Gaziantep olarak şu anda sokağa çıkma yasağı kaldırılan ve seyahat yasağının sona erdiği iller kapsamında alınmayan bir şehir konumundaysak, o zaman bu durum bizim şehir olarak bir yerlerde yanlış yaptığımızın göstergesi değil mi.. Düşünün bir kere başlarda 35 şehire sokağa çıkma yasağı getirilmişti. Sonra azaltıla azaltıla bu rakam 15’ e kadar indirildi.. Ve nedense Gaziantep hep yasakta bırakıldı.. Kaldı ki, ilk başlarda Gaziantep en az korona vakası olan illerin başında geliyor örnek teşkil ediyordu.. Peki daha sonra ne oldu da, bu konumdan uzaklaşan il oluverdik..İşte bunu sorgulamak lazım.. Çeşitli gerekçeler sunulabilir ama bence bunun başlıca sebeplerinden birisi, şehirde yaşayan insan profillerinin büyük ölçüde değişmesi.. Kentli kültüründen uzak, kuralları hiçe sayan, kendi yaşam biçimini topluma dayatan anlayış.. Toplu taşımada kurallara uymayan, cadde ve sokaklarda hiç bir şey yokmuşçasına kol kola, yan yana gezen, maske takmayan insanlar.. Uyarıldığında rahatsız olan, hatta ileri gidip saldırıya yeltenen garip garip tipler..Eğri oturup doğru konuşalım.. Bir süre önce Gaziantep Kontrolsuz şehir dediğimde canı sıkılanlar olmuştu.. Ama bu tespit halk indinde kabul görmüş ve okunma rekoru kırmıştı.. İşte sonuç; bu kent artık kontrol edilemiyor.. Çünkü bu anlayıştaki insanlara karşı kontrolü sağlamak imkansız.. Ne yaparsanız yapın, kural koyun, ceza kesin hiç faydası yok.. Düşünün bir kere sokağa çıkma yasağı var, ama insanlar dışarda.. Hele kenar semtler, varoşlar tam başıboş..BURASI GAZİANTEP İSE BİZİM YAŞADIĞIMIZ YER NERESİBazen çıkıp dolaşıyorum.. Çıksorut’tan başlıyor, Ünaldı’ya, Karşıyaka’ya, Kayaönü’ne, Cin deresine, Gazikent’e, Güneş’e gidiyorum bölüm bölüm.. Dolaşıyorum sokak aralarına kadar.. İnanın buralar apayrı bir dünya.. Çarşı Pazar, bakkal, marketler tıkış tıkış.. Maske takanlar bir elin parmakları kadar.. Sokak aralarında evlerinin önüne kilimleri sermiş oturan kadınlar, top oynayıp koşturan, bağırıp çağıran çocuklar.. Sanki Korona buralara gelmemiş, hiç tınlamıyorlar valla.. Tabii burada yaşayan ve bizleri gelin görün buraları diyen çağıran aklı başında sorumluluk sahibi insanlarda şikayetçi bu görüntülerden. “Anlatıyoruz ama söz dinlemiyorlar” diyor ve dert yanıyorlar.. Buraları görünce işi artık şakaya vuruyorum resmen.. Burası Gaziantep ise, biz nerede yaşıyoruz o zaman diyorum kendi kendime.. Çünkü tam tersi imarlı kesimlere gittiğimde sokaktaki insanların yüzde 90’ına yakın maskeli görüyorum. Sokakta çocuk ve 65 yaş üstü insanları göremiyorum.. Varsa bile tek tük denilen cinsten.. Hele sokağa çıkış yasağında balkondan caddeye bakışta o sessizliği görüyorsunuz.. Zaten kiminle konuşsam, hemen hemen aynı görüşte..EN BÜYÜK SIKINTI EV ZİYARETLERİGelinin noktada şunu rahatlıkla söyleyebilirim.. Şehrin bir kesimi son derece disiplinli, kırsal dediğimiz kesimler ise o kadar kuralsız ve disiplinsiz.. Ne korunma, ne kurallara uyma hak getire.. Yetkililerin de tespiti o ki, şehirde korona virüs vakalarındaki artışın ana kaynağı buralar ve çarşı pazar.. Haliyle kurallara uyanlar da “o sorumsuz davrananlar yüzünden biz cezalandırılıyoruz” demeye başladı.. Bu durumdan elbette en çok canı sıkılanların başında Vali Davut Gül geliyor.. Caydırıcı olmaya çalıştıklarını, cezalar verdiklerini belirtiyor.. Ama ne var ki, bahsettiğimiz insan profillerinde bir değişim görülmüyor.. Sanki ortalıkta salgın hastalık yokmuşçasına hareket ediyor.. Vali beyin en çok dert yandığı konu ise, ev ziyaretleri oldu.. Buna anlam veremediğini söylüyor ve “nasıl bir alışkanlık ise, özellikle iftarlarda misafir ağırlanıyor. Oğlu, kızı, kardeşi, arkadaşı veya akrabası. Zaten bir kişide var ise o iftarlarda aynı masaya veya yere oturmuşlar ise hemen hemen hepsine bulaştırıyor. Buna benzer çok vaka çıktı