Rahmetli babam Berberlik yapardı. Küçüklüğümüzden itibaren esnaflığın içinde büyüdük. Diğer meslek gruplarıyla iç içeydik. Esnaf sahrelerine giderdik, esnaf dayanışmasını birebir yaşayanlardık. Küçük ama mutlu bir kesimdi esnaflık yapanlar. Bakkallar, fırıncılar, kasaplar, lokantalar ve baklavacılara kadar borç yazdırılırdı. Hatta babama bile borçlanarak traş olanları gördüm ben.. Esnaflık öyle bir şey ki, satamadığı takdirde kendisi yiyebilecek kadar mala sahip olanlar var içlerinde. Bozuk paran yoksa sonra verirsin diyenlerdir onlar.. Borç defterlerinin sayfalarında mahalle sakinlerinin isimlerini itinayla gizleyendir onlar.. Aile sırlarını bilen, dert babaları, hoşgörülü, barışçı insanlardan oluşur bu kesim…İçlerinde zamanla büyüyenler de oldu elbette. Küçük işyerlerini büyüttüler, marka oluşturdular.. Küçükler de Allah bin bereket versin deyip mevcut yapılarıyla işlerine devam ettiler.. BORÇ İSTEYECEK KİMSELERİ KALMADI ARTIK İşte o esnaf, o gözbebeğimiz, o mahallemizin sempatik ve hayırsever insanları, o bir dürümle karnımızı doyurduklarımız, bir paça ve beyran için sabah erkenden gittiklerimiz, ciğer kebabı yediklerimiz, fakirimizin ağzımız tatlansın diye pisik taşşağı dediğimiz lokmayı, durumu iyi olanların baklava yediklerimiz şimdilerde can çekişiyor.. Dükkanlarını açamıyor, açanlar siftah edemiyor. Kirasını veremiyor, elektrik ve su parasını ödeyemiyor, yanında çalıştırdıkları işçilerin ustaların yevmiyelerini çıkartamıyor, çoğunu işten çıkartmak zorunda kalıyor. Sanatçı dediklerimiz sazcısından tutturun, türkücüsüne, şarkıcısına, garsonundan komisine, aşçısından bulaşıkçısına kadar işsiz, perişan geziyor. Evine ekmek götürebilmek için borç isteyecek kimseyi bulamaz hale gelmiş durumdalar.. SANAYİSİ ZİRVE YAPAN ŞEHRİN ESNAFI BATIYOR HABERİNİZ VAR MI Sadece Gaziantep’te değil sıkıntı, Türkiye genelinde de aynı sorun yaşanıyor. Yani esnaflık can çekişiyor.. İşin en kötüsü sahipsizler.. Ne dernekler ne odalar, ne kooperatifler çözüm adına gerekli girişimde bulunmuyorlar.. Oysa burası Gaziantep… Yardımseverliği ve dayanışmanın örnek gösterildiği şehir… Komşusu aç iken uyuyamayan, siftah etmeyen dükkanın siftah etmesini sağlayan esnafların şehridir Antep.. Ama bu şehrin esnafı şu anda yok olmak üzere.. Bu şehrin sanatçısı, meslek erbabı kendi kaderine terkedilmiş durumda. Hiç mi çözüm üretilemez, hiç mi destek verilemez, hiç mi el uzatılıp formüller bulunamaz. Küçüğü de büyüğü de.. Özellikle yiyecek içecek sektörü.. Bunların yaşatılabilmesi için bu kadar mı çaresiz kaldı bu şehir. Koca koca restoranlar, lokantalar, düğün salonları, kahvehaneler ve birçok meslek gruplarının hiç değilse yaşayabilmesi, kirasını ödeyebilmesi, çalışanlarına ücret verebilmesi için bu kadar mı çözüm üretilemez olundu. Kulaklar sağır, diller suskun, gözler körleşmiş hale dönüşüldü. Sanayisinin zirve yaptığı ihracatta rekorun kırıldığı bir şehrin esnafının can çekişmesine nasıl seyirci kalınır.. İŞ YİNE VALİ DAVUT GÜL VE FATMA ŞAHİN’E KALDI Nasıl ki enerji sorununda harekete geçerek çözüm üretme adına gerçekten ciddi adımlar atan Sayın Vali Davut Gül ile Fatma Şahin’e, müsaade ederlerse bu konuda da görev düşüyor demeliyim. Nihayetinde Gaziantep Gastronomi kenti. Tekeri dönmeli işletmelerin. Kapatılmamalı, küçük kapasiteli olsa da çalışabilmeli işyerleri. Sosyal mesafeler ayarlanmalı, büyük yerler ile küçük yerler belirlenmeli. Durumu zor olanlara maddi destekler sağlanmalı. Biliyoruz elbette yasakların kapsamını. Ama buna formüller üretilerek çözüm bulunabilirse, belki de Gaziantep modeli Türkiye’ye örnek olacak şekle dönüşebilir. Yeter ki adım atılsın, doğru isimlerle hareket edilsin.. GÖZÜMÜZ EYÜP ÖZKEÇECİ VE YÖNETİMİNDE AK Parti il kongresini yaptı, yönetim adeta sıfırdan yenilendi. Tabii esnaf, çiftçi, köylü ve varoşlarda yaşayanlar olmadan. Önceden bizi alıştırdıkları için listede gözlerimiz