Toplum sisteminin en küçük birimini aile oluşturur. Anne, Baba ve Çocuk ilişkisi özelde ailenin davranışlarını sergilerken genelde ise toplumsal davranışları oluşturur.

Öyleyse toplumun geneline baktığımız zaman, toplumsal olumlu ya da olumsuz tüm tutumların aynasını aile olarak düşünebiliriz.

Çocuklar en kritik dönemlerini aileleriyle beraber geçirirler. Aile, çocuğun ilk kez karşılaşacağı okuldur. Çocuk iletişim becerilerini, sevgiyi, paylaşmayı ve tüm insani değerleri anne ve babalarını rol model alarak oluşturur. Bu roller öyle güçlü rollerdir ki, çocuk henüz 4-5 yaşlarında iken edindiği bu davranış kalıplarını artık hayatının geri kalan tüm zamanlarında kişilik özellikleri olarak üzerinde taşıyacaktır.

Bu sebeple aile çocuklarına ne verirse çocuğun zihinsel ve bilişsel gelişimi doğrudan etkilenecektir.

Böyle kritik bir dönemde ailenin sorumlulukları çok fazladır. Bu sorumluluklardan bahsedecek olursak; en önemlisi sevgi olacaktır.

Her çocuğun sevgiye ihtiyacı vardır. Eğer çocuk sevildiğini hissederse aile ortamında gelişimi olumlu yönde olacaktır. Bu süreç dil ve konuşma becerilerine yansıyarak bireysel özelliklerini daha hızlı keşfedecektir.

Güvenli bir ortam kuşkusuz çocuk için vazgeçilmez bir ortamdır. Çocuk için en güvenilir ortam ise aile kurumudur. Anne ve babanın her daim yanlarında olduğunu hisseden çocuk tüm duygu durumlarını daha net bir şekilde ifade edecektir.

İletişim bir diğer önemli eğitim aracıdır. Anne ve babalar çocuklarıyla konuşması, çocuklarına sorular yöneltmesi, sorumluluk vermesi ve ailenin bir bireyi olduğunu göstermesi çocukların sosyal becerilerini geliştirir. Aile içi iletişimin güçlü olduğu ortamlarda yetişen çocuklar dışa yönelik, sosyal, güçlü, bağımsız hareket edebilecek kabiliyete sahip, karar alma mekanizması güçlü çocuklardır.

Çocuğun başarılarının takdir edilmesi özgüven gelişiminin sürekliliğini kazandırmakla birlikte çocuğun cesaret yeteneğini de yükseltecektir. Özellikle ilkokul dönemine başlayacak bu çocukların başarısızlık korkusu yaşama ihtimali akranlarına göre her zaman çok azdır.

Aile içinde olumlu ya da olumsuz her türlü durumda kendini ifade etmesine imkân tanınan çocukların ergenlik dönemleri de daha sağlıklı geçtiği gözlenmektedir. Bu olumlu tutum ergenlik dönemiyle ortaya çıkan yeni kimlik oluşumunda olası bir kimlik karmaşasının önene geçecektir.

Burada ailelerin önemle dikkat etmesi gereken tutum çocuklarına kendilerine koşulsuz bağlı olmamalarıdır. Her ailenin kendi çocuklarına vereceği eğitim toplumun geneline yayıldığında ortaya sağlıklı bir nesil çıkacaktır. Günümüzde yaşanılan her olumsuz olayın temelinde çocukların sağlıklı bir aile eğitiminden yoksun olduğu unutulmamalıdır. Eğitim her şeyden önce ailede başlar. Esenlikler dilerim.