Çağımızın büyük filozoflarından Zygmunt Bauman?yla başlayalım bugün: ?Eleştiri, sorumluluk etiği içeren bir düşünsel pratiktir; böyle olduğu zaman monolojik (tekil) değil, diyalojik (çoğul) bir nitelik taşır.? İnsanoğlu, 21. yüzyılın ilk çeyreğine doğru adım adım ilerlerken ?eğitim? ve ?eğitim kurumları?nın önemi herkesçe her platforma dillendirilmekte? Ve her kurum da kendince problemin kaynağına ve çözümüne dair düşüncelerini kamuoyuyla çeşitli biçimlerde paylaşmaktadır. Ülkemizi daha yaşanılır bir yer haline getirmek; sadece ekonomiyi düzeltmek, yeni bir anayasa yapmak, vesayet rejimini ortadan kaldırmak, istihdam alanları yaratmak, terörü bitirmek ya da yasaları AB normlarına uygun hale getirmekten geçmiyor. Eğitim adına da önemli adımların atılması gerektiği gün gibi orta yerde duruyor. Hatta her aklıselim insanın hakkını teslim edeceği üzere eğitime dair problemlerini çözümleyememiş, çağın gereklerine uygun bireyler yetiştirememişseniz yukarıda paragrafın girişinde bahsettim ?iyileştirmeleri? yapmanın da çok bir anlamı ve uzun bir ömrü olmayacaktır. Ancak yapıldığı iddia edilen çalışmaların, düzenlemelerin de ?bir seçimlik? ya da ?bir bakanlık ömrü? olduğundan sonuç hep aynı? Türkiye?mizde de eğitimin kangrenleşen, kanayan, dönem dönem karın ağrılarına yol açan büyük küçük problemleri olduğu konuya duyarlı kesimlerce zaten bilinmekte. Gazi kentimiz de bu problemlere üst düzeyden dâhil olan kentlerden biri maalesef. Her ne kadar gazi kentimiz bazı kesimlerce ?Marka Şehir? olarak lanse edilmeye çalışılsa da eğitim-öğretimdeki sorunlarını aşmadan, o sıfatı ne kadar hak ettiğimiz de hep tartışma konusu olacaktır. Hâlbuki son birkaç yıl içerisinde valilik, il özel idaresi, il milli eğitim müdürlüğü ve konuyla ilgili diğer kurumların da katkısı ve katılımıyla sorunları belirleme ve çözüme kavuşturma adına önemli sayılabilecek çabalar içerisine girilmişti. Ancak, sonuçlar göstermektedir ki bu çabaların hedeflenen ve özlenen tabloyu ortaya çıkarmadığı; bilakis bu hedeflerden uzaklaşıldığı gerçeğini gözler önüne sermektedir. Anlaşılan odur ki ?çorbada tuzu olanlar?ın şapkalarını önlerine koyup bir defa daha düşünmeleri gerektiğidir. Bu yazının/çalışmanın sahibi şunu elbette bilmektedir: Eğitim-öğretim uzun bir süreçtir ve sonuçları hemen elde edilemez; hedeflerden sapmadan çalışmak ve sabretmek gerekir. Ancak, tablodaki durum da görmezden gelinemez. Bu tablonun oluşmasında, şehrimizde eğitim-öğretim adına söz söyleyen her kurumun sorumluluğu vardır. Başarısızlığın nedenleri sıralanacak olsa, hiç şüphesiz en son sıraya öğrencilerimizi yazabiliriz. Hatırlar mısınız, bilmiyorum; 2009 ÖSS?nin açıklanmasından sonra ülkemiz genelinde, sınav sonuçlarına dair son yıllarda görülmedik sertlikte tepkiler sıralanmıştı. Ardahan Üniversitesi Rektörü?nün Ardahan?ın 78.sırada yer almasına gösterdiği duygusal tepki kamuoyunda kendine ciddi yer bulmuşken (Sınavın açıklandığı gün kendisini akşam yemeğine davet eden yerel yöneticilere ?Zıkkım yiyin, utanın şu sonuçlardan!? diye gösterdiği tepkiden bahsediyorum), yine Milliyet gazetesinde Abbas Güçlü?nün ?ÖSS sonuçlarından sonra, pek çok kişinin sokağa çıkmaması gerekiyor. Çünkü ortada eğitim adına tam bir facia söz konusu.? diye dile getirdiği benzer düşünceleri bugün de konuyla ilgilenen birçok kişinin paylaşması gerektiğini düşünüyorum. Bireysel başarılar değil, kitlesel başarılar? Yukarıda gösterilen tepkilerin benzerlerinin de ilimiz adına birileri tarafından dillendirilmesi gerekmekte. Fildişi kulelerinde keyfine bakanlar, kafasını devekuşu gibi kuma gömenler yanında bir de ortalıkta YGS/LYS ve SBS?deki derecelerinden, başarılarından bahseden özel eğitim-öğretim kurumları var ki bunların durumu da başlı başına bir değerlendirme konusudur. Burada şunu özellikle belirtmek isterim ki hiçbir kurumun bireysel başarılarını küçümsemiyorum, tersine, bunların da ilimiz adına önemini hiç kimse yadsıyamaz. Ancak, bu tür bireysel başarıların, kitlesel başarılar olmadan çok bir anlam ifade etmeyeceğini de vurgulamak isterim. İlimizin bireysel başarılara değil, kitlesel başarılara ihtiyacı var. Bu kurumlarımızın bireysel başarılar kadar kitlesel başarılara da odaklanmaları gerekmektedir. Aksi durumda bu bireysel başarıların geniş halk kitleleri nezdinde bir kıymeti/inandırıcılığı olmayacaktır. Bu haftanın kitap önerisi ?bgst Yayınları?ndan çıkan, Amerikalı dilbilimci ve filozof Noam Chomsky?nin bugünkü yaşadığımız sorunlara da ışık tutacak nitelikteki bir çalışması ?Demokrasi ve Eğitim?? (Devam edecek?)