? Sınav eğitimde bir geribildirim aracıdır.
Sanırım mevcut duruma baktığımızda bu tanıma kuşlar bile güler. Gülmeniz bittiyse bu tanım üzerinden devam edelim.
? Sınav bir geribildirim aracı olarak öğretmenin ne kadar başarılı olduğunu gösterir.
? Öğretmen, sınav aracılığıyla, öğretme sürecini ne düzeyde bir başarıyla gerçekleştirebildiğini anlar ve eksiklerini tamamlama olanağına kavuşur.
Evet, ben de kendimi uzaydan gelmiş gibi hissediyorum. Bence bu son iki cümleyi birkaç kez daha okumalısınız.
Öğrenci için sınav, öğretmenin sınavı değerlendirmesiyle ve kendi başına sınav süresindeki izlenimleriyle, öğrenme sürecinin neresinde olduğunu görmesini sağlayan bir geri bildirimdir.
? Öğrenci sınav aracılığıyla neyi anlayıp neyi anlamadığını fark eder ve bu doğrultuda eksikliklerini tamamlama yolunu araştırır.
? Sınav değerlendirmesi için en az bir ders saati ayırıp, öğrencilerle görüş alışverişinde bulunmak, tartışmak ve öğrenciyi güdüleyecek yönde sohbet etmek, sınavı takip eden öğrenim sürecine büyük katkı sağlayacaktır.
? Sınavda sorulacak sorular yalnızca kontrol etmeye yönelik olmak zorunda değildir. Öğrenim aşamalarının çeşitli düzeylerini tamamlayıcı (bilgilendirici, açıklayıcı ve kavratıcı) işlevselliğe de sahip soruların yer alması, eğitime büyük bir ivme kazandıracak yönde katkı sağlayacaktır.
Bu tür soruların mevcut sınavlarda yer aldığını görmek gerçekten sevindirici. Umarım bu yönde daha bilinçli bir sınav sistemi elbirliğiyle geliştirilir.
Öğretmenlerin sınavla ilgili söylemleri son derece belirleyicidir. Mevcut durum da son derece sorunludur ne yazık ki. Bütün eğitim/öğretimin sınavda başarı üzerine kurulmuş olduğu bir durumla karşı karşıyayız ve bu baş aşağı durumda öğretmenlerin önemli bir payı var. Bu pay, öğretmenlerin sınav kavramını motive edici, korkutucu, tehdit edici bir şekilde kullanmalarının gelenekselleşmiş olmasından kaynaklanır. ?Sizinle sınavda görüşürüz!?, ?Bu konuyu sınavda soracağım bakın açık açık söylüyorum...? gibi ifadeler size tanıdık geliyor mu? Oysa sınavın bir geribildirim aracı olarak öğrenim sürecinde pozitif olarak kullanılaması sağlanabilmiş olsaydı, bugün eğitim sistemi ve sosyal koşullarla yakından ilgili olan sınav dehşeti bu boyutlara ulaşmayabilirdi.
Sınav ne yazık ki, hem öğrenciler, hem veliler, hem de paradoksal olsa da öğretmenler için dehşet saçar hale gelmiş bir olgu günümüzde. Bunun nasıl sosyal sorunlara yol açtığını görmek çok kolay ancak gelecekte ne tür sorunlar yaratacağını kestirmek gerçekten çok zor.
Sınav olgusu öylesine büyük bir sosyal sorun boyutuna ulaşmıştır ki, artık sadece eğitim camiasını ilgilendiren bir durum olmaktan çıkmıştır. Bu konuda toplumun her kesiminin katkısıyla oluşturulacak bir sağaltım süreci başlatılmalıdır. İşte öğretmenlerin gerçek mücadele alanı: Eğitim sistemindeki yanlış yapılanmaya, sınav için eğitim/öğretim yapılanmasına karşı çıkmak. Acaba ülke genelinde, öğretmenler arasında, sınav dehşeti sorunu için bir çalışma yapan kesim var mıdır? Sınav, birinci derecede öğretmenleri ilgilendiren, onların yetki ve sorumluluk alanına giren bir konu değil midir?
Adeta toplu hipnoz uykusuna dalmışçasına, toplumun her kesimi, herkes, zavallı öğrencilere sınav terörü uyguluyor. Bu terörün kurbanı olanlar bizim gencecik çocuklarımız ve her gün perişan, şaşkın ya da anormal bir ruh haliyle karşımızdalar üstelik. Nasıl bir toplu körlüktür bu?
Şimdi durup sakinleşelim ve bu şartlar altında üstümüze düşen görevlerin neler olduğuna bakalım. Bir anne-baba olarak neler yapabiliriz? Bir öğretmen olarak neler yapabiliriz?
Önce mevcut durumun ne olduğuna görmeliyiz. Baş aşağı bir durum söz konusu. Eğitim öğretimin bir aracı olması gereken sınavlar, amaç haline gelmiş. Böylece de eğitim/öğretim sınav geçme aracı haline gelmiş durumda. Şimdi yapmamız gereken ilk şey bu baş aşağı durumu ters çevirerek doğru görüntüyü yakalamak. Önce kendi zihnimizde kuşkusuz.
? Amaç eğitim/öğretimdir ve sınavlar eğitim/öğretimde birer geribildirim araçlarıdır.
Bu doğru bakış açısını önce kafamıza yeniden yazmak, mevcut durumu düzeltme yönünde bir sonraki adımlarımızın önkoşuludur. Bu adımların görünür hale gelmesi için yapmamız gereken tek şey, önce, olması gerekeni bilmektir. Sonra ?Mevcut durumu, olması gereken duruma nasıl çevirebiliriz?? sorusuna gelebiliriz. Bu da çok zor değildir, en azından aydınlarımızın kafasındaki kadar zor olmadığını size garanti ederim. Bu konuda neler yapabileceğimizi size adım adım, içerik olarak değil (bu sizin doldurmanız gereken bölüm) ama bir süreç bilgisi olarak anlatacağım. Şimdilik, yalnızca gençlerimizin değil, anne baba olarak, öğretmen olarak, toplum olarak hepimizin, nasıl ciddi bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu görmemiz yeterli bir adım olacaktır bu yazının sonunda. Saygılar, sevgiler..
[email protected]