bugün hala engelli bireylerin kendileri ile ilgili politikaların oluşturulması sürecinin dışında kaldıklarını söyledi. Binici, "Mevcut Sözleşmeler çerçevesinde ben yaptım oldu 'paternalist' anlayışın yerine, engellilerin 'kaderini tayin' hakkı ön plana çıkarılmalıdır. Maalesef bu söylemin pratikte tam karşılığını bulduğunu söylemek ne yazık ki zor" edi.

ENGELLİ BİREY KENDİ KADERİNDE SÖZ SAHİBİ OLMALI


Türkiye’nin 2007 yılında imzalamış olduğu BM Engelli Hakları Sözleşmesi’nin 10. Yılı olduğunu, bu sözleşmenin aynı zaman da 21. Yy ilk insan hakları belgesi olması bakımından da önemli bir yere sahip olduğunu belirten Binici, "Engelli Hakları sözleşmesi İstihdam, Eşitlik, Ayrımcılık, Eğitim, Sağlık, Karar alma süreçlerine katılım gibi çok önemli maddeler içermektedir. İnsan hakları kapsamında engelli bireyin güçlendirilmesi önemli bir tezdir. Engelli bireyin kendi bedeni ve kaderi üzerinde söz sahibi olması, engellilere yönelik oluşturulacak politikalarda ve karar süreçlerine etkin katılması, toplumun diğer kesimleri ile eşit ilişki kurmasını ve eşit yurttaş olmalarını sağlayacaktır" dedi.

KADERİNİ TAYİN HAKKI PRATİKTE ZOR


BM Engelli Hakları Sözleşmesi (EHS) başlangıç bölümünde; engelli bireylerin kara alma süreçlerine etkin katılımına vurgu yapıldığını belirten Binici, "Önemli olan tek başına engelliler ile ilgili politikaların oluşturulması değil, engelliler ve onların temsilcileri ile işbirliği içerisinde politikaların oluşturulmasıdır. Mevcut Sözleşmeler çerçevesinde İnsan hakları alanında elde edilen kazanımlar itibariyle gelinen noktada; ben yaptım oldu 'paternalist' anlayışın yerine, engellilerin 'kaderini tayin' hakkı ön plana çıkarılmalıdır. Bu söylemin pratikte tam karşılığını bulduğunu söylemek ne yazık ki zordur" diye konuştu.


KORUMAYA DAYALI BİR YOL İZLENİYOR


Engellilerin; siyasi partiler, yerel yönetimler, sendikalar, özel/kamu gibi kurumlarda karar verme mekanizmaları içerisinde etkin/yetkin görevlerde bulunmalarının oldukça sınırlı ve yok denecek kadar az olduğunu dile getiren Binici şunları söyledi:"Ve bunun sonucunda da karar verme ve alma süreçlerinin dışında kalmaktadırlar. Karar verme süreçlerinde yer almak aynı zamanda karar üzerinde söz sahibi olmak demektir. Engelli bireylerin kendileri ile ilgili politikaların oluşturulması sürecinin dışında kalmaları kendi kaderlerini belirlemenin önündeki en büyük engellerden biridir. Ne yazık ki engelli STK'ları hak temelli bir sivil toplum anlayışı yerine, engelli bireye yardım ve korumaya dayalı bir yol izlemiştir. Bu anlayış engelli bireyin kamusal alana çıkmasının önündeki engellerin kaldırılmasını değil, yapılacak yardımlarla (tekerlekli sandalye dağıtmak gibi) günlük hayatı önceleyen aktivitelere öncelik vermiştir. Böylece engelli bireyin özel alana hapsolmasını meşrulaştırmışlardır."
NE YAPMALI?
Son zamanlarda az da olsa hak temelli yaklaşımın ön plana çıktığını ve tekerlekli sandalye dağıtan STK anlayışının kısmi olarak da olsa yıkıldığını söyleyen Binici, "Bunda özellikle BM Engelli Hakları Sözleşmesi'nin büyük bir itici gücü olmasının yanı sıra engelli bireyin internet aracılığıyla dünyayı takip etmesi, eğitim alanında yapılan çalışmalar ile engelli bireylerin özellikle yükseköğretim de yer alması ve buna bağlı olarak haklar konusunda bilgi sahibi olmaları, ekonomik bağımsızlık gibi etkenler engelli bireyin mücadelesini hak temelli bir alana doğru yöneltmiştir. Engelli STK'ları siyasi partilerde, parlamento da, yerel yönetimlerde, sendikalarda, kamu ve özelde üst dizey yönetici pozisyonunda daha çok engelli bireyin görev ve yer alması için sivil baskı gücünü kullanmalıdır. Engelli bireyler böylece karar alma süreçlerine katılarak kendi kaderini belirleme noktasında söz sahibi olabilir" dedi.

ENGELSİZ BİR DÜNYA İÇİN
'Türkiye Kent Konseyleri Birliği engelli bireylerin karar alma süreçlerine katılımını ve söz sahibi olmasını desteklemektedir' diyen Binici şöyle devam etti:"Ve bu konuda TKK birliği olarak “Kentim İçin Kendim İçin hakkımı İstiyorum” Projesini başlatmıştır. Burdur ve Kırşehir merkezli proje Kent Konseyleri Engelli Meclisleri öncülüğünde, Engellilerin önündeki engellerin kaldırılarak kent yaşamına etkin ve eşit katılımını sağlamaktır. Ve bu süreçte engelli STK’ların, hizmet sunucuların ve engelli bireylerin karar süreçlerine katılarak kendi hakları için söz sahibi olmalarını sağlamak öncelikli hedef olmaktadır. Böylece engelliler kendi için verilecek kararlarda söz sahibi olarak kendi kaderlerini belirleme noktasında karar verici olacaklardır. Amacımız Engelliler için bir şeyler yapmak değil. Engelliler İle birlikte bir şeyler yapmak olmalıdır. Tam Erişilebilir ve Engelsiz Bir Dünya İçin!" Meral KINACILAR