Pazartesi akşamı Süper Ligin ilk haftasında, deplasmanda Fenerbahçe karşısına çıkan Gazişehir, farklı bir skorla mağlup olurken neleri eksik yaptı ya da yapamadı soruları Gaziantep spor kamuoyunu meşgul etmeye devam ediyor. Aslında Gazişehir'i yakından takip edenler için büyük bir sürpriz değildi bu netice. Kapalı kutu diyorduk ama çok da umudumuz yoktu açıkçası. Hem bu maç özelinde hem de milli maç arasına kadarki 2 maçta ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kırmızı siyahlı ekip.

Öncelikle en büyük problem adaptasyon. Maç sonucunda Sumudica'nın röportajında belirttiği, "Dünya'nın her yerinden oyuncumuz var. Bunların takıma alışması zaman alır" konusu oldukça mühim. Yalnız bu kararları verenlerden birisi de yine Sumudica. 17 yeni oyuncuyla birkaç aydan önce, uyumlu bir takım yaratmak zaten imkansızdı, kimse kimseyi kandırmasın.

İkinci problem takımın sahaya dizilişiydi hiç şüphesiz. Maç öncesi yayıncı kuruluş, 3-5-2 sistemiyle dizse de, oyuncuların özellikleri itibariyle takımın 5-3-1-1 gibi oynamaya çalıştığı aşikardı. Dikkat edin oynamaya çalıştığı diyorum, çünkü sahada futbol adına hiçbir olumlu hareketini izleyemedik Gaziantep temsilcisinin. Pawel ve Morais klasik bek oyuncular ve Tosca- Kana-Djibolodji de 3lü stoper olunca takım 5li savunma yapmak istedi.

En büyük problem de bu oldu çünkü Fenerbahçe bek ve kanat oyuncuları ile sürekli 2'ye 1 kaldı Pawel ve Morais'e karşı. Sumudica 'Kanatları kapatmak istedim' diyor ama rakip beki kovalayacak/karşılayacak oyuncuyu belirlemiyor. Orta saha 3lüsü zaten bu özellikte değildi -ki Tetteh ve Chibsah kanatlara gelip rakibe basayım derken hamle hataları yapıp faule neden olarak erken kart problemi ile karşı karşıya kaldılar. 3lü bir ileri hattı da olmadığı için Isla ve Dirar, elini kolunu sallayarak Gazişehir 1.bölgesine geldi. Allah'ın Gazişehir'e bir lütfu, Pazartesi akşamı Rodrigues ve Moses'ın kötü oynamasıydı. Onlar da gününde olsaydı Türkiye liglerinin gol rekoru gelebilirdi, çok açık söylüyorum.

Diziliş kadar, takımın sahaya çıktığı mantalitede de büyük problem vardı ki, bu da yine teknik direktörden kaynaklanıyor.

Sumudica, röportajında 'bu maçtan zaten çekiniyordum' diyor. Bu ruh halinde olan bir teknik direktörün oyuncuları da sahada rakipten çekindi ve rakibi kendi ceza sahası çevresinde karşıladı. Benim izlediğim takım zaten pasla çıkacak bir yapıda değil. Pasla çıkamayan bu takım, bir de rakibi 1.bölgede karşılayınca, Fenerbahçe hiçbir dirençle karşılaşmadan geldi kaleye kadar.

Bu kadar geriye çekilerek oynanan oyunlarda genellikle ne hedeflenir? Cevap: Kontra Atak! Kontra atak için 2 oyuncu tipi çok önemlidir. Bir, topu atacak oyuncunun pas ve oyun zekası kalitesi. İki, koşacak oyuncunun sürati. Yani iyi bir 10 numara ve sprinter bir santrafor. Gazişehir ilk 11'nde bu tip oyuncular var mıydı: Malesef hayır! En azından eldeki sprinter kanat oyuncularından birini ileri atabilir, ani ataklarla rakibi tehdit edebilirdi Gazişehir. Pawlosvski ve Kayode bu anlamda doğru tercih değildi. Birinin yerine Muğdat olabilirdi, bu maç özelinde. Çünkü bu tür ataklar, hem rakibi tedirgin eder ve rakibin defans hattının kolaylıkla çıkmasını engeller hem de oyun içinde sürekli yumruk yiyip dağılmamış, deyim yerindeyse nefes almış olursunuz.

Bu eksiklikler, maçta istatistiklere o kadar yansıdı ki, skoru bilmeyen birisine sadece istatistiki verileri gösterseniz 'Bu maç büyük farkla bitmiştir' der. Mesela, pas sayıları ve oranları...

641 pasla oyunu domine eden Fenerbahçe'de sadece Isla ve Jailson toplam 180 pas yaparak Gazişehir takımının toplam pas sayısını geçti! Bu korkunç veri, şu demek:Gazişehir takımı 176 pasın büyük bölümünü Fenerbahçe'nin taç, aut ve gol ile sonuçlandırdığı toplarının oyuna tekrar başlatılması için kullandı! Yani, futbol tabiriyle '3 top üst üste pas yapamadı'. Zaten topla oynama oranı da %76-%24 olarak tamamlandı.

Ezici üstünlük!

Rakip kaleye gidemeyince haliyle de ofansif aksiyon da oluşmadı. Mesela, Takımın maç boyunca kaleyi bulan hiç şutu yoktu. Bu alanda Fenerbahçe, kaleye attığı 18 şutun 9'unda isabet buldu.

Ceza sahası içerisinde topla buluşma, orta sayısı, koşu mesafesi, gol girişimi, korner vs bütün istatistiki veriler de gösterdi ki, Gazişehir hiç mi hiç hazır değil. Zaten bazı yeni transferlerin önceki karnesi 'devamlılık anlamında' çok kötü. Örneğin, gol umudu Kayode! 2 yıl da toplam 7 maçta ilk 11'de oynamış. Koskoca 2 yılda! Ya stoper Djilobodji..? 2 yılda toplam sadece 5 kez ilk 11 görmüş bir stoperin devamlılığından ya da maç ritminde bahsedebilir miyiz?

Sonuç itibariyle, sıkıntı büyük! İnşallah bir an önce takım toparlanır, adaptasyon süreleri kısaltılır. Adaptasyon süresi şu an Gazişehir'in en önemli konusu. Bunu da sadece teknik direktörün üzerine yüklememek lazım. Yönetimin de birşeyler yapması gerekiyor. Zira, Sumudica'nın iletişim ve yönetim yönünü başarılı bulmuyorum. Herkes elini taşın altına atmalı.