Elden gelenle öğün olmaz o da vaktinde bulunmaz… Bu önemle kullandığımız sözün anlamı ve açılımı şöyle; kişi kendi kazancına güvenmeli, ihtiyaçlarını kendi karşılamalıdır…

Herkes kendi yaşamını kendisi kurmalı, kendi çabası sonucu elde ettikleriyle geçimini sağlamalıdır... Başkalarına güvenerek, yardım umarak yaşamak doğru değildir… Çünkü hiçbir yardım 'sürekli' olamaz... Yardıma bel bağlayanlar, kısa bir süre sonunda 'pişman' olurlar…

Yardımsız yaşamak 'onurlu yaşamak' için temel kuraldır…

Çok anlamlı bu sözü, 'yerelimize ve günümüze' uyarlayalım…

Herkes kendi projelerini yaratmalı, kendi çabası sonucu yaptıkları proje uygulamaları ile halka hizmet sağlamalı…

İhtiyacınızı bilmeyen, başkalarından yardım alarak proje üretmek, hataların giderek artması ve uyumsuzluğun içinden 'çıkılmaz' olması demektir…

Bu yardımlar, hiçbir zaman sürekli olamayacağı gibi, çalışkan 'atom karınca' tembelliği öğrenir ve diğerlerinin yönlendirmesi, yardımları ile yuvasına 'aş- ekmek' götürmeğe çalışır…

Bat çık ile kavşakları, hafif raylı ile ulaşıma çözüm arayan geçmiş;

Yeni dönemin ise; kent içi ulaşımı düzeltmek adına, göbekleri kaldırıp atmakla, geçmiş dönemin hatalarını 'hata ile düzeltmeğe çalışmış' olmaz mı?

İşin özü ve son sözü; kent içi ulaşım bir bütündür; 'göbek atmayla' çözülmez…

Gaziantep bu; başlıkta kullandığımız özlü sözü sıkça kullanır… Neden?

Kimseden yardım almadan; bu kenti, ailesinin bütün bireyleri, kadın erkek çoluk çocuk, zerdali çekirdeğinden ekmek yapıp yiyerek ve 6317 şehit vererek savunmuştur…

Böyle bir ayrıcalığı olan Gaziantepin, yemesi içmesi, konuşması, tavır ve davranışları, dünyaya nam salan damak tadının, fıstığı baklavası-kebabı ile özeldir…

Birisi gelip, 'göbekleri atın' der atarsanız, geçmişte 'bat çık' deliklerini öneren başkenti bile atlayıp, İstanbuldan 'konut yardımı' isterseniz, birçok örneği bulunan ve atıl durumdaki yabancı kaynaklı projeler ile yapılan 'çürümeye terk edilmiş yapıları' görmezden gelirseniz, ulaşım da, konut sorunu da 'arap saçına' döner hiçbir şeyi çözemezsiniz…

Eski ama yenilenen kent merkezi için; meydan, park ve otopark önerimi yarınki köşemde paylaşmak umuduyla demiştim geçen hafta, ancak dip not olarak bu önerimi kısaca belirtmek istiyorum… Belki düşünürler…

Belediye pasajı, eski Adliye binası ve Balıklı parkı birleştirilip (Atatürk anıtı ve saat kulesi kalmak şartı ile) park-otopark-meydan olur mu?

Olur diye düşünüyorum… Ve ulaşım için önemli bir çözüm cadde ve sokaklardaki binaların ön bahçeleri kamulaştırıldığında hemen her sokak ve cadde 10 metre genişletilmiş olacaktır.

Hoşça kalın okur kalın 'bir düşünün…'

'hiçbir yazının son kullanma tarihi yoktur… Bu gazeteyi okuduktan sonra lütfen okunacak bir yere bırakınız...'