ortaya. Bazı binaları karantinaya almak zorunda kaldık” diye konuşuyor.. Vali beye katılıyorum elbette, ama bu işte sanki iletişim sıkıntısı var gibime geliyor. Acaba diyorum her mahallede, sokakta hatırı sayılır sözü dinlenir kişilerle irtibata mı geçilse.. Muhtarlar da olabilir aslında, ama nedense böyle bir zamanda ciddi manada iş göreceğine inandığım muhtarlar devre dışı bırakıldı. Bu arada Gaziantep Kent Konseyi Başkanı Samut Bayrak da özellikle kırsal kesimlerde vatandaşları uyarıda bulunmak için anons yaptıracaklarını söyledi.. Sayın Bayrak anonsların, Karşıyaka, Hacıbaba, Çağlayan, Kayaönü, 8 Şubat Mahalleleri, 29 Ekim, Çıksorut, Nurtepe, Mevlana, Özgürlük, Pirsultan Abdal, Umut, Gazikent, Belkıs, Burak, Seyrantepe, Şirinevler, Atakent, Aydınlar, Beykent, Göktürk, Fıstıklı, Humanız, Sacır ve İncilikaya, mahallelerinde 16-19 Mayıs tarihleri arasında yapılacağını belirtti..MİLLETVEKİLLERİ VE STK’LAR, ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMALIYeri gelmişken bu korona konusunda özellikle Sivil toplum Kuruluşlarının sessizliğine şaşırdığımı belirtmeliyim.. Milletvekillerinin de elbette.. Hadi birkaç STK dışındaki sivil toplum kuruluşları zaten Gaziantep’in genel sorunlarına kulaklarını tıkamış, gözlerini kapamış, ağızlarını fermuarlamış durumda.. Ama hiç değilse böyle günlerde ses vermeleri gerekmez mi.. Oysa her STK kendi üyelerine çağrıda bulunsa, uyarılarda bulunsa, açıklamalar yapsa ve kurallarla uymaya davet etse kötü mü olur.. Hadi diğer konularda sessizliklerini anlıyoruz, ama bu konudaki sessizliklerini hoş karşılamamız mümkün değil.. Çıkın ortaya arkadaşlar, bu şehirde Vali Davut Gül ile Fatma Şahin’in çabasına sizlerde destek verin..Asıl sözümüz tabii ki iktidar Milletvekili arkadaşlarımıza.. Niye bu kentin sorunlarında sesiniz çıkmıyor arkadaşlar.. Oysa vatandaş olarak sizlere ihtiyacımız var.. Hepimizin sıkıntıda olduğunu mutlaka biliyorsunuz.. Hiç değilse ses verin, çıkıp iki çift laf edin.. Nihayetinde bu kentte yaşayanlar sizlerin varlığınızı yanında hissetmek istiyor.. O zaman ses verin lütfen..Bu kentte esnaf perişan olmuş.. Dükkanını kapatmış, işsiz kalmış, kirasını veremez hale gelmiş.. İşsizlerin sayısındaki artış gerçekten korkutucu.. Hem evler hem işyerlerinde Elektrik, doğalgaz ve su fiyatları almış başını gidiyor. Herkese acayip faturalar geliyor.. Buna birde Sanayicilerin, ‘Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması’ (YEKDEM) nedeniyle birden bire fırlayan faturaları eklendiğinde, üretimin halini bir düşünün. Zaten sanayide virüs belası can sıkıyor, işverenler ne yapacağını şaşırmış durumda. Aynı şekilde çalışan işçiler korunmasız, sıkıntı yaşıyor.. Bunlar gibi daha onlarca sorunun yaşandığı şehrimizde, özellikle Milletvekili arkadaşlarımızın çözüm adına harekete geçip, vatandaşların sıkıntılarını paylaşmalarını bekliyoruz elbette..VALİ DAVUT GÜL’E TEŞEKKÜRLER Biliyorsunuz geçen haftaki köşemde emekli öğretmen bir abimize evinin karşısındaki eczaneden ilacı almak için çıktığında 3 bin 150 Tl ceza yazıldığını dile getirmiştim. Can sıkıcıydı, çünkü bu abimize ceza yazılmayacağı söylenmiş sadece TC numarası istenmişti. Ortada ne tutanak nede imza vardı ama bir süre sonra ceza tebliğ edilmişti. Sayın Davut Gül hemen ilgilendi ve aile ile görüşme sağlandı. Aile cezayı ödemişti ama itiraz hakkını kullandı sanırım.. Aslında buna benzer bazı vakalar yaşanmıyor değil şehrimizde.. O yazımda da belirttiğim gibi, görevli memur arkadaşların daha duyarlı olmalarını ve birde ceza gerektirecek unsurları tamamlamadan ceza yazmamalarını bir kez daha hatırlatıyoruz.. Bu vesileyle Sayın Vali Davut Gül’e duyarlılığı için teşekkür ediyoruz..İletişim için: [email protected] - Twitter: okkes ozeksi - Facebook: Ökkeş Özekşi _- Instagram: Ökkeş ÖzekşiHEPİNİZE İYİ HAFTALAR