2007'nin bugün son gününde insan ne söylemek veya ne yazmak ister.. Türkiye gibi ülkelerde
söylenecek ve yazacak o kadar çok şey var ki, tepeden tırnağa herşey için laf söyler, kalem sallarız.. Öncelikli olarak olumsuzluk üzerine kuracağımız cümleler, karamsarlık, umutsuzluk ve gelecek yönündeki kaygı dolu sözler olur.. Elbette tam tersini düşünenlerde olacak, hatta var bile.. Bu herkesin ne istediğine, ne düşündüğüne bağlı.. Ama bir gerçek var ki, yıllar akıp gidiyor ve herkes yarından itibaren ömrüne bir yıl daha katıyor.. Herşeyi bir kenara bırakıyor ve “en önemlisi sağlık” diyerek yeni yıl ve daha sonraki yıllarda hepinizin en başta SAĞLIKLI günler geçirmenizi diliyorum.. NEFES ALAMAZ HALE GETİRİLDİK Evet... Gelelim yazımın giriş konusuna.. Sağlık diye yazdık ya, aslında bu şehirde yaşayanlar olarak sağlıklı olabilmek veya kalabilmek bir mucize.. Ülkeyi yönetenlerin sadece oya tahvil adı altında hesapsız kitapsız davranışları sonucu, sağlıklı yaşayabilmenin ilk koşulu olan temiz hava, maalesef artık solunamıyor.. Çünkü iller kalitesiz kömürlerin dumanıyla boğuluyor.. Gaziantep'te bundan nasibini önemli biçimde aldı ve Türkiye'de en öncelikli 5 kentten birisi oldu.. Yağış yok, hava güneşli ama o güneşin ışınları şehrin üzerine tam olarak yansımıyor.. Çünkü şehrin tam ortasında kapkara duman tabakası var..Ve o tabakanın altında havasız şekilde bizler yaşıyoruz.. Bunu farketmeniz için kafanızı kaldırıp bakmak veya yüksek bir tepeye çıkmanız yeterli.. Zaten bu yönde hergün onlarca telefon alıyorum, hatta bazı dostların cep telefonlarından çekip gönderdikleri fotoğrafları dehşetle izliyorum.. Ne ilginçtir ki, bu gerçeği bizler kadar bu kentin valisi, belediye başkanları ve çevre müdürleri de biliyor.. Ama çözüm adına yapabilecekleri hiç birşey yok.. Hatta Sayın Valiye, Başbakan tarafından bir görev daha yüklendi.. Şimdi Sayın Vali, şehrimizin havası biraz daha fazla kirlensin diye o hepimizi duman altı eden kömürlerin yüklendiği kamyonunun şoför mahalline oturup dağıtım işlerinde görev yapmak zorunda kalacak.. Ve ülkemiz bu sayede kalkınacak ve UÇACAK ! GAZİANTEP KULÜBÜ'NÜN ÖDÜL ADRESİ TAM İSABET Özellikle rahmetli Mustafa Taşar'a verilen ödül.. Bu iş Vefa'nın ötesinde, farklı anlamları olan hatta mesajlar içeren bir düşüncenin ürünü.. Bu kente kim hizmet yapmış, kimler kent yararına olabilecek işlere imzasını atmış veya katkıda bulunmuş ise o insanların takdir edilmesi gerekiyor.. Şehrimizde genellikle kurum ve kuruluşlar ödül verme konusunda farklı hesaplar yaparlar.. 1 aylık valiye bile başarı ödülü verenleri gören bir kişi olarak, bu ödül verme işlerinde oldukça titizlenirim.. Hatta görüşümüze başvuran bir çoğunu cesaretlendirir, “Kimin hakettiğine inanırsanız, kimselerden etkilenmeyip, işi kişiselliğe dökmeden cesaretle verin” derim.. Ama yine de bu tür uygulamalar maalesef popülist yaklaşımdan öteye gitmez.. Bakın veya hatırlayın, ödüller hep kentin üst düzey yetkililerine ve elit tabakadaki kişilere verilmiştir.. Yani “kendin pişir kendin ye” hesabı.. Ama Gaziantep Kulübü öyle yapmadı.. Hatırlatalım, geçen dönemde de Ali İhsan Göğüş ile Rahmetli Mehmut Uygu'a da vermişlerdi.. Şimdi ise yine rahmetle andığımız Mustafa