Ramazan ayı manevi atmosferin yoğunlaştığı.

Hoşgörü ve kardeşlik ikliminin geliştiği bir ay.
Ancak gerek coğrafyamızda gerek ülkemizde yaşananlar
Bu güzel fırsatı iyi değerlendirmemize mani oluyor.
Süslü iftar sofraları can canlı nutuklar çoğu zaman iftar menüsünden tat aldırmiyor.
Iftar sofraları bile sosyal yaşamımız kadar derin uçurumlarin göstergesi oluyor.
Bu arada Metin Özkan Hocamın sözlerinin ne kadar isabetli olduğunu farkediyor.
Ramazan da ortaya çıkanları taktirlerinize bırakıyorum.
On bir ay boyunca her türlü hırtlığı yapıp,

Hayırdan ve hasenattan bihaber olanlar,

Ellerine aldıkları doksan dokuz tespih,

Dillerine doladıkları 'Allah' kelimesiyle,

Ramazan ayı geldiğinde oruç tutarak,

Bayramlarda bayram namazı kılarak,

Kurbanda kurbanı keserek,Bir anda dindar…

Bir anda alim… Bir anda cömert kesiliyorlar.

Dahası herkes bir anda sözde İslam…

Sözde Müslim…Sözde Müslüman oluveriyor.

İşte yılda bir ay, bu görüntüye bürünen insanlara,

Halk arasında 'Ramazan Müslümanları' deniyor.

Gerçi onların özünü yaradan Rabbim bilir ama…

Bu tür insanlara genel bakış budur.

*

Ramazan ayında insanların hassasiyetinin,

İyiliğinin, Yardımlaşmasının,

Ve cömertliğinin artmasına hiçbir sözüm yoktur,

Hatta spor ve çizgi film kanalları da dahil,

Hoca efendilerin TVlerde arzı endam etmesine de karşı değilim.

Ancak ben yaşanan samimiyetsizliğe,

İslamın rant kapısı haline dönüştürülmesine,

'Namaz kılmayan oruç tutmayan hayvandır' diyerek edepsizlik edip,

Müslümanların saf ve temiz duygularının sömürülmesine karşıyım.

Devleti soyup, Vergilerden çalıp,

Garip gurabanın hakkını yedikten sonra,

'Tövbe Estağfurullah' ederek günahlarından arındığını sanan insanlara karşıyım.

Kapı komşusu açken tok yatanlara…

Çevresine kızıp, küfredip, darp edip, tehdit savuranlara…

Çalıp, çırpıp, rüşvet yiyenlere…

Sonra da çıkıp 'Fe-suphanallah' diyenlere karşıyım.

*

Tabi birde Ramazanı ranta, Dini siyasete alet edenler vardır.

Mesela Cumhurbaşkanı ve Başbakan,Her Ramazan mutlak bir fakir evi bulur,

Yer sofrasına serilir, Gazete ve televizyoncular eşliğinde iftar açarlar.

Şimdi diyeceksiniz ki,

Cumhurbaşkanı ve Başbakanın vatandaş evine iftara gitmesi suç mu?

Sümme haşa, Öyle bir şey demiyorum.

Diyorum ki böylesi ziyaretler neden sair zamanlarda değil de,

Sadece Ramazan ayında hem de kameralar önünde yapılır diyorum.

Ve dahası,

Bakan, Milletvekili, Vali ve Belediye Başkanlarının katıldığı,

Teravih namazları neden protokol gösterisine dönüşür diyorum.

Hz. Mevlananın da dediği gibi;

'Ya olduğun gibi görünün, ya göründüğün gibi ol!'

Onun için sözüm sadece Ramazan ayında,

Müslüman olduğunu hatırlayanlara;Beyler, İslam Ramazandan sonra gökyüzüne mi çekiliyor..?