Kendi ülkesinde huzur, can ve mal güvenliği bulunan hiç kimse, yerini yurdunu terk etmez” dedi. DESTEK ALAMADIKSuriye’deki insanların kendi hayatlarını kurana kadar sivil toplum kuruluşları, oradaki vatandaşların, devletin ve diğer ülkelerin yardımına ihtiyaçları olduğunu vurgulan Gül, “Türkiye’de yaşayanlar için millet ve devlet olarak biz üzerimize düşeni yaptık ama diğer ülkelerin desteğini tam olarak alamadık. Belirli bir ölçüde ekonomik olarak katkı sundular fakat bizim beklentimiz daha çok bu insanların geldiği ülkedeki sorunların çözümüne katkı sunmaları. 8 yıldır süren karışıklığa bakıldığında 1. ve 2. Dünya Savaşlarından daha uzun sürdüğünü görüyoruz. Uluslararası bir irade olduğunda bu karışıklığın şimdiye kadar çözülebileceğini, çözüldüğü takdirde ise göç ve göçten dolayı oluşan sorunların da ortadan daha kolay kalkacağını düşünüyoruz” ifadelerini kullandı. SÖZEN: GÖÇ GLOBAL BİR KONUHasan Kalyoncu Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Edibe Sözen, göçün global bir konu olduğunu belirterek Türkiye’nin Suriye’de yaşanan karışıklıkla beraber kitlesel göçten en çok etkilenen ülkelerden biri konumunda olduğuna işaret etti. Sözen, “Aslında biz göçlere çok yabancı bir ülke değiliz. Transit bir ülke konumundayız. Tarihin uzak noktalarına baktığımızda 1492 yılında on binlerce Musevi’nin İspanya’dan kurtarılarak Osmanlı İmparatorluğuna getirilmesi, Kırım Tatarlarının göçü, yine 1800’lü yıllarda Kafkaslardan, Balkanlardan gelen göçler, 2000’li yıllardan itibaren de Irak ve Suriye’den gelen göçmenlerle beraber transit ülke olma konumunu koruyor. Ama en önemli göçlerden biri ebette ki 2011 yılından bu yana 4 milyonu bulan Suriye’den gelen göç” diye konuştu. Açılış konuşları sonrasında sempozyuma geçildi. İki gün sürecek sempozyumda yerli ve yabancı akademisyenler tarafından savaş, kadın ve göç üzerine çeşitli paylaşımlarda bulunulacak. HABER MERKEZİ