Taşar ile birlikte İl Özel İdare Genel Sekreteri Abdülkadir Demir ve Gaziantepli'leri yılmadan usanmadan bir çatı altında toplama mücadelesi veren İnal Aydınoğlu'na ödül verdiler.. Hem de en anlamlı bir dönemde, hem de doğru adreslere teslim ederek.. Buradan Gaziantep kulübü yöneticilerini kutluyor, diğer kurum ve kuruluşların ödülleri gerçekten hakedenlere vermesi yolunda cesaretle hareket etmesini tavsiye ediyorum.. KUTLAMALAR GÜZELLEŞİYOR,ANLAM KAZANIYOR AMA.. Son iki yıldan beri Antep'in kurtuluş yıldönümü eskilere oranla daha etkili geçiyor.. Büyükşehir Belediye Başkanı ve ilçe belediyelerinin çeşitli etkinlerinin yanısıra, Ticaret Odası'nın ciddi boyuttaki çalışmaları herkesin takdirini kazanıyor.. Bu hareketi gördükten sonra, artık eskisi gibi baştan savma kurtuluş günleri veya haftalarını görmeyeceğimize inanıyorum.. Ama kesinlikle yeterli görmüyorum.. Daha önce de yazdım, bizim çocukluğumuzdan beri doğru dürüst Antep harbi ve savunmasıyla ilgili yeterli bilgilerde donatılmadık.. Çocuklarımıza doğru dürüst anlatamadık.. Zaten yeni nesil hiç oralı olmuyor.. Ama olmalı, ilgilenmeli.. Sadece Gaziantep'te yaşayanlar değil, tüm Türkiye bu konuda bilgilendirilmeli.. Şimdi bir Karayılan dizisi var, başlarda biraz heyecanlandık, ilgiyle izlemeye başladık. Şimdilerde biraz AŞK-MEŞK işine çevirmeye başladılarsa da, yine de önemli görüyoruz.. Bu yönde vilayet ne düşünüyor bilemiyorum ama belediyeler ve özellikle ticaret odası, milli eğitimle birlikte hareket edip, okullarda bu kentin tarihini ve verilen mücadeleleri anlatıp bilgilendirecek formüller üretmeli.. Vilayette Sayın Lütfullah Bilgin döneminde Uğur Öztürk diye bir arkadaş bu konuda ciddi çalışmalar yapmıştı, onun devamının getirilmesi gerekir diye düşünüyorum.. Bu konuda şehrimizin sayılı tarihçileri ve yazarlarının bir araya getirilip, çocuklarımıza, gençlerimize hatta orta yaş ile bu yaşın üzerindekilerin bile yeterince bilgiye sahip olmasını sağlayıcı girişimlerde bulunulması gerekir... Bu yönde arayıp hatırını bile sormadığımız, bir kenara ittiğimiz çok değerli tarihçi ve yazar abilerimizden kesinlikle yararlanmak gerekir diye düşünüyorum.. FEYZULLAH ARSLA'IN HERKESE SELAMI VAR Antep'in Kurtuluş gününde beni dışardan arayıp kutlayan tek isim vardı.. O da bu şehirde emniyet müdürlüğü yapmış olan ve şimdi Antalya'da görev yapan Sayın Feyzullah Arsla'dı.. İnanın çok duygulandım.. Sayın Arsla'ın böylesine anlamlı günde gazetemiz aracılığı ile Antep'in kurtuluş gününü kutlama dileğini sizlere yansıtıyorum.. Gaziantep'te görevde iken, bir polis merkezinin adını “25 Aralık Polis merkezi” yapan Sayın Arsla'ın bu duyarlılığı beni çok etkiledi.. Böylesine önemli günün kutlamasının sadece Gaziantep'te değil, başka illerde de yapılması gerektiği konusunda uygulamalı ders verdi. Çünkü 25 Aralık gecesi Antalya'da aynı zamanda hemşehrimiz olan Baro Başkanı olan Sayın Ahmet Zeki Durmaz ile birlikte Gaziantepli'leri harekete geçirip bir gece düzenletti.. Teşekkürler Sayın Arslan, bu kent selamınızı almıştır.. 2007 ŞEYLERİ, NEYLERİ ?.. Başlık bu. Dünkü Milliyet Gazetesinde Sayın Melih Aşık'ın köşesini okurken çok hoşuma gitti ve sizlerle paylaşayım dedim.. Buyrun hep birlikte okuyalım..