onları aradı elbette. Ama yoklardı. Vardır bir bildikleri demekten başka sözümüz olamaz. Sayın Eyüp Özkeçeci umarız artık yeni yönetimiyle şehrin sorunlarını takip eden, milletvekilleri ve belediye başkanlarıyla diyalog kurarak çözümler üreten bir başkanlık dönemine imzasını atar. Tüm yönetici arkadaşlar lütfen şehrin sorunlarına odaklansın. Elbette partiye hizmet edilecek ama yıllardır kent sorunları çok önemsenmedi AK Partinin il yönetiminde. Biz Sayın Özkeçeci’den tam da ustalık döneminde şehrin önemli sorunlarında, projelerde, hizmetlerde varlığını hissettirmesini bekleyeceğiz… Belediyelerle diyaloğun daha da sıklaşması, Milletvekilleriyle irtibatın sıkı sıkıya kurulması, küstürülen ve küsen partililerle kucaklaşılması adına girişimleri görmek istiyoruz. BASINDAKİ ÇÜRÜK ELMALAR TEMİZLENEBİLİR Mİ ? Bana sorarsanız zor gözüküyor. Çünkü basının çürük elmalarını bu şehir yarattı. Siyasiler ve küçüğünden büyüğüne iş dünyası. En kolay iş gazetecilik yapmak oldu bu şehirde. Adı gazeteci olsun ama yaptığı işin gazetecilikle alakası olmasın. Yazı yazmasına, cümle kurmasına gerek yok. Günlük, haftalık, hatta hiç masrafa da gerek kalmadan internetten gazetecilik yapar gibi gözük yeter.. Vali başta olmak üzere belediye başkanları, milletvekilleri, ağalar, babalar, sanayiciler hepsinin kapısı açılır. Çünkü adın gazeteci.. Ama gazetecilik yapmanıza gerek yok.. Valla şaka filan, biz çalışanlarımızın maaşlarını veremeyecek, ofis kiramızı bile ödeyemeyecek noktaya gelirken, elin adamları tıkır tıkır para kazanıyor. Ağa da veriyor, baba da veriyor, abla da veriyor, abiler de.. İşin vahim yönü, vermeye alıştırılanlar, beslenmedikleri zaman hemen aleyhe dönüyor. Ağa gibi “ya verin şuna üç beş kuruş susturun ” denildiğinden itibaren çığ gibi büyüyen bu anlayış sonrası o arkadaşlar güzelce beslenip duruluyor.. Haliyle kalitesizlik parasal yönden her gün artarken, kalite ve liyakat her geçen gün yerlerde sürünecek noktaya geliyor.. YETER Kİ İŞ ADAMI VE SANAYİCİYE GÜVEN VERİLSİNYani anlayacağınız Gaziantep’te yerel basın tepe taklak edildi. Kimsenin kimseye söz söyleyeceği bırakılmadı. Birisine fazladan para ödendiğinde, bunu duyan öbürü hemen baskıya başladı. Birisine ilan verilse, öbürü ilan vereni tehdit etmeye başladı. İdare edenler ve parayla susturmaya çalışanlar gün geldi şikâyet edecek noktaya geldi. Aleyhlerinde yazı yazılanlar tutuşup hemen aracı bulup parayla susturma yolunu denerken, altı ıslak olmayıp dik duranlar tek kuruş koklatmadı. Yani anlayacağınız yıllar sonra bana bu yazıyı tekrar yazdırdılar. Niye mi yazdım.. Çünkü geçtiğimiz gün Sayın Vali Davut Gül Twitter hesabından “Basın mensuplarının kendi içlerindeki çürük elmaları ayıklama konusundaki iradelerine teşekkür ederim. Gaziantep’in ortak aklına güveniyorum! El birliğiyle bu meseleyi şehrimizin gündeminden çıkartacağız...”diye yazdı da ondan.. Daha önceleri de söylemişti Sayın Valimiz. Ama bu kez daha farklı ifade kullandı ve "Gaziantep'in ortak aklı" cümlesini kurdu. Bu çok önemli bir mesajdı. Ortak akıl diyerek, kurum ve kuruluşlara arkanızda devlet var çekinmeyin demenin Türkçesiydi. BÜTÜN MESELE ÇÜRÜK ELMALARIN BESLENMEMESİ Evet, bu şehirde maalesef o çürük elmalar besleniyor. Sanayici kesimi ve iş adamları tehditlere, şantaja boyun eğiyor. Aleyhimde yazarlarsa diye korkuyor. İşte bütün mesele bu. Çünkü o insanların arkasında durulur, sahip çıkılırsa sorun kendiliğinden çözülür. Zaten Vali Gül ortak akıl diye mesajını verdi. Şimdi başta Sayın Fatma Şahin olmak üzere bu şehrin odaları, borsaları, siyasileri, belediye başkanları ve Ağası kararlı olursa elbette bir şeyler değişebilir. O zaman Vali Davut Gül de yasalar çerçevesinde soruna el atar. Bütün mesele dik durup kararlı olabilmek. Sorun genel çünkü. Elbette bu iş, bir veya birkaç kişiye odaklı olursa bu işten hiçbir şey çıkmaz söylemiş olayım.. HEPİNİZE İYİ HAFTALAR