Yazacak,dertlenecek bu kadar çok şey olup da yazamamak, insanı kendiliğinden fıkralara yönetiyor. Sabah sabah haberleri izliyoruz. Siyasi saçmalıkların dışında en önemli haber Korona da korona…”Korona çay yoğaltımını artırdı…” diye bir haber. “Bir vatandaş demli çayını karıştırıyor:” Ne yapalım konuşacak arkadaş yok,biz de çaya yumulduk!”
Bundan sosyologlarımızın, psikologlarımızın, cipciddi bilim adamlarımızın çıkarabileceği sonuçları şöyle tahmin edebiliriz: 1.Yalnızlığın ilacı : çay! 2. Çay yalnızlığı giderir mi ? 3.Yalnızlık mı çaya yöneltiyor,yoksa çay mı yalnızlığa.4. Çay kafa yapar mı ? 5.Çayı içip keyfimize mi bakalım, yoksa efkarlanalım mı ? Sizler daha başka bilimsel filimsel sonuç çıkarabilirsiniz ! Sevgili halkımıza bir türlü maske,mesafe, temizlik kuralını öğretemedik gitti. Mantığını pek beğenmesem de şu fıkra aklıma düşüyor: Kralın oğlu bir yoksulun kızına abayı yakıyor. Kimselere de söyleyemiyor. Erim erim eriyor…Anası durumu fark ediyor. Oğlan da anasına derdini açıyor. “ Aman oğlum, sana göre kız mı yok, şimdi babanax Krala yani, nasıl deriz oğlumuz bir çinganın kızına abayı yakmış diye…Oğlan gün be gün eriyor. Ana yüreği bu dayanır mı? Krala durumu anlatıyor. Kral da baba tabi. Gönlü elvermese de alt rütbeden birkaç adamı gönderiyor kızı istemeye. Çadıra varıyorlar. “ Allahın emri,peygamberin kavli…” Cevap: benim verilecek kızım yok….Krallığın bilim adamları diyorlar ki : Adam belki gurur davası yapmıştır: Bir vezir gönderelim kız istemeye:Biraz da hediye mediye….Yüklüyorlar atlara eşeklere armağanları: “Allahın emri, peygamberin.. kavliyle kızınızı kralın oğlu…” Cevap: Benim verilecek kızım yok….Vezir de boynunu büküp durumu anlatıyor. Demek bunu da beğenmiyor bari başveziri gönderelim, armağanları çoğaltalım da bu işi bitirelim: Düşüyor başvezir develerle armağanlarla, yola….Çevap:Benim verilejcek kızım yok….
Kırallık çaresizlik içinde. Oğlan erim erim eriyor. Askerden bir çavuş kralın huzuruna çıkıyor: “ Kralım ben bu işi hallederim…bana izin verin…” Yahu başvezir halledemedi? “ Ben halledeceğim…” Peki… Çavuş yanına birkaç silahlı adam alıp varıyor çadıra. “ Yıkın şu deyyüsü, verin sopayı….” “Aman çavuşum, canım çavuşum, benim suçum ne günahım ne? “ Lan eşşoğlu eş….” Sen kim oluyorsun da kralımızın oğluna kız vermiyorsun? “ Ama çavuşum ne münasebet? Hiç kimse gelip senin gibi adam gibi kız istemedi ki ?”
Acaba diyorum, şu maske, mesafe ,temizlik’e uymayanlara, ya da halk sağlığını bu derece bozanlara bir çavuş mu gerek ?!