Kabadayı: Yılın filmi.
Fethullah Güle'in bir çocuğu dua ile iyileştirmesi!: Yılın ilmi!
Televizyonu her açışımızda karşımıza çıkan malum muhteremin konuşmaları: Yılın zulmü.
Dışişleri Bakanı Ali Babacan: Yılın sanalı.
Kanaltürk: Yılın kanalı.
TÜİK'in enflasyon ve işsizlik rakamları: Yılın yalanı.
Kazdağı için verilen ruhsatlar: Yılın talanı.
“Ne darbe ne şeriat”: Yılın tahrifatı.
Hüseyin Çelik'in bilumum icraatı: Yılın tahribatı.
Çankaya Köşkü'nde yapılan restorasyon: Yılın tadilatı.
“Sayın valim, vatandaşa kamyonla yardım taşıyacaksın”: Yılın talimatı.
Hrant Dink cinayeti ve Malatya katliamı: Yılın ayıbı.
Erdal İnönü: Yılın kaybı.
Abdüllatif Şener: Yılın sağcısı.
Başbaka'ın yanağını okşayan meslek büyüğümüz!: Yılın yağcısı.
Seçim sonuçlarının iki saat içinde açıklanması: Yılın rekoru.
Meclis'teki malum 550 zatt: Yılın dekoru.
Bulgur, mercimek, makarna: Yılın azığı
Memura yüzde 4, elektriğe yüzde 15 zam: Yılın kazığı.
Yüzde 47: Yılın milleti.
Suudi Kralı'nın ayağına gidilmesi : Yılın zilleti.
Abdullah Gül: Yılın mağruru.
Tayyip Erdoğan: Yılın mağduru.
Hayrünnisa Gül: Yılın “först” leydisi.
Emine Erdoğan: Yılın “mor” leydisi.
Hüsnü Şenlendirici: Yılın kocası.
Sivasspor Teknik Direktörü Bülent Uygun: Yılın hocası.
Mehmet Emre Gül: Yılın mahdumu.
Manken Tuğba Özay: Yılın mahkûmu.
“Plan yapma plan”: Yılın türküsü.
İsmail Türüt: Yılın türkücüsü.
İngiliz pasaportlu bakan Mehmet Şimşek: Yılın aristokratı.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu: Yılın bürokratı.
Şehitlerimiz, gazilerimiz: Yılın acısı.
“Hastayım” diye rapor alıp hacca giden Polatlılı öğretmen: Yılın hacısı.
Devlet Bahçeli'nin seçim kürsüsünden attığı: Yılın ipi.
Mir Dengir Mehmet Fırat: Yılın tipi!
Yimpaş Dursun: Yılın hastası.
İETT'nin Mecidiyeköy'deki arazisi: Yılın pastası.
Deniz Baykal, Yaşar Nuri Öztürk: Yılın hatipleri. ATA uçağının müdavimi meslektaşlar: Yılın katipleri! Sabih Kanadoğlu: Yılın hukukçusu. Ergun Özbudun: Yılın gugukçusu.
“Duş yaparken tasarruf için iki leğen kullanırım (Melih Gökçek): Yılın atışı.
Tek kişilik ATV - Sabah ihalesi: Yılın satışı.
Cumhuriyet mitingleri: Yılın göğüs kabartanı.
Göbeğini kaşıyan adam: Yılın yürek karartanı.
Bayan Angela Merkel: Yılın madamı
Ahmet Necdet Sezer (İlk 8 ayda): Yılın adamı.
“Polis adam dövmez.” (Celalettin Cerrah): Yılın sözü.
Giderek hayal olan aydınlık yarınlar: Yılın özü.
Hepinize sağlıklı günler