En uzak mesafe, neresi diye sormuş, ünlü üstat şair Can Yücel. İki kafa arasıymış cevabı... Ne güzel söylemiş, ne kadar doğru. Zaten rahmetli Can Yücelin, her sözü ve her şiiri çok anlamlıydı. Allah rahmet eylesin. Peki bunun tersi, acaba nedir? En yakın mesafe, neresi diye düşünsek, cevabımız ne olurdu? Bence o da iki kafa arası. Aynı duygu ve düşüncelerle bakan, gözler arası. Aynı akıl, mantık, ve sözler arası. İki ayrı insanın bir işi başından sonuna kadar aynı şekil ve tarzda bitirme anlayışı. Fakat düşünceler arasına mesafeler girerse ve zamanla daha da artarsa, iki kafa birbirinden ayrılır. Paylaşılan güzellikler azalmış olur ve nihayet biter. Orta yerde vefasızlar ve nankörler dolaşır. Ne güzeldir gerçek dostun sevgisi. Güler yüzle sıcak tatlı ilgisi. Sanatçıya ilham verir ezgisi. Doğru sözün doğru sözdür bilgisi. Sevgi her insanın değerini artırır. Sitemlerle bütün ipler gerilir. Çok tenkitle bütün gözler kararır. Dargınlıkla tüm çiçekler sararır. Ger kalan ne kaldıysa, el alır. Her şey bitti, bitsin demek kolaydır. Seven için bu bir çirkin olaydır. Kaçan için gece gündüz hicrandır. Sevenin kalbi seven ve sevilen için saraydır... En vefalı olanlar, gözden kalpten silinmez. Onların isimleri, aklımızdan hiç çıkmaz. Hep kendini düşünenler, vefayı boza sanır. Oysa gerçek vefalılar, dostlarını yalnız bırakmazlar. Onlara koşarlar jet gibi, paylaşmayı severek. Bin kez gelseler az bularak, hep gelir giderler isteyerek. Surat asmaz vefalı, bakar gülümseyerek. Buluşmak istenince, sorun üretmeyerek. Tek dargınlık çok gelir, sevene ve sevilene. Barışmak ne güzel şey, değerini bilene. Her zaman buyur deriz, özleyip de gelene. Bir gün gülüp geçeriz, bize boş ver diyene. Bayramınız kutlu olsun. Kalın sağlıcakla değerli okurlarım…