Bu sene gelmemek için her türlü numarayı deneyen bahara inat, Kamil Ocak tribünleri dolu ve coşkuluydu, kaç haftadan bu yana olduğu gibi? Tribünlerin İsmael Sosa için hazırladığı kırmızı siyahlı renklerle harmanlanmış Arjantin bayrağı maç öncesinde görülmeye değer güzel anlardandı. Saha kenarındaki bu foto muhabirleri ne işe yarar anlamış değilim, bu özel ve güzel an?ı ölümsüzleştirecek ne yerel ne ulusal basında tek bir kare fotoğraf bulamadım, yuh walla?

Maraton tribününe asılan ?Kabusun Geri Dönüyor Avrupa? oldukça abartılı ve boyumuzu aşan bir pankart olsa da kırmızı siyahlı renklere gönül verenlerin ?başarıya? / ?güzel günlere? olan özlemini yansıtması bakımında manidardı?

Sistem, birlikte çalışan parçaların oluşturduğu bir bütünse ve futbol denilen bu eğlenceli oyunda başarı için alttan yukarıya doğru, ?doğru bir sistem? esassa, bir puzzle parçası gibi olabilen oyuncular var olursa ?takım? kazanır ve tribünler coşar, değil mi?..

?Sisteme karşıyım?, ?doğaçlama takılalım?, daha da ötesi ?fuck the system? dediğinizde futbolun anarşizmi kaldırmaz bir disipline sahip olduğunu ve doğadaki gibi boşluk kabul etmez bir bünyeden müteşekkil gerçekliğini de yaşayarak/oynayarak öğrenirsiniz zaten? Bu duruma dair aklımıza ilk gelen M.United, B. Dortmund, Barcelona, Lyon, Porto gibi takımlar sistem takımına iyi örneklerken St.Pauli, Zaragoza, Bari, Arles ve bizdeki takımların %90?ını kötü örneklerdir.


Bu noktadan asıl derdimize gelelim: Geçen haftaki Trabzon maçında siyah inci Dany, ilk 20 dakikada yaptığı hatalarla hem golün hem penaltının (gerçi penaltı değildi) hem de kırmızı kartın habercisiydi. Bu hafta onun yerine sisteme monte edilen Emre Güngör-Yalçın Ayhan ikilisinin 6. dakikada başlayan ve birbirlerine nispet yaparcasına sergiledikleri pas hatalarının golle sonuçlanmaması İsa?nın ölü diriltmesi, Musa?nın denizi yarması gibi bir mucizeydi? Abarttık mı ne? Tribünlerin gazından olsa gerek?

Gaziantepspor?un temel dertlerinden birisi asli görevi savunma olan oyuncuların, kendi alanlarında topla çok fazla oynamaları? Dany, Emre Güngör, Murat Ceylan, Hürriyet, Zurita gibi geriden gelen oyuncular topla çok oynanmaması gereken alanlarda bunu yaparak rakibe bir nevi avantaj sağlamış oluyorlar. Halbuki olması gereken bu oyuncu grubunun topu Karce?den alıp en uygun arkadaşıyla yardımlaşarak kısa ve seri paslarla en azından 2. bölgeye taşıyıp oyunun rakip yarı sahada oynanmasına katkı sunmak? Lakin tam tersi oluyor, bu oyuncu grubu 1. bölgede topu ayağında fazla oyalıyor, rakip çıkıp önde baskı kuruyor, Emre Güngör-Yalçın Ayhan ikilisi de meşin yuvarlağı tabiri caizse rastgele tekmeliyor ya da rakibe teslim ediyor. Savunmacılarımızın topla daha yalın oynamayı öğrenmeleri gerekiyor?

Duran top organizasyonlarında takımın berbat olduğunu biliyor ve buna bir çözüm bulmasını dört gözle bekliyorduk. Nihayet bu maçın 12. dakikasında Wagner-Cenk Tosun ikilisinin güzel bir çalışmasına tanıklık ettik, her ne kadar golle sonuçlanmamış olsa da? Futbol, yapısı gereği farklı oyun şablonlarına, alternatif organizasyonlara imkân sunan bir oyun? Takımda futbol zekâsı ve yeteneği buna elverişli birçok oyuncu varken bunları deneyleyip geliştirebilmek gerekiyor, deneysel futbol da bunu gerektirir zaten.

Olcan Adın, Jose Coucerio döneminin ikinci devresinde başlayan yükselişini sürdürerek Gaziantepspor?un vazgeçilmezleri arasında çoktan yer aldı. Ancak, zaman zaman oyun içindeki hırsı ve topla oynama aşkından dolayı gözünü o kadar karartıyor ki kendi takım arkadaşlarını bile göremiyor. Bu son maçta da iki defa hem de ceza sahasında önce Cenk Tosun?la başka bir pozisyonda da Hürriyet ile çarpıştı.


Bünyamin Gezer, bu maçta konumunu biraz abartmış olacak ki pozisyonların içinde bir hakem gibi değil adeta bir oyuncu gibi var oldu. Hatta oyuncuların koşu ve pas yollarını kesti, birden çok pozisyonda? Oyuncuların tepkilerine de maruz kaldı tabii ki?

Tolunay Kafkas teknik heyetinin 59. dakikada gerçekleştirdiği M.Ceylan - Zurita, Sosa - Popov değişiklikleri 3 puan adına önemliydi kesinlikle? Zurita?nın hem savunmaya hem hücuma katkısı ve Popov?un topu ileri taşımadaki ısrarcılığı önemli gol fırsatları yarattı. Gaziantepspor 64?te Cenk Tosun?un kafasından bir golü kaçırırken, 69?da beklenen gol İvan-Zurita organizasyonu ve Olcan Adın?ın son dokunuşuyla geldi.


Takımın ısrarla golü kovalamak üzerine kurulu oyun mantalitesi, 1-0 öne geçmiş ve rakip 73.dakikada 10 kişi kalmışken birdenbire bozuldu oyun sistemi dağıldı. Manisa teknik heyetinin ?çılgın? değişiklikleri ile Makakula, İsaac, Manucho art arda oyuna girerken Manisa orta alanı boşaldı ancak bunu Gaziantepspor değerlendiremedi. Panik havasında geçen son 10 dakikalık bölümde Manisa?nın golü bulamamasında Tanrısal bir lütuf pekâlâ aranabilirdi.

Bir takım atılan ya da yenilen golden, görülen kırmızı karttan ya da rakibin gördüğü kırmızı karttan sonra saçmalamıyorsa, ne yapması gerektiğini bilir havada oyunu yönlendirmeye devam ediyorsa o takım sistem takımıdır işte? Daha yememiz gereken çok ekmek var, değil mi?..

Buca, Karabük, Beşiktaş (kupa maçı), Fenerbahçe ve Trabzon olmak üzere son beş deplasmandan elimizin boş döndüğünü hatırlatarak bitirelim bu haftayı da?