Gaziantep Lisesi Kemalist cumhuriyetin en büyük ve en görkemli manevi miraslarından biridir. Bilindiği gibi Büyük Atatürk Gaziantepe teşrifleriyle birlikte Gaziantep Lisesinin de kuruluş talimatını vermiştir. O kutlu gün Gaziantep Lisesi için bir milattır.

Bu yola çıkış öyküsünün üzerinden tam 83 koca yıl geçmiş 1933-2016 aralığında lisemiz sayısız değeri mezun vermenin haklı gururunu yaşamıştır.

Geleceğin ışık saçan çiçekleri onlardır. Bütün ümidim gençliktedir. ifadesiyle Türk gençliğine duyduğu güveni perçinleyen, o delikanlı beyinleri ise eğitim ve öğretim alanındaki devrimci atılımlarla taçlandıran da yine odur.

İki Gazinin buluşmasından yani Gazi Paşa ile Gaziantepin randevusundan Gaziantep Lisesi gibi, her koşulda ve her zeminde Türk milli eğitiminin gururla yad edeceği abidevi bir kazanım husule gelmiştir.

Gaziantep Lisesi mezunları aradan geçen uzun ve meşakkatli yılları Gaziantep Lisesinin maneviyatıyla birlikte karşılamış, lisemiz ve onun mezunları birlikte yaşlanmıştı.

Ancak dostluklar ve arkadaşlıklar aynı samimiyetle devam etmiş, bu durum Gaziantep Liselileri bir ve bütün kılmış ve bu mümtaz camiayı büyük bir aile haline getirmişti.

Kaldı ki, Gaziantep Lisesi mezunları arasındaki bu kenetlenmeyi gören diğer liseler, Gaziantep Lisesinin aydınlattığı yolu izleyerek birer birer dernekleştiler.

Baklava Gününün ve Gazi Yürüyüşünün tarih ve içerik olarak ilkeselliğiyle ilgili bir takım pürüzler yaşansa da, bu kabil hal ve ahvalin zaman içinde rehabilite edileceğini ve taşların yerine oturacağını düşünüyorum.

Gaziantep Lisesinin kim tarafından kurulduğunu bilmek, bu kuruluşun tarihsel, sosyal ve kültürel boyutunu kavramakla kaimdir.

Buraya kadar her şey güzel.

Şimdi gelelim son Baklava Gününde canımızı acıtan, münferit hadisenin kendisine. 2016 yılı Baklava Gününün 24 Nisanda tertipleneceğini biliyordum. Nitekim o zamana kadar lüzumlu bir zatı muhterem olarak gördüğüm kişi ziyaretime geldi. Bu zattan ederi karşılığını ödeyerek bir adet davetiye satın aldım.

Muhtemelen lisedeki programdan sonra katılımcıları içeren bir liste hazırlanmıştır diyerek davetiyeyi yanıma alma gereği duymadan söz konusu mekana yöneldim.

Lisedeki sabah-öğle kuşağı programından sonra öğle sonrası icabet ettiğimiz mekandaki kalın istinat duvarlarını aşmamız ise maalesef mümkün olmadı.

Tek suçumuz davetiyemizin üzerimizde olmamasıydı.

Gaziantep Lisesi Mezunları Derneği adına kapıyı tutan iki fedaiye ederi karşılığı davetiyemiz olmasına karşın hali hazırda üzerimizde olmadığını, davetiye edinenleri içeren listeden beyanımızı doğrulatabileceğimizi ifade etmemize karşın Yassah gardaşım. kıroluğunun diğer bir versiyonu olan Sizi salona alamam. çiğliğiyle karşılaştık.

Demek ki bir Gaziantep Lisesi mezununun sözlü beyanı bir diğer Gaziantep Lisesi mezunu için geçerli olmadığı gibi bir anlamı da yokmuş.

O vakit bizi burada buluşturan, her koşulda övündüğümüz ve uğruna hamasi nutuklar attığımız o görülmeyen bağların yeniden tartışılmaya açılması gerekmiyor mu?

Hülasa, karşı çözümü bana davetiyeyi satan zatın, kapıyı sımsıkı tutan bu iki insan duvarını aşabilmem için Evet, ben bu arkadaşa davetiyeyi sattım, parasını da aldım. beyanında buldum.

Sinir katsayımız giderek yükselirken bana davetiyeyi satan zatın dur yahu ben sana bilet ayarlamaya çalışıyorum saçmalığı bardağı taşıran son damlanın kendisi oldu.

Sanki ben hakkımın ötesinde bir şey talep ediyormuşum da, zat bana lütufta bulunuyor ve yardımcı olmaya çalışıyormuş gibi bir hava estiriyordu.

Son derece rezil ve aşağılık bir tiyatro oyununa dönüşen kapı önü maceramızı noktalayarak evimize döndük.

Hane halkıyla hali ahvalimizin nedenini sondajladığımızda ortak bir karar aldık. Onlara bir daha bu tür etkinliklere katılmayacağımın sözünü verdim. Daha fare doğurtan bu zihniyet noksanlığının yeni yönetimin kendi içinde bir özeleştiri ve tartışma zemini oluşturmasına da vesile olması gerektiği kanaatindeyim.

Bu bağlamda: onlara en zor kazanılan ve en kolay kaybedilen tek şeyin insan olduğu gerçeğinin unutulamamasını salık veriyorum.