yazıyor. Bir zamanlar Çöp Kamyonlarına fotoğraflarını koyan Başkanlar şimdi çağ atlamışlar ve elektronik dünyada boy gösteriyorlar. Zaten web sayfasında başkansız haber olması mümkün değilken belediye ismi ile başkan ismini özdeşleştirmek ayıp değil mi?

2 Celal Doğan Parkında Bellapais diye bir cafe var.(Sahiplerinden biri ile de tanışırız) Onun sol ön tarafındaki yeşil alan bir gecede kilit taşı ile kaplattırılarak cafeye yeni alan açıldı. Bu Belediyenin izni ile mi oldu, yoksa cafe sahibi kendi insiyatifi ile mi yaptı bilmiyorum ama her iki halde de çok acı bir durum. Ak Partili Belediyeler birçok güzel şey yapmış olabilirler ama bu mevcut parkların içine rant tesisleri en çok bu dönemde oldu.

3- Bir başka sıkıntılı durum Celal Doğan Parkının güneyindeki LOCCA ve LOBYY lokantaların park sorunu. Özellikle Kavşağa yakın olan lokanta önünde kavşağın sıfır noktasına kadar park ediliyor, yol tek şeride düşüyor. Lokanta park yapılmaz hunileri koymuş ama onlar bile kendi başlarına yolu engelliyor. B ence buradaki Lokantalara VALE hizmeti mecbur tutulmalı. İlerde park yeri ya da sokaklar müsait. Oralara park ettirilmeli. Bu belirttiklerim belki Ülke Meseleleri yanında çok küçük ama zihniyet açısından önemli. Selamlar. Kemal Tankut

HEPİNİZE İYİ HAFTALAR